- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KANGAL
Kurtlar sürü halinde köye indiğinde, bütün köpekler derin uykudaydı, kangal hariç.
Kangalda köye salgın hastalık gelip sürüyü kaybedenden sonra kapıda yatar olmuştu.
Şüphesiz bu durumu kendine yediremiyordu fakat yaşama karşı gelecek gücüde yoktu.
Kurtlardan birisi olmadık sesler çıkararak köyü turlayıp karşıya geçti.
Bütün köpekler ayaklandı ve havlamaya başladılar.
Kangalsa yer değiştirip kendini emniyete aldı.
Köpekler havlamaktan yorulmuştu,ki kurt bir kez daha köyü turladı.
Köpekler havlamaya devam etti.
Fakat havlama seslerinden kurtlar köpeklerin yerlerini tespit ettiler.
Sabaha kadar havlayan köpekler sonunda yorgun düşüp uykuya çekildi.
Kurtlar bu süreyi onlara bağış yaptı.
Sabaha karşı kurtlar köyün içine dağıldı ve yorgun köpeklerin başucuna dikildiler.
Zaten nerede olduklarını biliyorlardı.
Fakat kangalın yerini kimse tespit edemedi.
Kangalsa oynanan oyunun farkındaydı.
Her uyuyan köpek uyandığında başucunda bir kurtla karşılaştı.
Uyanmalarıyla birlikte köpeklerin yürekleri çatladı.
Kurda artık bunları alıp götürmekten başka bir şey kalmamıştı.
Köylüler sabah uyandıklarında kapılarında köpeklerini bulamadılar.
Ellerinde kazma ve baltalarıyla aramaya çıktılar.
Köyün dışına çıktıklarında, köpeklerinin kelle ve boşa çıkmış cengelleriyle karsılaştılar.
Bacaklar bile yok olmuştu.
Sonunda baktılar ki bir tek Kangal yaşıyor.
Köylü hırsını alamadı ve kangalı astılar.
Böylece bir anlıkta olsa hırslarını gidermiş oldular.
Kangal kendi kendine konuştu: Yazık,ki yanlış yarde ve yanlış zamanda dünyaya geldim dedi.
Kangal olanlardan sonra kenara çekilip insanların davranışlarını izledi.
Kimisi ölüsüne tekme attı, kimisi üstüne tükürdü, sonunda yerlerde sürükleyerek kokmasın diye bir dere yatağına gömdüler.
Kangal’Rabbimin adaleti varmıki’ deyip Tanrıyı sorguladı, sonrada boynu bükük bir vaziyette yoluna devam etti.
Artık oralarda kalamazdı, zaman hükmünü vermişti bir kez.
Günlerce arkasına bile bakmadan yol aldı.
Geçtiği yerlerde yine aynı şeylerle karşılaştı, değişen bir şey yoktu.
Yine koyun sürüleri ve onlara tuzak kurmaya çalışan kurtlar.
Fakat bu kez her şeyi görmezden gelip yoluna devam etti.
Bir dağın tepesine çıkmıştı,ki aşağıdaki vadide kalabalık bir sürü gördü.
Dağdan aşağı inip sürüye yaklaşmıştı,ki dört tane köpek koşarak bunu karşıladı.
Bunlar etrafını çevirdiğinde, kangal kuyruğunu alabildiğine dik tutup içten bir bakışa girdi.
Diğer gelenler kangal olmadıkları için birazda çekindiler.
Kangal bunlara sataşmak istemediği için hiç sesini çıkarmadı, fakat son derecede dikkatliydi.
Bunlar mayaları icabı her an bir yanlış yapabilirlerdi.
Kangalsa kesinlikle yara almak istemiyordu.
Gelenler daha yakına girip kangalın soyunu koklamaya başlamıştı ki, çobanda yaklaştı.
Çoban bunları biraz uzaktan gözetime aldı, çünkü çoban yanlarına kadar gelirse, kendi köpekleri cesaret alıp kangala saldırabilirdi.
Çoban bu kadarını düşünecek kadar akıllıydı.
Çoban yerine oturup bir bakışa girdiğinde, köpeklerde her hangi bir kavgaya tutuşmadan yere yattılar.
Biraz sonra kangal huylandı ve yerinden kalkıp bir anda koyunların arasına kayboldu.
Diğerleri hâlâ yatıyordu.
Kangal koyunların arasından hızla geçip dere yatağına yakın yerde otlayan koyunların yanına geldiğinde, iki kurt koyunlardan birisini kapmak üzereydi.
Kangal bir anda kurdun üzerine atlamasıyla birlikte dere yatağına yuvarlandılar.
Çoban aşağıdan gelen sesleri duyup o yöne doğru baktığında, kangalın kurtları önüne katıp tepeye doğru kovaladığını gördü.
O anda diğer köpeklerde koşmaya başladı.
Bir zaman sonra kangal kanlar içerisinde geri geldi.
Boynundan yaralanmıştı.
Çoban cebinden mendilini çıkarıp kangalın boynuna bağladı.
Kangal o anda Nobel ödülünü almış kadar sevindi, hatta Nobel ödülü bunun yanında hiç kalırdı.
Zamanla kangalın namı yörede ün saldı.
Bir gün zengin bir adam yüklü bir parayla çobanın kapısını çaldı.
Adam kangalı satın almak istiyordu.
Bu çoban böylesi bir köpeğe sahip olabilmek için on koyun kurban edip, günlerce dua etmişti.
Ve çoban zengin adama’insan hiç can dostunu para karşılığı satar mı dedi.
Satın almaktan umudunu kesen zengin geldiği gibi gitti.
Bunlar olurken kangal kapı aralığından bunları izliyordu.
Sonunda adamın eli boş döndüğünü görünce başını yukarı kaldırıp’her şeyi bildiğimi sanırdım, meğerse bilen senmişsin rabbim’ dedi.
Demek ki basta ve ortalarda olana aldanmamak lazım, sona bakmak lazımmış.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.