- 469 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
GÖSTERİŞ TANRISI PARA (on paralık adam)
Paranın üstünlük sayıldığı bir kültür ile yetişen, sevginin saygının ahlaki değerlerin önemsenmediği edebiyatın sanatın boş işler olarak görüldüğü toplumlarda mutlu olmak çok zordur. Onlara göre üstünlük ve elit olmak çok para harcayabilmek üzerine olduğu için onları mutlu etmek çok zordur.
Paraları olduğu sürece mutlu olabilen dar kafalı ve dar görüşlüdürler. Onlar için daima daha fazlası diye bir şey olduğu için yetinemezler elindeki ile yetinemediği için de mutlu olmakta zorlanır daha doğrusu mutlu olamaz, sürekli olarak kendilerini başkaları ile kıyaslar dururlar. Apartmanda komşusuyla, ailede yakın arkadaşlarıyla, iş ortamında iş arkadaşları ile kıyaslar, kimsenin kendinden daha fazla harcamasına tahammül edemezler. Kendilerinden başka hiç kimseye yeni ve güzel bir şeyi yakıştıramaz, onlar için her şeyin en iyisi kendisinde olmalı, en güzelini o giymeli, en güzel evde onlar oturmalıdırlar. Bu durum öyle bir hal alır ki; kendilerini daima üstün bir ırk olarak görmeye başlarlar.
Onlara göre bir liran varsa bir liralık adamsın on liran varsa on liralık adamsındır. Bu düstur ile yetiştiklerinden karakterleri paraya göre şekillenir. Para söz konusu olduğunda babasını bile tanımazlar. Bir topluma girdiklerinde o toplumun zenginleri ile arkadaş olmak için uğraşırlar, onlar için varlıklı biriyle arkadaşlık yapmak veya onlarla takılmak ayrıcalıktır. Tüm düşüncesi para olan bu tür insanlar duygunun ve samimiyetin önemini bilmezler. Kendini seven insana değil daha fazla para harcayan insanı seçerler çünkü mutluluk her zaman para ile elde edilir.
Zamanlarını geçirirken onları mutlu eden en büyük şey elitlerin takıldığı mekanlara takılmak ve bu anlarını kendisinden daha az geliri olan insanlarla paylaşmak en büyük mutluluklarıdır. Parasızlığa tahammülleri yoktur hayatları boyunca sürekli bir kıyas halinde olduklarından daha önce kendilerinden daha fakir olan birilerinin para kazanmalarını veya zengin olmalarını asla kabul edemezler nasıl olur da onlar kendisinden daha fazla para kazanır, bu kabul edilebilir bir şey değildir. Zengin olmaya yalnızca onlar layıktır. Eğer böyle bir durumla karşılaşırlarsa muhakkak bir kulp takma yoluna gider, hasetlerinden çatlama noktasına gelirler.
Bir mecliste otururken yanlarına daha paralı biri geldiğinde veya mevki makam sahibi birisiyle karşılaştıkları zaman çok bozulurlar çünkü forsları o anda biter. Tüm itibarı olan parası o mecliste ona yetememiştir. Onlarla yola çıkılmaz çünkü sizi ne zaman satacakları belli olmaz.
Onlar için övülmekten daha mutluluk verici bir şey yoktur. En ufak bir yardım yapsalar onu her yerde anlatırlar bununla da kalmayıp yardım yaptığı en küçük yardımı o kişinin başına kalkmaktan geri durmazlar. İyiliği başa kalkma hali onlarda kronik bir rahatsızlık seviyesindedir. Fırsatını buldukça tekrarlamaktan hoşnut olurlar. Bu kişilerin sevgisini kazanmak sürekli olarak onların egosunu okşamakla olur; onlara sen ne kadar iyisin, iyi ki varsın demekten daha güzel bir şey yoktur.
Familya olarak aynı terbiyeden geçtikleri için aile bireyleri ile bir araya geldiklerinde sürekli olarak zengin insanların nasıl zengin oldukları ile ilgili birbirlerine hikâye anlatırlar ve sonunda da “adamlar da aldı yürüdü,” diye hayıflanırlar. Aslında onlara göre o alıp yürüyenler kendileri olmalıydı ama bir yerde ufak bir hata yaptıklarından olamadıkları düşüncesi ile hayıflanırlar.
Ceplerinde paraları olduğu takdirde her konudan anladıkları doğrudur. Bir alanın en uzmanı bile olsanız sizi dinlemezler çünkü onlarda para vardır ve her şeyi bilirler. Onları gerçeklerle yüzleştirseniz bile “yok yok o başka diyerek,” yine de doğruyu kabul etmezler. Onların lügatinde yenilgi yoktur. Dar bir çevrede yetişip büyüdükleri için dünyaya kendi çerçevesindeki insanların ufukları kadar sanırlar, geniş ufuklu ve vizyonlu bir kimseye asla kabul etmezler, hele hele bu kimse bir zamanlar gelir olarak onlardan daha aşağı bir zümreden geliyorsa onu asla kabul etmezler. Onu sürekli aşağı görürler çünkü para onlar için her şeydir. Kendilerinden daha fazla para harcayan aynı kültür seviyesinde birine hayran olurlar o, mobilyalarını değiştirmiş, arabasını, değiştirmiş ve hatta evini de değiştirmiştir. Onların hayatına gıpta ile bakarlar. Kendileri sahip olamadıkları için kıskançlıktan ne yapacaklarını bilmezler. Daha fazla paraya sahip olamadıkları için çalışmak yerine bir suçlu bulup onu suçlamak onların en kolay yaptıkları şeydir. “Bak bunu zamanında böyle yapsaydın bizde böyle olurduk,” cümlesiyle muhatabını suçlamak en basit eleştirilerindendir.
“Elgördülük” yaşamak onların hayat felsefesidir, parası olsa da olmasa da ezik görünmezler. Para onlar için her şeydir aç olsalar bile tok görünmek onların en büyük meziyetleridir. Hava atmayı da çok severler olmayan bir şeyi olmuş gibi veya pireyi deve yapmayı çok iyi becerirler tüm bunları küçük düşmemek için yaparlar hatta bunu yaparken yalan söylemekte bir beis görmezler.
Bir yarışta onları geçmek mümkün değildir, yenerlerse zaten yenmişlerdir. Yenilirlerse onlar istemişlerdir. Bu her zaman böyledir aksini iddia ettiğinizde çirkinleşir ve kavga çıkartırlar. Hiç kimse onlara yenildiklerini veya bilmediklerini söyleyemez daima onurlarını okşamak gerekir. Hele bir de hatasını söyledin mi ahlaksızca saldırgan olurlar ve kin tutarlar. Barışmak için adım attıkları çok nadiren görülür o da menfaatleri onu gerektiriyorsa yaparlar. Bu tip insanlarla iyi geçirmenin yolu ya onlar gibi olmak ya da onlara asla muhalif düşmemektir. Katır kadar inatçı oldukları için hiçbir konuda ikna edemezsiniz sürekli negatif enerji yaydıkları için de ne kadar uzak olursanız o kadar pozitif ve bir o kadar da mutlu olursunuz. Kalın sağlıcakla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.