- 355 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur'an Tefsiri(hucurat)
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur’an Tefsiri
HUCURÂT SÛRESİ
7-وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِّنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ أُوْلَئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ
8-فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
"Bilin ki Allah’ın Resulü aranızda bulunmaktadır. Eğer o birçok işlerde size uysaydı mutlaka zor duruma düşerdiniz. Ama Allah size imanı sevdirmiş, onu kalplerinize nakşetmiş ve size İnkârı, yoldan çıkmayı ve günahı çirkin göstermiştir. Allah’ın lütuf ve nimetiyle doğru yolda olanlar işte bunlardır. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Ey, Allah’a ve peygambere iman eden mü’minler, bilin ki Allah’ın Resulü, sizin içinizde bulunmaktadır. Asılsız ve yalan sözleri söylemekten kaçının. Zira Allah sizin haberlerinizi ona bildirmekte ve ona doğru yolu göstermektedir. Şâyet Resûlüllah birçok hususta sizin görüşünüzle amel edecek olsa onun size uymasıyla sıkıntı ve zorluklara düşerdiniz. Zira o da sizin gibi hata ederdi. Mesela, Velid b. Ukbe’nin, Mustalik oğulları hakkındaki görüşü, onu hataya düşürebilirdi. Zira Velid, onların dinden çıktığını söylüyor, onlara karşı savaş yapılmasını istiyordu. Fakat Allah, sizleri, kendisine ve peygambere iman etmeyi sevdirdi. Onu kalbinizde güzel bir şey yaptı. Böylece, Allah’ın Resulü size değil siz ona uyar oldunuz. O da sizi sıkıntı ve meşakkatlerden kurtardı. Allah sizlere, İnkârcılığı, yalan söyleme gibi yoldan çıkmayı, Allah’ın yasakladığı şeyleri işleme gibi günahları ise size çirkin gösterdi. Böylece iman ve itaatten ayrılmaz oldunuz. İşte hak yolda olanlar, Allah’ın, kendilerine imanı sevdirdiği, İnkârı fısk’ı ve isyanı kötü gösterdiği kimselerdir. Allah’ın bu kullarına böyle yapması onun sadece bir lütfudur. Bu, onun tarafından bir nimettir. Allah, sizlerden kimin iyilikte bulunup kimin kötülükte bulunduğunu ve kimin nimetlerine ve lütfuna layık olduğunu çok iyi bilendir. Yarattıklarını sevk ve idare etmekte hikmet sahibidir.
Katade bu âyet-i kerime’yi okuduktan sonra, kendisini dinleyenlere şöyle demiştir: "Âyet-i kerime’nin zikrettiği bu insanlar, Resûlüllah’ın sahabileridir. Şâyet Resûlüllah onların görüşlerine göre hareket edecek olsaydı birçok hususta sıkıntı ve zorluklara düşeceklerdi. Sizlerse, Allah’a yemin olsun ki, görüşleri daha basit, akılları daha şaşkın insanlarsınız. Herkes görüşüne kuşku ile baksın. Allah’ın kitabına samimi bir şekilde sarılsın. Zira Allah’ın kitabı, onunla amel eden ve onunla yetinenler için bir güvencedir. Allah’ın kitabının dışındaki şeyler ise aldatıcı şeylerdir
9-وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ.
"Eğer mü’minlerden İki grub birbirleri ile çarpışırlarsa onların aralarını düzeltin. Eğer onların biri diğerine karşı tecavüz ediyorsa, o tecavüz eden grubla Allah’ın emrine dönünceye kadar çarpışın. Eğer dönerse İkisinin arasını adaletle düzeltin ve adaletli olun. Çünkü Allah, adaletli olanları sever."
Yani mü’min iki grup ihtilafa düşüp vuruşmaya kalkışırlarsa, onlara nasihat etmek ve kendilerini Allah’ın hükmüne davet etmek suretiyle aralarını bulup düzeltin. Onlardan biri, verilen nasihatlerden etkilenmeyip diğerine karşı yine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna, (hükmüne) dönünceye kadar o saldıran tarafla savaşın. Nihayet sizin savaşmanızdan çekinerek dönerse, artık aralarında adaletle hükmedin. Aralarını bulmak adaletle kayıtlandırılmıştır.
Âyeti kerime işaret ediyor ki, Müslümanlara isyan eden bir Müslüman, bu saldırıdan dolayı imandan çıkmaz. Çünkü, iki grup birbirleri ile savaştıkları zaman, bunların fasık olduklarında şüphe yoktur. Buna rağmen âyet onları ”müminler" diye isimlendirmiştir.
{Bununla ”büyük günah işleyen dinden çıkar" diyen Mutezile ve Haricîlerin görüşlerinin bâtıl olduğu ortaya çıkmış olmaktadır.}
Hazret-i Ali (radıyallahü anh)’den gelen şu rivayet de buna işaret etmektedir: ”Kendisine, Cemel vakasında ve Sıffinde savaşan âsilerin müşrik olup olmadıkları sorulmuş: ”Hayır, onlar şirkten kaçınmışlardır," demiş. Münafık olup olmadıkları sorulmuş buna da: ”Hayır, münafıklar Allah’ı çok az anarlar" demiş, ”O halde onların durumu nedir?" denildiğinde: ”Kardeşlerimiz bize isyan ettiler," cevabını vermiştir."
Bu âyet, Peygamberimiz zamanında Evs ile Hazrec kabileleri arasında (silahlarla değil) hurma çubukları ve pabuçların atışmasiyla cereyan eden bir kavga hakkında nazil olmuştur.
10-إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
"Mü’minler ancak kardeştir. Kardeşlerinizin aralarını bulun. Allah’tan korkun ki, merhamet olunasınız."
-قرأ الأكثرون {بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ} , -وقرأ يعقوب {بَيْنَ أَخَوٰتِكُمْ} -وقرأ وابن سيرين {بَيْنَ إِخْوٰنِكُمْ} .
*Âyet-i kerime’de, mümilerin ancak kardeş oldukları bildirilmektedir. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’de bu kardeşliğin nasıl olduğunu ve neler icabettirdiğini çeşitli hadis-i şeriflerinde beyan etmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır;
Abdullah bin Ömer, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu Rivâyete diyor:
"Müslüman müslümanın kardeşidir. O, kardeşine zulmetmez onu sahipsiz bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacına koşacak olursa Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim müslüman kardeşinin bir sıkıntısını giderecek olursa Allah da onun kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını gidermiş olur. Kim bir müslümanın kusurunu örterse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter. (Buhari, K.el-Mezalim, bab: 3 / Müslim, K.el-Birr, bab: 58, Hadis no: 2580.)
Numan b. Beşir, Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu Rivâyet ediyor: "Mü’minler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine karşı şefkatli davranmada bir vücut gibidirler. Vücudun organlarından biri rahatsız olduğunda diğer organlar, uykuyu kaybetmede ve acıyı paylaşmada ona ortak olurlar. (Müslim, K.ül-Birr, bab: 66, Hadis no: 2586)
Ayrıca aralarında ayrılık meydana gelen mü’minlerin arasının İslah edilmesi gerektiğini biz mü’minlere emretmektedir.
“Allah’tan korkun ki merhamet olunasınız.” yani Allah’tan (celle celâlühü) korkun. Takva sizi ittifaka ve birleşmeye götürür. Bunu yaptığınızda Allah’ın rahmetinin size ulaşması umulur.
Ayrıca bu ayeti kerimede de, haddi tecavüz etmenin, îman ismini kaldırmadığına delalet etmektedir. Çünkü onlar haddi tecavüzlerinin mevcudiyetiyle bilrikte mü’minler olarak adlarıdırılmışlardır
معاني القرآن وإعرابه – للزَّجَّاج
فأعلم اللّه - عزَ وجل - أن الذينَ يجمعهم وأنهم إِخوَة إذا كانوا متفقين في دينهم فرجعوا في الاتفاق في الدين إلى أصل النسَبِ ، لأنهم لآدَم وحَواء ، ولو اختلفت أدْيَانُهم لافترقوا في النسَبِ ، وإن كان في الأصل أنهم لأب وأم.
ألَا ترى أنه لا يرث الولدُ المؤمن الأب الكافِرَ .
Zeccâc: Dinlerinde bir olurlarsa, bu birlik sebebiyle köklerine dönmüş olurlar. Çünkü onlar Âdem ile Havva’dan gelmektedirler. Dinleri farklı olursa, soyları da farklı olur.
Mü’min çocuğun kafir babaya mirasçı olmadığını görmüyor musun?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.