- 1396 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İyi Gözlem Yapan Üniversiteli
ÇEVRESİNE BAKAN ÜNİVERSİTELİ
Sevgili Üniversiteli dostum,
Çok uzun zaman önce(2007-2008 li yıllar) Üniversiteli gençlere, Biri İstanbul’da lisans(4 yıllık), diğeri Tokat’ta önlisans (2 yıllık) okumuş olmanın tecrübesi ile mektuplar yazmış, yaşadıklarım tecrübeleri paylaşmıştım. Daha sonra Üniversitelerde konuşmalar yapmış, öğrencilerin sorularını cevaplamış bunları köşe yazıları haline getirmiş ve yerel gazetede yayınlamıştım. Okuyan faydalanan ve geri dönüş yapanlarda olmuş, eleştirenlerde olmuştu. Hepsine saygıyla karşılık vermiştim.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Zamanla Üniversiteli gençlerin profili değişti. Z kuşağı dediğimiz her şeyi hazırdan isteyen ve hemen ünlü ya da zengin olmak isteyen, bunlara sahip olamayınca da ailesi, çevresi, sistemi, kısacası çevresinde kim varsa suçlayan bir gençlik oluştu. Bunun çözümü de gençlere ailede okullarda gençlere kitap okumayış sevdirmek olur. Bundan dolayı da Milli Eğitim ve Üniversiteler okullara kitaplıklar ve kütüphaneler kurmak için büyük çaba harcıyorlar. Bunları takdirle karşılıyorum . Özellikle Hocam Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in mesleki eğitime önem vermek ve okullara kitaplıklar kurma çabalarını takdirle izliyorum.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Ben azimli olmamı ve gayretimi “ Oku” emrini anlamaya çalışarak bu emre sarılıp da çok kitap okumaya borçluyum Bunu her zaman anlatıyor ve yazıyorum. Tarih boyunca da bu emre sıkı sıkıya bağlanan devlet adamlarının ve bilim adamlarının da tarihte derin izler bıraktığına her zaman şahit oluyoruz.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Sokakta gezerken, bir yere giderken gençleri gözlemliyorum Gençler gruplar halinde cafelerde kantinlerde sohbet ediyorlar. Kütüphanelere ise mecbur kalmadıkça gitmiyorlar. Kütüphanelerde on binlerce kitabın bilgisinden faydalanmaktan mahrum kalıyorlar. Ben ise gençliğimde duyamamanın dezavantajını okuyarak ve Üniversite kütüphanesinde ders çalışarak geçirmiştim. Bugün Üniversite tamamladığım üzerinden 30 yıl geçti ve geriye baktığımda “Keşke arkadaşlar ile geyik muhabbeti yapmasaydım da okusaydım daha çok “ diye düşünüyorum.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Üniversiteliler okul ve ders dışında da kafalarını kaldırarak biraz çevrelerine bakınsınlar. Çevremiz eğer fark edersek “ayaklı kütüphaneler” ile dolu. Tabii çok olmayabilir ama bulunca da faydalanmaya bakmak lazım. Ama gençlerde güven sorunu olunca “ayaklı kütüphaneleri” keşfetmek kolay olmuyor. Çünkü gençler şüphelilerde çevrelerinden güven sorunundan dolayı.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Dünyayı şüphe edilen ve korkulacak bir dünya olarak görenler eğer mezun olduktan sonra da bilinçlenmez, okumaz ve hayatın akışına kendilerini bırakırlarsa yaşları 40 a gelse bile, farkı fark edemiyor ve geçmişte tanıdıklarını ve geçmişi suçlamaya devam ediyorlar. Daha önce de söylediğim gibi “Özgüvenli olmak istiyorsak geçmişin olumsuzluklarından ders alarak, onları unutarak geleceğe güvenle bakmasını öğreneceğiz. Yoksa hep geçmişi, geçmişte yaşadıklarımızı olumsuzlukları düşünürsek ne aile hayatımızda ne sosyal hayatımızda ne iş hayatımızda huzuru bulmamız zor olabilir. O yüzden çevremizi iyi anlamaya ve analiz etmeye bakmalıyız.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Gençlerin bazıları Üniversite tamamlayınca kendisine destek olanları unutmazken çoğu unutur ve yolda görse tanımaz insanı. Kimisi hakaret etmek ister, kimisi de iletişime devam etmek ister ama özgüven sahibi olmadığından iletişime geçemez. Kimisi de lider ruhunu ortaya çıkararak iş ve sosyal çevresindeki arkadaşlarını faydalanacakları “bilge “insanlar ile tanıştırarak onlardan faydalanmasını sağlar. Bu tür insanlar parmakla sayılacak kadar az ne yazık ki. Ama “Özgüvenli toplum” olmak istiyorsak çoğalmalı lider ruhlu gençlerimiz. Liderlik yetenek olduğu kadar, okumak ve liderlerden gözlemleyerek onların olumlu tutumlarını modelleyerek öğrenilecek bir şeydir de. Liderlerin hayatta faydalandıkları insanları liderlerin özgeçmişlerinden öğrenebiliriz. Yani özgüveni düşük bir insan liderlik konusunda kitapları okuyarak liderlik konusunda araştırma yapanlar ile devalı iletişimde olarak liderliği öğrenebilir bence.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Çevremizden fayda görmemiz, çevremize bakışımız bağlıdır. Mesela Yaradanı sevgi dolu, affeden, bir şey olarak anlatırsak çocuk sevgi odaklı olur, korkutarak “seni cehenneme atar” gibi anlatırsak olumsuz düşünür. Sevgi odaklı bir eğitim bilgi ile yoğurarak anlatırsak o zaman çocukta severek özgüvenle büyür. Anne ve babalarda komşu, akraba ve iş çevrelerinde okuyan öğrenen ve gelişen insanları saygı ile karşılayarak sevgi ile bakarsa çocuklarda onları modelleyebilir. Ama uygulamada başarılı insanları kıskandığından veya hafife aldıklarından aileler çok zaman çocuklarda bu insanları tanıyamıyor ve faydalanamıyorlar. Bence anne ve babaların en büyük yanılgıları da bu. Çevrelerindeki hazineleri keşfetmeyerek çocuklarına örnek göstermeyerek çocuklarının hayatı öğrenmelerine destek olmamaları. Yapan varsa da çok az. Bu sayılar çoğalmalı. Sen de çevrene bakarak faydalanacak çok insan bulabilirsin.
Sevgili Üniversiteli dostum,
“sen bir hazinesin” Çabanla varsın ya da çabasızlığınla yoksun. “Çaresizsen çare gene sensin” “Her şey seninle başlar, her şey gene sende biter” Güzel arkadaşlar bulursan onların yaşına başına bakmadan onlardan öğrenmeye bak. Bulamazsan sana kütüphanelerde on binlere arkadaş var. Ben de kütüphaneleri 40 yaşında keşfettim ve benim hem evim hem işim oldu. Şimdi çıkamıyorum. En yakın dostlarım orada kitaplar ve dergiler çünkü. Sen ki daha 20 li yaşlarda keşfedersen benim öğrendiklerimin iki mislini hatta daha fazlasını öğrenerek özgüven elde edersin.
Sevgili Üniversiteli dostum,
15 yıl aradan sonra sana mektuplar yazmak beni mutlu etti ve bundan sonra da gözlemlerimi bilgilerimi sana yazayım derim. Olabilir ki faydalanırsın, olabilir k bu mektuplar yerel gazetede ve internette yayınlandıktan sonra kitap olur da sadece sen değil çocukların ve torunlarında faydalanabilir. Yazmak benden, okumak ve kitap olması için çaba sarf etmek maddi ve manevi gücü olanlardan, okumak anlamak ve yaşamak da gençlerden olsun. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” atalarımız sanki bunu anlatmışlar. Elimizden gelen yazma yeteneğini sizlere faydalı olmak için sunabiliyorsam ne mutlu bana .Siz hazinesiniz ve geleceğimizsiniz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.