9
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
821
Okunma
Turan Dursun 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul Koşuyolu’nda bir pusuda açıkça katledilmiştir.Bir başka deyişle bu büyük aydınlanma savaşçısının öldürülmesinin üstünden 30 koca sene geçti. Ama bütün bu zaman içinde ne Dursun ne de onun kıymetli eserleri unutuldu. Kitapları hala baskı üstüne baskı yapıyor. Kısacası zaman Turan Dursun’un karşısında çaresiz kaldı.
Turan Dursun bir söyleşide ’’dünyayı değiştirmek için yola çıktığını’’ söylemişti. Değiştirdi de, Turan Dursun’un hayatı sade, cesur, çalışkan, bilgili bir insanın ne kadar çok şey başarabileceğinin en güzel kanıtıdır. Yazdığı makalelerin Türkiye’nin aydınlanma mücadelesindeki yeri doldurulamaz.
Zamanın düşmanları bile onun karşısına çıkmaya cesaret edemediler. Dursun yazılarını kaleme alırken , hiç kimsenin itiraz edemeyeceği İslam kaynaklarına dayanmayı adet edinmişti. Hem 11. ve 12. yüzyıl Arapçasını hem de 7. ve 8. yüzyıl Arapçasını bilirdi. Dinin temelindeki akıl dışılıkları, çelişkileri korkusuzca ve itiraza mahal bırakmayacak şekilde göz önüne sererdi. Bu büyük birikimiyle her kese şapka çıkarttırırdı.
Turan Dursun 1934 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Gümüştepe köyünde doğmuştu. Babası onu ’’Bara’’ da ve ’’Kufe’’ de bile görülmemiş bir alim olmasını istiyordu. Bu yüzden çocukluk hayatı şeyhlerin ve din hocalarının yanında geçti. On yedi yaşına geldiğinde bu çevrelerden din eğitimi verecek icazeti almıştı. Dursun, hayatının bu dönemini müthiş bir gerçeklilikle Kulleteyn ismini verdiği romanında anlatmıştı.
Dursun daha sonra müftü olabilmek için ilkokulu dışarıdan bitirdi. İstanbul Çarşamba’da Üç baş ve İsmail ağa medreselerinde hocalık yaptı. 1958-1965 yılları arasında Tekirdağ, Gemerek,Türk dili, Altındağ ve Sivas’ta müftülük yaptı. 60’lı yıllarda adı ’’aydın müftü’’ye çıktı. Tarık Zafer Tunaya’nın başkanı olduğu Devrim Ocakları’nın kurucularından biri oldu. Sinop’ta bir öğretmen aracılığıyla sosyalizmle tanıştı. 1965 yılında dine olan inancını kaybettiği için müftülükten ayrıldı. Dursun daha sonra TRT’de on yıl boyunca çalıştı.
Turan Dursun, TRT’den emekli olduktan sonra 1987 yılında Kuran Ansiklopedisi’ni bitirdi. 1989 yılında 2000’e doğru dergisinde yazı yazmaya başladı. Dursun’un yazıları kısa süre içerisinde büyük etki yarattı.
Tehditler ve hakaretler onu yıldırmadı. Fikirlerini büyük bir cesaretle savunmaya devam etti. Gelen tehditlere karşı şöyle diyordu:
’’İyice bilin ! Bilin ve unutmayın ki ben, yüzyılların doğurduğu bir ölümüm. İslam’ın, tüm dinlerin, tabuların sonuçları bugün ve yarın görülecek ölümüyüm. Çıkarları din karanlığı üzerine olanlar, bu karanlıktan türlü şekilde yararlananlar, tüm karanlık böcekleri benden korksunlar. Ne imzalı ne imzasız yalanları beni yıldıramaz. Korksunlar elimdeki ışıktan. Bir mum ışığının bile koca bir odada karanlığı nasıl parçaladığını, anımsasınlar. Binlerce yıllık ilkelliklerin, yalanlarla örülüp piyasaya sürüldüğü imanın kafalardaki, duygulardaki zincirlerin bir gün sonu gelecektir.’’