- 337 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çocuklar Nasıl?
Çocuklar Nasıl?
Uzunca süredir kendinden bahsetmez olmuştu. Çocukların ufak tefek ilgilerini saymaz isek, silik bir kişilikti. Sıkıcı, eğlencesiz bir insan olduğunu da söyleyenler olmuştu. Çekirdek ailesi dışındaki her telefon görüşmesinde, çok kısa sağlık suallerinin arkasından konu çocuklar üzerine gelir ve güncel bir anlatımla ele alınırdı. Yoksa da illaki bir güncel konu belirlenirdi. Gerçek ve hayal gelgitinde bu hayat böyle işte, havf ve reca orasında bir yerlerde araf…
Ellili yaşlar sendromu belki de kim bilir. Kardeşler, dayılar, teyzeler, halalar, amcalar hatta anne ve baba ile yapılan konuşmalar benzer olur. "Çocuklar nasıl?" tılsımlı sorusuyla kapılar aralanırdı. Biraz önce çoğul takısıyla yazdığım dayılar, amcalar, halalar, teyzeler ifadelerinin genel anlamda bir zenginlik göstergesi olarak kalacağı da muhakkak. Evlilik yaşlarının daha yukarılara taşınması ve hatta evliliğe ciddi bir mukavemet gösterilmesi toplumumuzu kötü bir sona taşıyacak gibi gözüküyor maalesef. Hiç kimseye ağabey, abla, dayı, amca, teyze ve hala olamayacaklar için üzgündür. Sonuçta en büyük kariyerleri yapan insanlar dahi bu eksikliği ve boşluğu pekâlâ hissedeceklerdir. Allah’ın nasip etmemesi bir tarafta ama insanların kendi tercihleriyle böyle sonla karşılaşmaları hakkında kim ne diyebilir ki?
Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali, çocukların, konuşmalarda başkarakter olduklarının bilinmesi kıvanç kaynağı olsa gerek. Nede olsa çocuklarının ilk ve ortaokulda aldıkları teşekkür ve takdir belgelerinin, pantolonun arka cebinde taşıyıp da birilerine bir bahaneyle gösterdiği günlerden gelmekteydi. Ne sevgiye ne ilgiye boğacak bir yapıdaydı nede kayıtsızlıktan karşısındakini öldürecek anlayıştaydı. Ortada bir yerlerdeydi işte. Ne ekersen onu biçersin anlayışıyla, özveriyi hep yüksekte tutma gayreti boşuna değildi. Hem gıyaben hem vicahen bu alaka nüksetmekteydi. Çocuklarını arayan soranın daha çok kendisi olduğu da ortadaydı. Hayat mücadelesinin göbeğinde olan çocuklarını hoş görmesi de boşuna değildi elbet. Ama daha çok çocuklarından gelen olumsuz tavırlar dokunur, kalbi yangında ilk önce kurtarılacaklardan biri olarak ortada dururdu. "Soğuk söz duymuş gönül kırk yaz görse ısınmazmış" sözü kadar acırdı yüreği kimi zaman. Çıt kırıldım ve nazenin…
Gurbete serpilmiş çocuklarının hayat mücadelelerinin bir tarafında hep kendisini görürdü. Ev araba almalar... Torunlarının doğmaya başlaması derken bu liste pekâlâ uzatabiliriz. Çocukların başarıya nailiyeti hep bir koltuk kabartmasına yol olurdu. Sonuçta üç aşağı beş yukarı bu yollardan kendisi de geçmişti. Sevgi ve saygı arasında gelgitte olan ilgi-alaka rolleri her an yer değiştirecek durumdaydı. Kanatlarının altında olmasını istediği hep çocuklarıydı. Gözünü kekitmez zorluklardan ve boynu muskalı çocuk korumacılığı anlayışındaydı. Ama "sevmek de yorulur" diyen şair gibi bol harcamaz yine de duygularını. Sevgide de çok fazla abartıyı istemez. Çocuklara övgü bolluğunda bulunan bir babalar meclisinde, kendi çocuklarını çok öven bir babaya nispet, kendi çocuklarının birinin davar çobanı, diğerinin dana çobanı olduğunu dahi söyleyivermişti. Her lafı çocuklara bağlayan bir hamlıkta değildir yani. Sevildiği yere sık gitmeyerek itibar kaybına uğramamanın ferasetine inanırdı. Ya bir fotoğraf arkası notu gibi samimi duygudadır ya da sandıkta saklanılan mektuplar saflığındadır. Bayramlarda el öpmelerle faş olan duygular gibi samimidir.
Durmadan yenilenen hüzün deryasında gurbet sesli sancılar yanı başında... Bu meyanda siyatikli bacaklarda kalan yorgunluğu hep taşıyandı. Çoğu zaman kendi derdiyle mücehhez olmak böyledir işte. Çocukların başında hep benzer terelelliler olsa da her yeni sabah yeni türküsünü çağıracaktır elbet. Her türden dünya meşakkatinin yanında ailenin annesi, kurutulmuş ev çiçeği ve çocuklar bir çiçek bahçesidir. Ne oldu, ne olacak yaş kemale erdi ya yüreklere ilmek ilmek güller dokunan güzelliklere teşne aile olmak bu demek. Ah! Uzaklardan yine sessizlik gelecek. Yine hep aynı soru kulaklarda; çocuklar nasıl? duyuluverecek…
İlkay Coşkun
01.01.2022
Kültür Çağlayanı Dergisi
sayı 77, Kasım Aralık 2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.