- 253 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur'an Tefsiri (Hucurat)
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur’an Tefsiri
HUCURÂT SÛRESİ
4-إِنَّ الَّذِينَ يُنَادُونَكَ مِن وَرَاء الْحُجُرَاتِ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
"Şüphesiz sana odaların arkasından seslenenlerin çoğu akıl etmez kimselerdir."
{(قرا الجمهور,(الْحُجُراتِ) بضم الجيم, ابو جعفر, (والحُجَرَاتَ) بِفَتْح الجيم و هما لغتان فى جمع حجرة, ويجوز في اللغة (الحُجْرات) بتسكين الجيم }
Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de, Resûlüllah’ın hanımlarının bulunduğu odaların arkasından "Ey Muhammed" (aleyhi salatu ve selam) diye ona seslenen Bedevileri kınamaktadır.
Bu âyet-i kerime’nin, yukarıda zikredilen Akra b. Habis et Teymi hakkında nazil oluğu Rivâyet edilmektedir. Akra diyor ki: "Hücrelerin (odaların) arkasından Resûlüllahı çağırdık. "Ey Allah’ın Resulü."
Resûlüllah cevap vermedi. Bunun üzerine dedim ki: "Ey Allah’ın Resulü, iyi bil ki, bana hamdetmek iyi beni kınamak ise kötü bir şeydir." Bunun üzerine Resûlüllah: "Senin o dediğin Allah’tır." diye cevap verdi.
İşte bu seslenenlerin çoğu akıl erdiremeyen kimselerdi; çünkü bunlar akl-ı selîm sahibi olsalardı, bu saygısızlığa cüret edemezlerdi
5-وَلَوْ أَنَّهُمْ صَبَرُوا حَتَّى تَخْرُجَ إِلَيْهِمْ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
"Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu. Şüphesiz Allah, çok affeden ve çok bağışlayandır."
Ey Rasûlüm, seni odaların arkasından çağıran bu insanlar, senin, kendi yanlarına çıkmana kadar sabretmiş olsalardı, Allah katında onlar için daha hayırlı olurdu. Zira Allah onlara, sana saygı göstermelerini emretti. Onlar, seni odaların arkasından çağırmamakla bu emre uymuş olurlardı. Allah, böyle yapan insanların, bu davranışlarından vazgeçmeleri halinde onları affedendir ve bu suçlarına karşılık onları cezalandırmayarak onlara merhamet edendir.
6-يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ
"Ey o iman edenler, eğer size bir fasık bir haber getirirse, araştırın; sonra bir topluma bilmeden sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz."
Âyette muradedilen anlam şudur: ”Eğer size bir fâsık, kalbe tesiri büyük olan mühim bir haber getirirse, onun doğru mu yoksa yalan mı olduğunu araştırıp öğrenin. Onun sözüne hemen güvenmeyin. Çünkü genel anlamda fısktan sakınmayan, bir çeşit fısk olan yalandan da sakınmaz.
Bu âyet-i kerime’nin, Resûlüllah’ın, Mustalik oğullarının zekatını getirmeye gönderdiği Velid b. Ukbe b. Ebi Muyat hakkında nazil olduğu Rivâyet edilmektedir. Velid, Mustalik oğullarından zekatı getirmeye gidince onlar, Resûlüllah’ın elçisini karşılamak için hazırlanmışlar Velid de kendisinin öldürüleceğini sanarak korkup geri dönmüş ve Resûlüllah’a Mustalik oğullarının zekat vermediklerini, kendisini öldürmek istediklerini söylemiştir. Daha sonra Resûlüllah da bir müfreze göndermiş ve Velid’in bildirdiği haberin doğru olmadığı anlaşılmış ve bunun üzerine de bu âyet-i kerime nazil olmuştur.
تفسير السلمي
قال أبو بكر بن طاهر: الفاسق الذي لا يستحي من اللّه مما يستحي من المخلوقين.
Fasık o kimsedir ki; Allahtan utanmayan, Allahtan utanmayan hangi mahluktan utanır?
وقال الوراق: الفاسق المعلن بالذنب.
Fasık, günhkar olduğunu ilan eden
معاني القرآن وإعرابه – للزَّجَّاج;
(ويقرأ فتثَبَّتُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْماً بجَهَالةٍ).
İsbat edin( sağlamlaştırın) yoksa bilmeden bir kavme (topluma) sataşırsınız. şeklinde de okunmuştur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.