- 511 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SU ANA KAYNAKTAN KESİLİNCE
İçinde bulunduğumuz durumu şöyle açıklamak mümkün.
Bir baraj yada gölet var burada biriken suyla aşağıda köylüler tarlalarını suluyor.
Bu köylülerde dünya devletleri olsun,Amerika,Almanya,Fransa yada diğer devletler sıralanıp gitmiş.
Fakat bu tarlalar sistem tarafından biri birine zincirleme bağlanmış vaziyette,bu zincirden bir halka koptuğunda tüm düzenek harap oluyor.
Baraj yada gölete en yakın tarla Türkiye oluyor yani sistem vanayı kapattığında ilk su kesilmesi Türkiye topraklarında yaşanıyor.
Tarihtede bu hep böyle olmuştur çünkü Türkiye tüm filimlerin çekilip dünyaya servis edildiği sütüdyodan ibarettir.
Türkiyede çıkacak olan bir arıza er veya geç dünyaya sirayet etmektedir.
Sistem ana vanadan suyu kesince Türkiye tarlasında hemen hissedildi ve Mehmet amca hülooo Hans su kesildi haberin ola diye Alman topraklarına doğru boğazı yartılana kadar bağırdı.
O arada henüz Almanın suyu kesilmemiş tarlasını sulamaya devam ediyordu fakat bir azalma hissedilir vaziyetteydi.
Alman dedi Türkün yine kafası karıştı deyip Fransıza bağırdı.
Hülooo Makron su kesildi diye Türk götünü yırtıyor duydunmu deyince Makron Türk hep bağırır diye işi ciddiye bile almadı.
Bunlar harala gürele bağırışırken Amerikalı meraklanıp ne oluyor oralarda,nedir bu gürültü deyince Almanla Fransız Amerikalıya bilgi yetiştirmekte gecikmeyip,Türk ana vanadan suyun kesildiğini söylüyor deyince Amerikalı gülmekten kaskatı oldu çünkü suyun kesilme hızı henüz Amerika topraklarına ulaşmamıştı.
Aradan bir zaman geçti Alman baktı su hakikaten kesiliyor,derken Fransız derde düştü,Arkasından bir kuraklık vurdu topu birden tepinmeye başladılar ve dediler galiba biz kuraklık dönemine giriyoruz.
İşte orada derde düşüp yahu Türk boşuna tepnmiyormuş hakikaten sular kesildi dediler ve yaşayınca ancak inandılar.
Tv,lerde nalına mıhına vuranlar suyun ana vanadan kesildiğine bir türlü inanmıyorlar inanmıyorlar ama bunu yaşayarak görüp inanacaklar.
Tıpkı Alman ve diğerlerinin inanmadığı gibi.
Dünya yaşamında su ana vanadan kesildiğinde ilk önce vanaya yakın ülkede hissedilir suyun kesildiği,daha sonra dalga dalga diğer ülkelere sirayet eder fakat hiçbir ülkenin bundan kurtuluşu yoktur illaki yaşayacaklar.
Dünyada bir bolluk dönemi yaşandı,yani piyasalar mala boğuldu.
Burada parası olan devletler müthiş bir harcama yaptılar hatta çoğu ülkeler eskiyi yıkıp kendilerini yenilediler.
İnsanlar akıllarına bile gelmeyen alet ve edavatla tanıştılar.
İşte bu bolluk döneminin bir sınırı vardı ve dünya o sınıra gelip dayandı,dayandığı noktada kıtlık başlıyordu,işte Türkiyenin gelip dayandığı sınır burasıydı yani kıtlık dönemine giriş.
Gerek bolluk gerekse kıtlık evrensel sistemin işleyişiyle ilgili bir döngüdür çünkü ne kıtlığı nede zenginliği uzun bir zamana yaymak mümkün her ikisininde belli bir zamanı vardır ve bu dönemler illaki yaşanacaktır.
Birde her dönemin alt yapısını hazırlayan aktörler vardır bunlarda politika yaparak ülkelerini böylesi dönemlere hazırlarlar.
Ülkesini kıtlığa hazırlayan yada kıtlığın alt yapısını oluşturan aktörler hep lanetle anılmışlardır,bolluğa hazırlayanlarsa kahraman ilan edilmişlerdir.
Yaşanması gereken böylesi periyodlarda aktörlerin ellerinde en ufak bir olanakları yoktur yani içine girilen süreci tersine çeviremezler,bir anlamda tarla sulamaya devam edemezler çünkü su ana kaynaktan kurudu.
Bu aktörler yağmuru yağdırıp barajları dolduramazlar,yer altı kaynaklarından barajı besleyemezler çünkü sistem yer altı kaynaklarınıda kurutur.
Yaptıkları tek şey Allah kerim vardır bundada bir hayır var diyerek işi Tanrıya bırakırlar.
Böyle yapmaktan başka çareleri yoktur çünkü ellerinde olanağın zerresi kalmamıştır.
Ne tarafa başlarını çevirseler tümüde çıkmaz sokaktır,bir yol bulupta ana yola çıkamazlar.
Gelinen aşamada bunun nedenleri tartışılr fakat kafa yormaya gerek yoktur çünkü bu çözülmesi olanaksız koskocaman bir yumaktır,bir düğümü çözsen diğeri çıkar önüne ve çözmeye ömür bile yetmez.
İşte o zaman ne olacaksa o olacak deyip yapılması gerekenler yapılacak ve deneceki,biz zaten bu dönemi yaşamaya gelmiştik.
Hele bir inceleyelim bakalım daha neler görüp öğreneceğiz demek en hayırlısıdır.
Şu anda ortalarda yürüyenlerin altında büyük bir kitle var bu kitle gittikçe balçığa saplanıyor.
Diğerleri bunların kafalarına basarak ilerliyor ama gittikçe balçık onlarıda aşağı doğru çekiyor.
Derken en tepede bazıları kalır fakat alt zemin kaypaktır ve bir gün onlarda batmaktan kurtulamazlar.
Şimdi nefes alabilenler batmamak için çırpınacaklar taki ufak bir yer sarsıntısına kadar işte orada bir devir kapanıp yeni bir devrin kapıları açılacaktır.
Yani sefalet vizyonundan başka bir vizyona geçiş yapılacak.
Bunun daha beteri var tabi fakat şimdilik onlar ileri zamana kalsın onlarıda oraya vardığımızda tartışırız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.