- 256 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Hükümet Bütçemiz Niçin Her Yıl Açık Verir!
Yazımın başlığına el cevap: Kendi ülkende yetiştirmek varken yeşil sahalarımızı yabancı futbolcularla doldurulursa elbette hükümet bütçen sürekli açık verir. Bütçenin açık verme nedeninin birçok tutarlı olmayan uygulamaları var. Bu bağlamda şimdilik yabancı futbolcu transfer etme serüvenimizi irdeleyelim.
Düz bir anlatımla hükümetler bütçe yaparken bütçenin gelir ve gider kalemlerinin planlanır. Yılsonuna doğru gelir kalemlerinden elde edilecek para, gider kaynaklarına harcanacak para ile eşit olabiliyorsa denk bütçe yapılmış olur. Gelirler giderlerden fazla ise bütçe fazla verir. Giderler gelirlerden fazla olursa denk olmayan bütçe olgusu ortaya çıkar. Bütçelerinin fazla verdiği ülkeler hükümetler de var elbette.
Ülkemizde, geçen yıllar içinde sürekli bütçemiz açık vererek bu günlere geldik. Açık neyle kapatılır; elbet ki, dışarıdan alınan borçla. Ve bütçe açığını borçla kapatma uygulaması tedavisi olanaksız bir kangren olarak canımızı yaktı. Yurttaşlar olarak bizler az ya da çok bu hastalıktan rahatsızız. Dış borçların anaparası ve faizlerini döndürmenin olanaksız olduğu; bütçenin “70 sente muhtaç olma” yıllarını yaşadık, IMF’nin kapısını aşındırdık. Enflasyon, devalüasyon kelimelerinin içeriğini öğrendik. Yediden yetmişe kadar hepimiz adımız gibi ezberledik bu uğursuz sözleri.
Bütçemiz kocaman bir havuz. Vergi, dış satım, turizm… gibi kaynaklardan besleniyor. Bu havuzdan suyunun tamamı yurttaş olarak bizlerin yararına akması gerekirken; musluklardan gereksiz tahliyelerle bir yıllık yeterli olması gerekli su azalıyor. Erken bitiyor. Havuzdaki suyun yıl dolmadan bitmesi demek bütçenin açık vermesi demek oluyor. Ve hükümet edenlere dış kaynak bulmanın dikenli yollarını gözüküyor.
Bir önceki yazımda anlatmaya çalıştığım yabancı sporcu alımına ödenen paralarımız bütçe açığında gereksiz musluklarda sadece biri. 1966-67 sezonunda başlayan yabancı sporcu özellikle futbolcu transferi son yıllarda kötü huylu bir ur gibi büyüdü büyüdü ve tüm ülkenin her bucağına yayıldı.
Günümüzde Süper Lig ve TFF I. Lig takımlarımız yabancı futbolcu kontenjanını alabildiğine kullanıyor. II. Ve III. Liglerimizde yabancı transferi yasak. Fakat amatör liglerimizde takımlarımıza dört yabancı oynatma hakkı tanınıyor.
Yabancı futbolcu transferi temalı yazımda, spor kulüplülerimizin ne kadar cömert(!) davrandıklarından bahsetmiştim. Şöyle ki; sadece dört büyüklerden Galatasaray 169, Fenerbahçe 166, Beşiktaş 155, bu kervana daha sonra katılan Trabzonspor ise 136 futbolcu transfer etmiş. Ne büyük rakamlar!
Örnek olsun diye sadece Galatasaray’ı ele aldığımızda, Dünya Siyasi Haritasında yerini bile bilmekte zorluk çekeceğimiz ülkelerden çokça transfer yapmış bu güzide kulübümüz. Sırasıyla: Yugoslavya, İran, Fransa, Surinam, Romanya, Polonya, Almanya, Nijerya, Bosna-Hersek, İsveç, İsviçre, Litvanya, Zimbabve, İngiltere, ABD, Galler, Hollanda, Brezilya, Belçika, Hırvatistan, Kolombiya, Arnavutluk, İsrail, Meksika, Portekiz, Kongo DC, Kamerun, Sırbistan, Çek Cumhuriyeti, Arjantin, Fil Dişi Sahili, Av usturayla, Uruguay, İspanya, Kamerun, Fas, Makedonya, Surinam, Norveç, İzlanda, Yeşil, Burun Adaları, Senegal, Cezayir, Nijerya, Yunanistan, Mısır, Portekiz… Bu listenin 11 Temmuz 2021’de güncellendiği görülüyor.
Galatasaray Spor Kulübü gibi diğer kulüplerimiz de farklı ülkelerden futbolcu transferi yapmış durumdalar. Hani olanaklı olsa aydan, gezegenlerden bile sporcu transfer etmekten sakınmayacak sporumuzu yöneten kadrolarımız.
Bütçeden, dış satım ve dış alımdan bahsederken alım-satım işlevinde denge aranır. Dengenin tutturulması için alım yapıldığı kadar ya da ona yakın satış yapılması gerekir. Ülke olarak, üretemediğimiz, imal edemediğimiz gereksinimiz olan mal ve diğer değerleri dışarıdan alırız… Borçla kapattığımız bütçelerimizin açık vermemesinin biricik nedeni; hazıra konma, kendi ülkemizde üreteceğimiz değerleri kendi ülkemizde yetiştirmeme aymazlığımızdan kaynaklanmaktadır... Ülkemiz maalesef dış alım mallarının panayırı durumunda.
Mal ve diğer değerlerin çoğunu kendi ülkemizde üretmek, yetiştirmek önemli dedik. Günümüzde dış satım fazlası veren ülkeler gereksinimi olan değerlerinin azamisini klasik deyişle kendi ülkelerinde üretiyor, yetiştiriyor. Kalkınmışlık düzeyleri sürdürebilmek adına bilimin, teknolojinin en son verilerini kullanıyorlar. Okullarında en çağdaş yöntemlerde insan yetiştiriyorlar. Emek harcıyorlar.
Ülkemizde, un var, yağ var fakat helva yapmaktan aciziz. Seksen milyonu geçmiş nüfusumuz var. Genç nüfusumuzun oranı kalkınmışlıklarına gıpta ile baktığımız ülkeleri kıskandıracak kadar yüksek.
Dışarı oluk oluk para harcamak yerine spor kulüplerimiz alt yapıya daha fazla önem verip gençlerimizi yetiştirse olmaz mı?! Ve hükümetlerimiz yabancı sporcu alımını yasaklasa kıyamet mi kopar?! Elbette ülke yönetimine soyunanlar işin böyle yürümesi gerektiğinin farkındalar. Farkındalığı hayata geçirseler dış transferlere bin bir güçlükle havuza biriken su-paralarımız ülkemizde değerlendirilir. Böylece havuzun suyunda tasarruf sağlanır… Olayın önemine binaen gelişmeleri tekrar tekrar anlatma gereğini duydum…
Lakin bu uğurda Atatürk gibi düşünmek uzun vadeli projeler yapıp uygulamak; şark kurnazlığına kaçma hastalığından vaz geçmek gerek. Kumarı kurallarına göre oynamak önemli. Ülke kaynaklarına yönelip kendi gençlerimizden takım kuran Altınordu Spor Kulübü camiasına bir kez daha kutlayıp yazımızı Güzel bir sözle bitirelim: “Kurda sormuşlar niçin boynun kalın?” “Kendi işimi kendim yaparım!” demiş.
Not. Trabzonspor’un da yeşil sahalarda fırtına gibi esen yerli futbolculardan oluşan kadroları vardı bir zamanlar.
YORUMLAR
Yılın İlk Günü Günaydın Hocam!
""Hükümet Bütçemiz Niçin Her Yıl Açık Verir!"
Sorusuna verdiğiniz "
Yazımın başlığına el cevap: Kendi ülkende yetiştirmek varken yeşil sahalarımızı yabancı futbolcularla doldurulursa elbette hükümet bütçen sürekli açık verir" cevabı devede kulak bile olmaz...
Gerçek neden, yabancı ülke haber alma örgütlerinin uyguladığı plan ve projedir.
Türkiye
Kendi bölgesini besleyecek , tarım potansiyeline sahipken, Türk çiftçisinin önünü kesip, tarım ürünlerini ithal eden siyaset anlayışının samimiyeti tartışmaya açık değil mi?
1-Üretmeden
2-İcat etmeden
3-İtal ederek
Bilimden teknolojiden uzak kalarak, Muhasır medeniyete giden geminin dümenini ; cahiliye dönemine kırarak bütçenin denk geleceğini hesaplamak hangi aklın ürünü?
Hocam!
Bir devlet adamı düşünün okyanus ötesindeki bir ülkenin başkanı tarafından, mal varlığı ile tehdit ediliyorsa, Muhalefet iktidar bürokratlarının, birden çok yerden maaş aldığını iddia ediyorsa...
Bütçe nasıl denk gelsin?
Üretmeden, fabrikalarınızı satarak, Kazıklı VOYVODO'NUN ülkesinden helal gıda damgalı sığır alarak bütçe denkleşir mi?
Bütçe denk çıksın istiyorsak, önce Millî kimliğimize geri dönecek, Cumhuriyeti fabrika ayarlarına döndürecek, Ne Mutlu Türküm demekten gocunmayacak bir iktidara acilen ihtiyaç olduğu açık seçik ortada değil mi?
Saygılarımla.
İBRAHİM YILMAZ
Yazının başlığına asıl cevap elbette sizin yazdıklarınız.
Teşekkür ederim katkınıza.
yabancı futbolcu, makam araçlarına ayrılan yüklü kaynak ve ülkede silahlanmaya harcanan gelirlerle bütçenin açık verme nedenlerini irdelemek istedim.
Elbette bizler ABD'nin dümen suyuna girdiğimiz 1940'lı yılların sonundan itibaren hele de 1950 seçimlerinde Atatürk devrimleri karşıtı gerici zihniyet ve köy ağalarının temsilcileri ipleri ele alınca yüce Türk Ulusunun kara yazgısı yazılmaya başlandı.
Emeğe ve sanata saygımla.