Yürek Acısı
Her insanın acısı, yüreğinin acısı kadar derlerdi. Kimisinin az kimisinin çok kim bilebilir. Ama ben bilemedim ne kendimi, ne de bir başkasını. İçim buruk gibi bu aralar ufacık dokunsalar hemen devrilecek gibiyim. Hasretim sanki gülmeye... gülüpte kendimi adanmışlıklara adayışım. Yok artık... nedenini bilmiyorum. Fakat bunu bilmezken, bilinmezliklerin arasında olan çığlıklarımı kimseye anlatamayacak ve hissettiremeyeceğim belki de. Ondandır bedel ödememiz. Çünkü; bedel ödenmeden kolay kolay yüzleşemez insanoğlu yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla. Yüzleştim demiş olsa da sadece kendini kandırır. Kandırdıkça anlarsın kendi benliğini ve o benlik ne kadar kendini gizli tutarsa tutsun, yeri gelir ummadığın yerde umduklarınla kalırsın.
Çok şey öğrenir insan. Özellikle de ölmeden önce ölmeyi... ölmek belki de, bir kişi için ufak bir ihtimal de olsa kurtuluştur. Şu da unutmamamız gerekir ki ölmenin telafisi yoktur. Öldüm demekle kalmayıp gün geçtikçe daha çok acı çekersin ve kale gibi kuşatılır gönlün. Feraha kavuşmak imkansızdır neredeyse hatta üşürsün belli bir yerde aniden. Huzura kavuşmak ise onun vuslatı gibi gözükse de; tıpkı insanın ayağındaki prangaları çıkaramadığı gibi ikilem ve çaresizlikle kalır, günden güne yitip gider sadece acı dolu yürek.
Sonrasında tek bir söz geriye kalır; Öldüm, ölmüşlüklerimle yad edin beni...
YORUMLAR
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin
derdi veren allah dermanınıda verir elbet üzülmeyin