- 340 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Emekliler ve Hükümet Edenler
Aile, toplumun en küçük birimidir. Toplumu bir binaya benzetirsek, binanın en küçük yapı taşı- tuğlası ailedir diyebiliriz. Bir binanın sağlam olması o binayı oluşturan yapı taşlarının sağlam olmasıyla doğru orantılıdır. Aile kurumunun sağlam olması; ailelerden oluşan toplumların dinamik olmasını sağlar. Ve dinamik toplumlardan oluşan devletler dünyanın en güçlü devletleri olduğu gerçeği yadsınamaz.
Düz anlatımla, ailelerin sağlam olması, aile bireylerin aralarındaki ilişkilerin uyumlu olmasını gerektirir. Anne-baba, eylemleriyle ebeveyn olmanın gereklerini yerine getirmesi ailede, huzur ve mutluluğun biricik reçetesidir. Balık baştan kokar demiş atalarımız. Büyüklerin uyumu, rol model oldukları çocuklarının sorunsuz büyümesinin biricik koşuludur.
Hele çocuk sayısının fazla olduğu ailelerde her çocuğa aynı sevgiyi beslemek, onların giderlerini karşılamakta adil olmak yaşamın olmazsa olmazıdır. “Balık baştan kokar.” Demiş atalarımız. Baş düzgün hareket ederse menzile kolay varılır. Güller süsler mutluluk yolunu.
“Ne ekersen onu biçersin, Rüzgâr eken fırtına biçer.” Zengin kültürümüzde her alanda olduğu gibi büyüklerin görevleri alanında böylesi özlü söz ve deyimleriz var. Ebeveynler çocuklarına özellikle çocukluk dönemlerinde; dümen ellerinde iken ilgilendikleri oranda kendileri yaşlandıklarında çocuklarından aynı ilgiyi görürler. Yaşlılarımıza insanca davranmak gerçi insanlık görevidir. Tartışılmaz. Fakat bu olgunun hoş olmayan örnekleri de az değil.
Yaşama mutlu başlayamamış ve tutunamamış, anne-baba sevgisi görmemiş; hatta onlardan hıyanet görmüş insanımızın büyüklerine gerekli ilgiyi göstermediği bir vakadır. Böylesi vakaları tv. kanallarımızda sıkça izliyoruz maalesef. Semavi kitaplar da vurgular anne-baba yaşlandığında onlara iyi davranmanın gereğini. Kur’nı Kerim Ra’d Süresi 23 ve 24. Ayetlerde şöyle buyuruyor:
“﴾23﴿
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.
﴾24﴿
Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.”
Ailede mutluluklar paylaşılınca çoğalır, acılar paylaşılınca azalır. Paylaşım, adil olursa anlam kazanır. Nasrettin Hoca, fıkrasında işaret edildiği gibi kul usulü olmalı paylaşım. Hoca mahalle içinden geçerken topladıkları cevizleri bölmek isteyen çocuklara rastlar. Çocuklar Hoca’yı görünce; “Aman Hocam şu cevizleri pay eder misin?” derler. Hoca işe başlar, 3 ceviz birisine, 5 ceviz birisine 2 ceviz bir başkasına verir. Diğer cevizleri kendisi alır. Çocuğun birisi; “Hocam ne yapıyorsun, öyle mi paylaşım olur.” Diyerek sızlanır. Hoca; “Allah usulü bölüyorum. Allah birisine az verir, birisine çok verir. Bazısına hiç vermez.” Çocuklar beğenmez bu paylaşımı. Hoca peki, “Şimdi kul usulü böleyim” der. Ve cevizleri eşit pay eder.
Evet, mutlu ailelerin mutlu toplumları ve mutlu toplumlardan oluşan devletler de güçlü dinamik devlet olurlar dedik.
Devlette idare makamında bulunanlar görevlerini icra ederken tıpkı mutlu ailelerdeki gibi anne-baba görev ve sorumluluğuna sahiptirler. Halkın mutluluğu ve huzuru için idarecilerin halkın her kesimine aynı eşitlikte ilgi ve yaklaşımı göstermesi gerekir. İşte o zaman ülkede iç barış, huzur sağlanır. Aksi halde, “Biri yer bir bakar kıyamet ondan kopar.” sözü anlam kazanır.
Tüm bu gerçekler ışığında günümüzde uygulanan bütçe uygulamalarını irdeleyelim. Her yıl kabul edilen hükümet bütçelerinde halkın çeşitli kesimlerinin alacağı ücret oranları belirlenir. Ücret belirlenirken başvurulan en önemli kıstas; bilindiği gibi devletin resmi kuruluşu TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı kabul edilir. TÜİK, %36 açıkladı enflasyon oranını son kez.
Çalışanlara, TÜİK rakamlarından fazla ücret artışı ön görüldü. Bu paylaşımdan SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine, rakamları yuvarlayarak ifade edeyim % 26, memur emeklilerine ise %25 ücret takdir edildiğini görmekteyiz.
Covit-19 salgınında 65 yaş üstü yaşlılar-emekliler evlere hapsedildi. Oysa corona mücadelesinde, maske, mesafe ve temizlik konusunda ve hayatın her alanında kanunlara en çok uyan kesimdir yaşlılar olmaktadır. Yani emekliler… 65 üstü yaşlıları-emeklileri evlere hapsetme uygulaması yer karasında hiçbir ülkede uygulanmadı.
Hakk’tan, hukuktan bahseden, aldıkları kararlarla kutsal kitabımız Kur’an’ı Kerim ayetlerini referans gösteren; “Devlet Ana” olanların emeklilere uygun gördükleri muamele böyle mi olmalı!? Resmi enflasyon altında ücret takdir etmeye cevaz ne kutsal metinler ne de Anayasamız madde 2’si onay veriyor.
“Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, yurttaşlarının haklarını savunur. Ebeveynlerin çocuklarına eşit ilgi göstermemesi ne kadar vicdanları yaralarsa idarecilerin yurttaşlara eşit muamelede bulunmaması emeklilerin ruhlarında aynı oranda daha da çok yaralanmalara neden olmaktadır. Ücret takdirinde hakça davranılmıyor tamam. Açıkçası yaşlıların erkenden dünyalarını değiştirmeleri isteniyor ona da tamam. Hiç olmazsa: “Vatandaşlarımızı enflasyonun altında ezdirmedik” içerikli sözler sarf edip bir memur emeklisi olan benim, bizlerin akıllarıyla alay edilmesi çok daha fazla yaralayıcı olmaktadır!
YORUMLAR
Yılmaz Hocam Günaydın!
Kurduğunuz "Emekliler ve Hükümet Edenler "cümlesiyle kabuk bağlamayan yaralarımı kaşımışsınız.
Emekli Varda...
Gerçekten hükümet eden var mı?
Bence sorgulanması gereken bu değil mi?
Türkiye Cumhuriyetini bilinçli olarak "Büyük Orta Doğu" projesine hazırla yan kadrolar iş başında.
Cahiliye dönemine doğru yelken açmış, kürek çekerken, Türk milletini birey kimliğinden kopartıp, köleliğe, ümmet kimliğine büründürmek isteyen, sahte dinciler işbaşında.
Onun içindir ki, muhasır medeniyete yelken açan geminin yönünü ilimden, bilimden uzak karanlık sulara çevirdiler.
Onların, aile, ahlak, dürüstlük diye bi ilkeleri yok. Aile yapısı sağlam olan Devlet istemedikleri açık seçik ortada.
Zira İktidar oldukları günden beri, Cumhuriyet döneminde kurulan bütün fabrikaları "babalar" gibi sattılar.
Topraklarımıza kan düşse can biterken, AVM raflarını ithal ürünlerle doldurdular.
Kendi besledikleri Sedat Peker'e dizi filim senaryosu yazacak, malzeme hazırladılar.
Hocam
Daha sayayım mı?
Bu kerkenezler leşten besleniyor. Senin altını çizdiğin değerler onlar için bir şey ifade etmez.
Hatta okumazlar bile.
Kucak dolusu sevgi ve selamlar.
İBRAHİM YILMAZ
Öncelikle ilginize teşekkür ederim.
Kabuk bağlayan yaralarımı kaşımışsınız diyorsunuz.
Yetesiye tedavi edilmeyen yaralar kaşımak da tedaviye dahildir üstadım.
40'lı yılların sonunda başlayan yaralanmalar bildiğiniz gibi 1950 yılında başlayan karşı devrimle jer yıl artarak devam etti.
Cumhuriyet tabuta kondu, çivileri çakıldı diyenler de var.
İyi ki, yaralıda olsak ayaktayız. Yıkılmadık diyenlerdenim, sizler gibi yaralı olsak bile.
okuduğum2-3 kitap var. Birisi E. manisalı'nın AKP,ORDU, AMERİKA ÜÇGENİNDEKİ TÜRKİYE. Yorum yazınızda anlattığınız görüşler bir bir anlatılıyor manisalı'nın kitabında. Okudukça aşırı üzülüyorum. Umarım içinde bulunduğumuz bu zifiri karanlık gecenin sabahı günlük güneşlik olur.
Emeğe ve sanata saygım ve selamlarımla esen kalın.