- 638 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BİR KIRMIZI GÜLÜN HİKAYESİ
Ne zaman ki aklımda ve gönlümde yer eden benim için çok önemli ve değerli bir insanı kaybettiğimi gördüğümde yaşam damarlarımdan biri daha kopuyor demektir.
Sezai AYDIN. Hocam-Ustam ve Harika İnsan.
Enis Fosforoğlu Tiyatrosunun "Turizm Patlaması" adlı oyunuyla gittiğimiz bir Ankara turnesinde oyun öncesi verilen kokteylde ellerinde kırmızı güllerle bizleri karşılayan usta oyuncular arasında kimler yoktu ki...
Kırmızı gülümü ben canım Sezai Aydın hocamın elinden almış ve ilk dansımı onunla yapmanın gururunu yaşamıştım.
Sonraki yıllarda İstanbul a taşınmış ve Moda semtine yerleşmişti. Sıkça karşılaşıyorduk.
Dünyanın en muhteşem seslendirme ustasıydı. O seslendirdiği için olsa gerek nice dizi ve filmleri bayılarak izledik. Tiyatro oyunlarını unutmamız olası mı..
Ahh! Giden onca yeri doldurulamaz insanların ardından nefes almam çok zorlaştı.
Bu kokuşmuş düzen ve toplumun arasında yaşamaktansa onurluca veda etmek daha mı yakışıyor gerçek insanlara...
Her gece gök yüzüne bakacağım. Eminim ki en parlak yıldız Sen olacaksın Hocam.
YORUMLAR
''O güzel insanlar...'' klişesinden gideceğimü kusuruma bakmayın. Çok tekrar edilse de bu klişe, az kaldı, ardından söylenecek kalitede insanlar tükendi, tükenecek. Sonrası bir sessizlik olacak geride kalanlar için. ''İşte bu hatıralar o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde sahneye dökülürler.'' Boyle olmayacak Haldun Usta; benim ümidim yok. Saygılarımla.
DEVRİM DENİZERİ
arındırıp ışıltılara saldı.
Sayfanıza uğradım ve hakkınızda yazdığım yazıya rastladım.
24 Ekim 2017 Salı 22:33:41
Yürüyen bir kütüphane. Dünyayı görerek dolaşmış bir gezgin. Soylu zarif ince nüktedanlığı ve zekasıyla Deftere yanlışlıkla düşmüş engin denizlerin eşsiz kaptanı.
Kendilerine yorum yapmaya bile cesaretim yoktu aslında...
Yalnız bu kadar mı...
Sağlam karakteriniz bilge kişiliğiniz sonsuz genel kültürünüz imrenilesi tevazu yanınızla yaşamın bir yerinde Size rastlamak ne büyük şans.
Uzun zamandır inzivaya çekilmiş haldeyim. Öyle ki yaşadığım yeri yılların baba ocağını terk ettim. Yürüdüğüm her sokakta attığım her adımda yüzlerce anı yolumu kesiyordu. Son yıllarda rant uğruna adı Bahçe&Bahçe olarak değiştirilen ünlü Bomonti Çay Bahçesindeki
ve altında sayısız Edebiyatçı Şair Sanatçı Gazeteci ve müdavimlerin soluk alıp verdiği anıların gök yüzüne kanat çırptığı asırlık Erguvan Ağacına da kıymışlardı. Ve o muhteşem insanların çoğu ayrılmıştı aramızdan. Ve ben kendimi öylesine yalnız çaresiz ve bedbaht hissediyordum ki...
Ve kaçtığım İda Dağlarının eteklerindeki bu yerde kısmen de olsa huzur buluyor yüreğim.
Ve bir insan baktığı yerden geçmişi ve geleceği görebiliyorsa susmanın tam zamanıdır bence.
Saygılar Sevgiler ve esenlikler.