- 313 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Muhabbete dijital darbe
Muhabbet kelimesi, Arapça “hubb” kelimesinden yani “sevgi” kelimesinden türemiştir. Sohbet kelimesi de Arapça ”şuhba” yani “dostluk etme, arkadaşlık etme” manasına gelmektedir. Bugünlerde ıskalasak da muhabbet de sohbet de insanın sevdikleri ile yaptığı konuşmadır. Sohbet ikliminde insanların kaybolmayalı uzun zaman oldu. Kimisi emaneti yüklenip göçtü asıl mekâna, kimisini dijital dünyamızda bir ehemmiyeti olmadığı için biz öldürdük. Sohbetten uzak, aile kavramından uzak, dostluk kavramlarından uzak hatta kendi benliğimize uzak yeni bir dijital hapishane inşa ettik.
Özlemle anılarım arasında dolaştığımda hatırlıyorum da akşamların tatlı heyecanı içimizi sarardı. Çünkü dünya meşgalesinden herkes akşam bir araya gelebilirdi. Çaylar demlenir, komşular çağrılırdı. Evin en büyüğünün anlattığı hikâyeler yaşantımıza merhale olurdu. Sobanın ateşinin harı gönülleri de çayla bir etmeye yeterdi. Sohbetler, dünyanın hırsından, kininden uzak, Ayşe’nin ne yaptığından, varlık durumundan, misafire yaptığı görkemli sunumlarından ziyade “ben Ayşe’nin derdine nasıl merhem olabilirim? “niteliğinde insanların insana şifa olmak için sohbet iklimi oluşturduğu güzel zamanlardı. Aşılmaz sanılan sorunlar elbirliği ile hallolurdu. Kaldı ki sohbet meclisinde derdini açmasına gerek kalmaksızın insanlar birbirinin derdiyle hemhal olurlardı. Misal, soğuk kış akşamlarında bacası tütmüyorsa bir evin derdi hemen anlaşılırdı. Hemen o ihtiyacı giderilirdi.
Maalesef şimdi zaman değişti değişen zamanın içerisinde bizler değişime ayak uydurduk. Zaten nerede bozuk bir düzen var eteğine tutunup gidiyoruz. Bırakın komşularımızla iki kelam etmeyi, derdini dinlemeyi kendi ailemiz içerisinde sohbet edemez bir derdi bölüşemez olduk. Herkes kendi dijital dünyasında, dijital kimliğine uygun hayata kendini hapsetmiş durumda. Ne acı ki, dijital dünyanın aile kavramına verdiği tahribatı da her geçen gün artan şiddetiyle televizyonlardan pembe dizi kıvamında izler olduk.
Nereye bu gidişimiz demediğimiz, kendi iç muhakememizi yapmadığımız her gün, bizi bir önceki günden daha kötü günlere taşıyacağını unutmayalım.
Ne diyor Mustafa kutlu; “Modern teknoloji böylece esaret zincirini her gün daha da sıkı bir şekilde boynumuza doluyor, yaşadığımızı sanıyoruz. Acaba yaşıyor muyuz? Şöyle: Dijital aletlerden binlerce çiçek adı, görüntüsü edinip ezberliyoruz. Ama kırlara çıkıp bir çiçek koklamadan geçiyor ömrümüz.”
Bu dünyayı yaşıyoruz ama sevdiklerimizin gönlüne dokunamadan göçüp gidiyoruz.
Dijital dünyayı ıskaladığımız ama muhabbeti bir çayla doya doya yudumladığımız günlere inşaAllah !
Selam ve dua ile...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.