- 807 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
EĞİTİMDE ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
Bir eğitimci olarak, eğitimde çocuk psikolojisine en üst seviyede önem veriyorum. Çocukta eğitim bilinci ve kapasitesi ilk çağlarda, yani anaokulunda filizlenmekte, ilkokulda artık bu bilinç oluşmaktadır. Çocuğun eğitimi tıpkı birer ağaç gibidir. Kanımca, anaokul öğretmenleri iyi bir eğitimin tohumlarını atmaktadır. İlkokul öğretmenleri bu tohumun filizlenmesini sağlamakta ve ortaöğretim, lise öğretmenlerimiz ise en iyi şekilde yetiştirip, serpilmesinde büyük görevler üstlenmektedir. Çocuğa nasıl davranacağına ve ne şekilde yaklaşacağına, bir eğitimci herkesten önce dikkat etmelidir. Onu okuldan uzaklaştırmak yerine, onu okula daha iyi nasıl ısındırabilirim? Kendini nasıl güvende hissedebilir? Daha iyi bir eğitim nasıl almalı? Bu gibi sorulara odaklanmalıyız. Bir eğitimci bu gibi soruları kendine sorabilmelidir.
Çocuk psikolojisi genetik, çevresel etkenler, sosyal gelişim ve kişisel gelişim, fiziksel gelişim, bilişsel gelişim, duygusal gelişim vb. gibi etkenlere bağlıdır. Bu gibi faktörlerden etkilenmekte ve bununla birlikte gelişim göstermektedir. Araştırmalar gösteriyor ki ; sadece içsel sebepler değil birçok dışsal etken (kültür, çevre, sosyal ilişkiler vb.) de bu durumda etkili olmaktadır. Bu gibi etkenler çocuğun gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Çocuğun gelişimi birçok açıdan değerlendirilebilir. Çocuklar için doğru yaklaşımlarda bulunabilmek oldukça önemli bir davranıştır. Çocuk psikolojisinde; korku- kaygı bozukluğu, uyum- davranış bozukluğu, tuvalet alışkanlığı, alt ıslatma, karşı gelme bozukluğu, öğrenme- konuşma güçlüğü, saç yolma ve tırnak yeme gibi başlıca problemler ortaya çıkabilir. Aslında eğitimcinin yapacağı, bu gibi durum ve problemleri görmezden gelmemek, düzeltme yoluna gitmektir. Kaygı sorunu yaşayan bir çocukla iletişim içerisinde kalabilmek, onu güvende hissettirebilmek, olabildiğince sağlıklı eğitebilmek oldukça önemli bir husustur. Basite indirgememelidir. Daha olumlu sonuçlara gidebilmek için kendimizi bu alanda daha çok geliştirmeliyiz.
Çocuğun bilinçaltında yer edinen her bir durum ya da olay onun geleceğinde yer edinecektir. Bir çocuğa dişlerini göstermek değildir eğitim ya da yaramazlık yaptı diye cezalar vermek değil. Cetveli aldığın gibi eline vurmak, toplum içinde azarlamak hiç değil. Bu gibi davranışlarda bulunmak çocukta ters tepki yaratacak, onu içine kapatacaktır. Bu büyük bir yıkım. Bu şekilde davranmak yerine çocuğu anlamaya çalışmalı, sorun odaklı değil daha çok çözüm üretme yoluna gidilmedir. Bu olayların çocuklarda nasıl bir travma yarattığından haberiniz dahi olmayabilir. Ya da çocuğun psikolojisini nasıl etkilediğinden de. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmak onu tam tersine hırçınlaştırabilir. Haberlerde şahit olduğumuz onca olay da cabası. Okullarda çocuklara karşı şiddet uygulanıyor. Ebeveynleri dahi bunu yapmamalıyken, kimse çocukların üstünde güç üstünlüğü kuramaz. Herhangi bir kaygı bozukluğu yahut psikolojik sorunlara sebep olamaz. Çocuğun yaşadığı psikolojik sorunlar, içinde birtakım yıkımlara sebep olmaktadır. Bu onda özgüven sorunları da yaratabilir. Çocuğun okuldan soğuması, eğitim hayatında çok büyük problemlere yol açacaktır. Bunlar korkunç şeyler. Bu tür olaylar karşısında empati yoluna gidiniz. Kendi içsel problemlerinizin bedelini çocuklar ödememeli. Bir de bu tür bir problemle karşı karşıyayız. Bu gibi problemlerin üstüne düşünmekte fayda var. Doğan Cüceloğlu, öğrenciye olan bakış açısını şu şekilde ele alıyor; sınıfa girince öğretmen kimi görüyor?
Sınıfa girdiği zaman karşısındaki çocuğun öğrenci kimliğinin ötesini göremeyen öğretmen, “ insanı geliştiren “ bir öğretmen olmakla zorlanır; onun eğitimden ve öğretmenlikten anladığı, sınıftaki “öğrencileri” kendinin ve toplumun bildiği kalıplara sokmaktır. Kitap boyunca bu tür yaklaşıma “kalıplayan eğitim” , bu tür öğretmene de “kalıplayan öğretmen” adını vereceğim der ve ekler ; sınıfa girdiği zaman karşısında önce insan sonra öğrenci gören öğretmen, geliştiren bir öğretmen olmakta zorlanmaz ; onun eğitimden anladığı sınıftaki insanların potansiyelini keşfetmek, keşfettiği bu potansiyeli etkili ve verimli bir şekilde geliştirmek ve onları geleceğe, yaşama hazırlamaktır. Kitap boyunca bu tür yaklaşıma “geliştiren eğitim” , bu tür öğretmene de “geliştiren öğretmen” adını vereceğim diye söyler.
Bir eğitimcinin, öğrencinin içindeki insanın farkında olması önemlidir. Her zaman iyilikten, güzellikten, umuttan yana olunuz. Yıkıcı değil, yapıcı olunuz. Olun ki daha iyi nesiller yetişsin. İnanın hepsi bizlerin elinde. Onlar iyi hissederse, bizler de iyi olacağız. Saygılarımla...
ANAHTAR KELİMELER : Eğitim, Çocuk, Psikoloji, Okul, Öğretmen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.