- 269 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ELENİ ABLA
ELENİ ABLA
Anneme aş pişirmeyi, örgü örmeyi, dikiş dikmeyi hep Meryem nenem öğretmiş. "Âmmim oğlunun öksüzü bu "derdi anama.
Annem de Meryem neneme hep "bacı, bacı "diye hitap ederdi.
Dedem amcası kızı olan Meryem nenemle evlenirken yavruma sahip çıkar diye düşünmüş. Nenem de sahip çıkmış, bir ömür annemi yalnız bırakmamıştı. Kilis’in Tibil köyünden amcasının kızını alıp yaşadığı sehir olan Halep’e bağlı olan Azez Köyüne alıp getirmiş.
Meryem nenemin okuma yazması yok ama, çok kültürlü görgülü ve bilgili olan ermeni komşuları var. Nenem onların yanında kendini çok geliştirmiş, anneme de orada öğrendiği her türlü beceri gerektiren işleri öğretmiş. Okula gönderememiş ama anneme iyi sahip çıkmış.
Sonra oralarda yapamamışlar. Önce Tibil’e sonra da Kilis’e yerleşmişler.
Kendi çocukları doğunca, annem Meryem nenemin en büyük yardımcısı olmuş.
Asla birbirlerinin kötü yanını yere vermez, birbirleri hakkında hiç kötü konuşmazlardı.
Annem ona karşı asla saygıda kusur etmezdi.
Nenem de tam bir Osmanlı kadını idi. Hem çok güzel, hem becerikli,hem de çevresinde sevilip sayılan biriydi.
Meryem nenemin, el ve dil desteğini bir ömür boyu hissettik ve hissettirdi bize nurlarda uyusun İNŞALLAH.
Babam onun bacısı oğlu idi. Babamı farklı sever büyük bir saygı duyardı. Babam bir laf dediyse, sülalede kimseye ,babamın lâfı üzerine lâf söylettirmezdi Meryem nenem.
Bu minval üzere akıp giderdi yaşantımız.
Anam hiç kimsenin evine gezmeye gitmez ev işleri bitince nakış makinesinin başına geçer hiç durmadan kasnak sallardı.
Eline örgüsünü alan komşu kadınlar ve Meryem nenem çoğunlukla boş vakitlerini anamın yanına oturup hânek,hâket,gelmiş geçmişten bir başlarlardı anlatmaya! Ben çok severdim onların konuşmalarını.
Anam arada bana
-Yeri kızzım hele, tez birez menengiç kahvesini bişir. Kısık ataşda eyyi karıştır ha!derdi
Ben mutfakta kahveyi karıştırırken kulaklarımı diker onları dinlerdim.
Kahveleri dağıttıktan sonra, dersim yoksa oturur saya saya kaneviçe desenlerini işlerdim.
Meryem nenem bana :
-Pehh kele Tülay! Ne güzel işloñ! dedikçe mest olurdum.
Komşu kadınların her birinin öyle farklı hayat hikâyeleri öyle acıları vardı ki ,duydukça onların çaresizliği karşısında âdeta eriyip kalırdım.
Anam bir gün Eleni ablaya
- Anañ kardaşların bacın var ne güzel hepsi yaniña gelor. Sen heç getmoñ.Ne zamana kadder sürücü bu beyle?derdi.
Eleni abla
-Allah o babalığım olacak adamın ciğerlerini döke bes!
Kan kussun da kızılcık şerbeti diye içsin. derdi.
Eleni ablaya üvey babası çocuk yaşında tecavüz etmiş annesi de bu durumu fark ettiğinde gidecek kimsesi olmadığı için sessiz kalmış.Ses çıkaramıyor imiş çünkü çok zalim biriymiş . Ya dövüyor ya eziyet ediyor bildiğini yapıyormuş Ancak kızını bu durumdan kurtarmak için bir çözüm yolu arayıp kızından 20 yaş büyük bir adama vermiş hiç bir şey istemeden!
Ne düğün ne dernek ne bir eşya! Yeter ki kızını kurtarsın!
Bir tek bir göz odanın içinde yaşardı Eleni abla
Başıma ne geldiyse o babalığım olacak deyyus yüzünden geldi der ağlardı.
Ben mutfaktan geldiğimde hep onu göz yaş içinde görürdüm. Duymamış gibi yapardım ama çok üzülürdüm.
Anam, böyle kimi kimsesi olmayan bir çok komşuya kapımızı açar onlara gönül yoldaşı olurdu.
Hemen hemen hergün, babam işe gider gitmez ev işini bitiren komşularımız
-Kele haci bacı! Bizim it sizin eve paltamızı getirdi mi ?deyip evimize dalardı.
Anam da hemen
-Heyya getirmez mi buyur gel hele! deyip onları buyur ederdi.
Anamın yüzüne bakar anlamazdım
-Anee! Bizim havuşa ne zaman it girdi de palta getirdi?
Kapımız tangayaz açık mı?
Ben niye görmôrum? derdim. Gülüşürlerdi.
Sonra sonra anladım ki, birinin evine sebepsiz yere oturmaya gelenler bu bahane ile gelirler imiş.
Ben o dostluklardan ,o palta bahanesi ile gelinen ve açılan konulardan öyle çok etkilenir öyle çok içlenirdim ki...
İşte bizler böyle ortamlardan doğup büyüyerek bugünlere geldik. Geçmişlerimize rahmet, yaşayan canlara selamet diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.