- 640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİZAN TERAZİSİ
Kıyamet de Sur üflenir!
Sağır olur tüm kulaklar.
Beklenir hep o duraklar,
Beklenir hep o Buraklar.
Mizan: Mahkemeyi Kübra. Geniş çaplı mizan. Terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme, mahkeme. Adalet ve eşitlik. O mizan da günah ve sevapların, iyilik ve kötülüklerin ölçüleceği tartı mizan! Manevi ölçü aleti. Hesaplaşma cetveli. Mahşeri mizanda ki o kurulacak olan insanların kesin amellerini tartmaya mahsus kusursuz, hassas, hatasız bir ölçü!..
Allah’ı Te Ala, İsrafil (AS)’ın Sura üflemesini emreder!..” (Birinci defa Sura üflendiğinde, göklerde ve yerde olanlar bir anda hep düşüp öldüler. Ancak Allah’ın dilediği kalır. Sonra sura bir defa daha üflenir, ölenler birden ayağa kalkarlar şaşkın telaşlı sağa sola bakınırlar, neler olacağını beklerler!..’’ (Zümer Suresi 68)
“Gözleri düşkün, zillet, dehşet içinde insanlar kabirlerden çıkar-lar, tıpkı yayılan çekirgeler gibidirler. (Kamer Suresi Ayet 7) İsrafil (AS) Sura ikinci defa öyle yumuşak ve latif üfler ki; Surun içine yerleştirilmiş olan ruhlar, hemen ufuklara yayılır!.. Her ruh kendi bedenini bulur!.. Büyük hesap günü başlar!..Kıyamet kopunca her şeyin sonu gelmiştir. İnsanlar dirilip mezar larından telaş içinde kalkacaklar!.. İnsanlar, yaptıkları işlerinden dolayı, Allah’ı Zül Celale hesap vermek için o mahşeri mizan da toplanacaklar. Mizan terazisi kurulacak, Günahlar, sevaplar tar- tılacak, sevapları ağır gelenler cennete sevk edilecek! Günahları ağır gelenler cehenneme sevk edilecekler!..
Rivayet şöyle: Kıyamet kopmadan kırk yıl alemler harap ve ıssız kalır. Kuvvetli bir rüzgar ile yeryüzü öylesine bir düz olacak dikili bir ağaç kalmayıp, dünyanın bi ucundan diğer bi ucu görünecek yer yüzü büyük bir meydan haline getirilir. Yeryüzünün rengi beyaz gümüş gibi, gökler de kızıl altın gibi olur…Yer yüzü binlerce genişler ve mahşer yeri kurulur. Bu mahşer yeri öylesine geniştir ki, önce ve sonra yaratılanların hepsini alır. O mekana Arasat meydanı denir.
Kıyamet vakti tekrar dirilme zamanı gelmiştir: Allah’ı Te Ala toprak maddesini bir an da organik hale çevirip, gaz haline gelmiş insan organlarını bir anda toplayıp, her insanın ruhunu da kendi bedenine bağlayarak, ilk insan Adem Peygamberi topraktan yarattığı gibi, bir anda ölen insanları tekrar yaratacaktır!..
Allah’ı Te Ala, yer yüzüne öylesine çok yağmur yağdıracaktır ki, kırk gün ve kırk gece devam edecek. Yağan yağmur yerin derinliklerine kadar işleyecek. Ölmüş, çürümüş, parçalanmış toprak olmuş insan zerrecikleri, gaz haline gelmiş, etler ve de kemikle-hepsi Allah (CC)’ın emri gereği, bir araya gelerek, insanların vücudunda bulunan ve çürümesine izin verilmeyen kuyruk sokumu kemiği üzerine insan bedeni inşa edilecek!..
İnsanlar evvel ki şekillerini alarak, her beden kendi kemaline su-retine ulaştığında, insanlar tıpkı bakla gibi, topraktan bitercesine mezarlarından büyük bir telaş ve şaşkınlık içinde kalkacaklar!..
Günümüz dünyasının insanı zillet karanlığına batıyor!.. Oysa ki, dinimiz bir hayat nizamıdır. Hem bireysel,hem de toplum olarak içtimai yaşayışımızı ona göre düzenlemeliyiz! Bu mesele Din ve dünya nizamı için gereklidir. İslam dini, sadece bir hayat nizamı değil, aynı zaman da güzellikler numunesi olan ahirete hazırlık!
Dünyadaki yaşantımız, yaratanın emrettiği şekilde olmalı!.. Dünya da ki yaşantımız ahirette ki kurtuluş vesikamız olacağına göre İslam fıtratı üzere yaşayıp, İslam üzere ölmeliyiz. Müslümanların ümit kapısı, Allah kapısıdır.
Kuru kalabalıklar insanın ümit kapısı olamaz. İnsanoğlunu anlaşılmaz kılan, kendi içindeki çıkmazlarıdır. Manadan uzak bir hayat yaşayan insanların bitmeyen, tükenmeyen pek çok hadikapları vardır. Ruhen tatmin olmuş insanlar, bu dünya da tek başına kalmış olsa dahi hiçbir zaman asla karamsarlık duymaz…
NAZIM TAŞTAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.