- 371 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
BİR ÜMİT, BİR DE ACI
Henüz yeni yeni tomurcuklanmaya başlamış çiçekleriyle ağaçlar ne de güzel duygular uyandırır değil mi? Onların içinde türlü türlü gizemlerin ve güzelliklerin saklandığını bilir ve doğanın bu yönüne hayranlığımızı gizleyemeyiz çoğunlukla. Aslında aşina olduğumuz bir gerçek olsa da bu, her baharda yeniden uyanışın ortaya koyduğu hissiyat dayanılır gibi değildir. En doyumsuz ve içten gelen duyguları harekete geçiren güzellikler, yaşam sevgimizi de azmimizi de kamçılar, bize yeniden bir ivme verir,canlandırır… Hayallerinin peşinden koşarken, yapabileceği onca şeyin mutluluğunu içinde sabırla saklayan ve zamanı geldiğinde de olağan güzellikleriyle dışa vuran, paylaşan. Tıpkı tomurcukların gizi gibi düşünülesi bir güzellik.
Yurdun en kırsalından, en kozmopolit kentlerine değin genç insanların, geleceğe dair bin bir ümit ve heyecanla üniversiteli olmak hayalleri, bu hayali gerçeğe dönüştürebilecek o zorlu ve sabır gerektiren unutulmaz anları biriktirmek, arı gibi adeta içini doldurmak kelimelerle anlatılacak gibi değil sanırım. Bu büyük ve tarifsiz motivasyonla yükseköğrenimli olabilmenin sevincini hem kendileri ve hem de aileleriyle birlikte yaşarlarken, aydınlık yarınlarımız için de ne de değerli ve vazgeçilmez olduklarını biliyorlar mı acaba? Bir önlisans ve sonrasında da lisans mezunu olarak ben de bunu yeni yeni anlamaya başladım. Tıpkı Zeynep gibi hayallerim var ve içinde bulunduğum sorumluluğun ağır yükünü tüm hücrelerime değin taşıdığımı hissediyor, ihtisasını yapmakta olduğum mesleğin yaşadığım topluma ne denli katkılar sağlayabileceğini kestiriyorum.
Bu anlamda her bir üniversiteli, geleceğimizin daha nitelikli toplumunun oluşumunda, devamlılığında gerçekten de can alıcı bir konumdadır. Her birinin bu ülkeye katkı sağlaması ve yurdun ileri hedeflerine ulaşabilmesinde görev alabilmeleri hem heyecanlı, üstelik de onur verici olmalı. Bu akademik yaşantıyı farklı zorluklar içinde sürdürmekte iken, asla anlayamayacağımız, kabul edemeyeceğimiz ve yüreğimizde açılan acılarını da silemeyeceğimiz elim terör eylemleri, yukarıda sözünü ettiğimiz; emeği, motivasyonu, heyecanı, güzellikleri ve dahasını bir anda elimizden alıyor, koparıyor… Kelimelerimiz tükeniyor bu vahşet karşısında. Nutkumuz tutuluyor. Zeynep`i, Zeynepleri, Mehmetleri ve adını sayamayacağımız kadar çok arkadaşımızı bu ve benzeri vahşetle yitirmiş olmanın en derin hüznünü yaşıyoruz. Toz pembesinden bakarken hayata, yerle bir olan motivasyonumuz, güvenlikle ilgili tedbirleri bir kere daha öne çıkarıyor şüphesiz.Empati kurmada sıradan ötesi bir tabiatınız da varsa, menfur saldırılarda kaybettiğimiz geleceğimizi, arkadaşlarımızı ve onların ailelerinin yaşadıklarını düşündükçe, bu acı katbekat artıyor doğal olarak.
Hukuk tahsili yapmakta iken bir anda aramızdan ayrılan, koparılan Zeynep, tıpkı bizler gibi kim bilir ne tür hayaller kurmuştu? Nelerin üstesinden gelmeye çalışıyor ve neleri biriktiriyordu geleceğe dair? Onun şahsında bu eylem, esasında vatanın geleceğine, istikbâline ve istiklâline yönelikti. İlerici hamleleri sekteye uğratmak, aydınlanmamızın önüne bent çekmek içindi şüphesiz. Onu aramızdan ayıran hain saldırıyı gerçekleştirenlerin insanlıktan nasiplenmedikleri de kuşkuşuz gün gibi ortada. Eyleme destek verenleri, planlayanları, gerçekleştirenleri ilahî adaletin ve sonrasında da hukukun adaletine havale ediyoruz. Alabilecekleri en ağır cezaları almalarını yürekten diliyoruz. Bu fiili gerçekleştirenleri ve planlayanları bulsalar, cezalandırsalar da Zeynep asla geri gelmeyecek, bu güzel tebessümlü yüz, bir kez daha tebessüm edemeyecek…
Kadim bir medeniyetin insanları ve gençleri olan bizler, Yunusların, Melânâların ,Hacı Bektâş-ı Velilerin ve daha nice velilerin, ermişlerin nefesinden nefeslenmedik mi? Onların insan sevgisinin genişliğini,onların engin hoşgörüsünü ve başkalarının mutluluğu için çalışmanın en onur veren mutluluk olduğunu yine onlardan öğrenmedik mi? İlme verilen değeri de sıklıkla yineleyen ilim ve fazilet insanlarının yanı sıra, kutsal kitabımız Kur`an`ın ilk ayeti ve emri “Oku,seni yaradan Rabbin adıyla oku.” değil mi? Bu ve benzeri soruları birlikte düşündüğümüzde, anarşiyi,terörü bir yol olarak seçenlerin vehameti, bu seçimlerinin tüm insanlığa karşı ne de büyük bir hadsizlik ve onursuzluk içerdiği anlaşılmıyor mu?
Oysa, ilimden ortaya çıkabilecek onca güzellik ve zenginlik, insanlığın ortak kârıdır. İlim tahsil etmeye çalışan insanların yolu açılmalı bu anlamda. Önlerindeki engeller kaldırılmalı.
Yukarıda değinilen konuyu, pratikte düşündüğümüzde öncelikle güvenliğin, sonrasında da üniversiteli genç arkadaşlarımızın uyumlarını sağlayıcı, kolaylaştırıcı psikolojik desteğin önem arzettiği görmek mümkün. Elbette yükseköğrenim öğrencisi olmanın zorlukları sadece bunlar değil. Kendilerini ifade edebilecekleri sanat atölyeleri, iş atelyeleri, sportif merkezler, sahalar ve ekonomik anlamda da onları daha özgür kılabilecek bazı sunumlar bu süreci daha yaşanılır ve verimli kılabilir. Yarınlar gençliğin ise, gençlik için devletin yapabileceği oldukça fazla sayıda sunum ve özendirici zeminler, gelecek anlamında da daha üretici ve mutlu bir toplum anlamına da gelmez mi?
Sözün bu kısmında elbette istihdam olanaklarına da değinemeden geçilemez. Gençlik, güven içinde, sağlıklı bir ortamda ve ayakları üzerinde durabilmek istiyor. Mezun ve istihdam ilişkilerinin daha reel bir zeminde hayat bulmasını ümit ediyoruz. . Bugün bize üniversiteli gençliğe verilen destekler, yarın yurda ve tüm insanlığa da dönecektir. Hem de tüm güzelliğiyle. Zeynepler,Ayşeler,Ahmetler, Ufuklar,... ölmesin, ümitler solmasın.
Oğuzhan KÜLTE