- 351 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
İNAT UĞRUNA
Fuat ile Gülbeyaz yirmi üç yaşında severek evlenmişlerdi. Çok mutlu bir evlilikleri vardı.
Gülbeyaz sarışın, ışıl ışıl eden mavi gözleriyle, ince uzun fiziğiyle dikkat çeken bir güzelliğe sahipti. Fuat ise esmer, uzun boylu yağız bir delikanlıydı. Onun da dikkat çeken bir yakışıklılığı vardı. Aynı mahallede oturuyorlardı.Gülbeyaz ve ailesi üç sene önce bu mahalleye gelmişler ve buraya yerleşmişlerdi. Birbirlerini gören ve beğenen bu iki genç birbirlerini sevmişler ve usullerine göre, ailelerinin izniyle evlenmişlerdi. Biri kız,biri erkek iki çocukları oldu.Çok mutlu bir hayatları vardı.
Fuat babasıyla züccaciye işletiyordu. Evlendikten on bir yıl sonra manifatura dükkanı açmaya karar verdiler. Babasının yardımıyla dükkan açılacaktı ki dükkana konulacak isim konusunda anlaşamayan Fuat ve Gülbeyaz ’ın tartışmasıyla işlemler durdu.
Her konuda anlaşan ve birbirlerine karşı anlayışlı olan karı kocanın tartışmasına sebep ikisinin de yenemediği inatçılık huylarıydı. İkisi de inatlaştımı mutlulukları gölgelenirdi çünkü ikisi de inadından dönmezdi.
Dükkana "Uğur Eşarp İplik Dünyası" ismini vermek isteyen Fuat ’a karşın Gülbeyaz böyle isim olamayacağını, saçma olduğunu ve eşarp iplik derken araya virgül ya da tire işareti olması gerektiğini söylüyordu. Fuat bunun dükkan tabelası olduğunu bunlara gerek olmadığını anlatıyordu. İkisi de inadından dönmediyseler bile birbirini kırmadılar ama Gülbeyaz bir sinirle üç yaşındaki oğlunu alıp annesinin evine gitti. On yaşındaki kızı da okuldaydı. Evler zaten yakındı okuldan gelince de kızını almayı düşünen Gülbeyaz’a karşın Fuat da okuldan gelen kızını annesine vermedi. Tartışma ilk defa kavgaya ve karşılıklı kırıcı sözlere kadar geldi.Fuat kızını Gülbeyaz da oğlunu vermedi.
Günler geçti aileleri, arkadaşları hatta bütün mahalle ikisini inadından döndürmeye çalıştı.Hiçbiri barıştırmayı başaramadı.
Aslında birbirlerine içten içe kıyamıyorlarsa da inatları ağır basıyordu. Gülbeyaz keşke Fuat ’ın istediği gibi olsaydı karışmasaydım diye düşünüyor ama kocasının "sen ne anlarsın" demesi ağrına gidiyordu. Sonra da güzel zamanlar aklına geliyor kendine kızıyordu. Gülbeyaz böyle ikilemde iken Fuat da farklı değildi. İkisi de bazen kendilerine kızarken bazen de birbirlerine kızıyorlardı.
Bir gün bu düşüncelerden, hasretten, acıdan dayanamayan Fuat unutmak için kızını da karısına bırakıp şehir dışında çalışmaya gitti. Gülbeyaz duyunca çok üzüldü ama belli etmedi. Gelip konuşmak isteyen arkadaşlarına, dedikodulara hiçbir karşılık vermedi. Bu arada ikiside boşanma davasını açmadı. Bu ikisi için de umuttu ve bunu düşününce içlerine su serpiliyordu ama yine de biraraya gelmediler.
Aradan bir yıl geçti Fuat çocuklara para gönderiyor ama kendisi bu şehire hiç dönmüyordu. Sıklıkla Gülbeyazı başka numaradan arıyor sesini dinleyip kapatıyordu.Gülbeyaz onun olduğunu anlayıp heyecanlanıyor, mutlu oluyor ama kimselere aşkını, pişmanlığını anlatamıyordu.
Bir gün Fuat işten çıkmış çarşıda geziyordu. Bir manifatura dükkanı gördü ve adı dikkatini çekti. "Empati Eşarp - İplik Dünyası" yazıyordu tabelada. O zaman anladı ki karısı haklıydı. Pişmanlığı, merhameti, aşkı ve hasreti aynı anda hissetti ve kasabaya geri döndü.
Gülbeyaz da aynı gün arkadaşıyla şehir merkezine alışverişe gittiğinde bir manifaturacı dükkanın isminin "Anlayış Eşarp İplik Dünyası" yazdığını gördü. Gülbeyaz da pişmanlığı, merhameti, aşkı ve hasreti aynı anda hissetti. Kasabaya dönünce çocuklarını alıp Fuat’la yaşadıkları eve gitti. Sanki hiç gitmemiş gibi evi temizledi, alış veriş yaptı, yemek yaptı. Tam çocuklar acıktık derken kapı açıldı ve içeriye Fuat girdi. Çocuklar babalarıyla oynarken Gülbeyaz sofrayı hazırladı. Herşey hiçbir şey olmamış gibiydi. Kaldıkları yerden devam ettiler hayata.
Onları yeniden bir araya getiren sadece gördükleri tabelaların yazım kuralları değil "empati" ve "anlayış" kelimeleriydi. Birbirlerini dinlemeyip kestirip attıkları ve anlamaya çalışmayıp birbirlerini kırdıkları için pişmanlık duymalarıydı.
Ne kadar anlıyoruz birbirimizi, ne kadar dinliyoruz, ne kadar görüyoruz karşılıklı yüreklerimizi?
Hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz.Daha kötüsü de anlamak istemiyoruz.En yakınlarımızı bile.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
08-09.01.2022
YORUMLAR
iyi geceler canım arkadaşım.
duygular ve dostluğun kesişme noktası elbet sevginin asla öksüz kalmadığı ve inancın öksüz bırakmadığı...
bize sahip çıkan ve bizlerin sahip çıktığı.
umudun da ışığı
sevgimle ve sevgimle canım
Çiğdem Karaismailoğlu
Sevgimle Gülüm. İyi geceler dilerim.
Çiğdem Karaismailoğlu
Çiğdem Karaismailoğlu
yorumumu nasıl sildim ben?
inat uğruna.
anlamak ve de anlatmak adına.
bazen tek sözcük ne çok şey anlatır hatta süre gelen sessizlik.
anlaşılmaksa bir lütuf
öyle ki sevmek bile yetmiyor.
sevilmekse ayrı bir hikmet.
sevgimle canım
Çiğdem Karaismailoğlu
Teşekkür ediyorum canım. Yorumların değerli benim için. İyi ki varsın. Sevgimle Gülüm