- 792 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DOÇ.DR. TERANE TURAN RAHİMLİ. KALBİN GÖZÜYLE GÖRÜLEN JAPONYA
KALBİN GÖZÜYLE GÖRÜLEN JAPONYA
Milletvekili Ganira Pashayeva’nın "Adım Adım Japonya" kitabı (Bakü, CBS PP, 2021) yayınlandı. Kitabın editörü Ekber Goşalı, ön söz yazarı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Japonya’daki Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi Gürsel İsmayilzade, yorumcuları DGTYB danışmanı Doç.Dr. Terane Turan Rahimli, AZERTAC’ın Japonya’daki özel temsilcisi Vugar Agayev’dir.
Japonya - farklılık demektir. Japonya hakkında yazmak, onun çok yönlü kültürünü, antikite ve modernitenin birliğinden doğan güzelliklerini görmek ve anlatmak, bu ülkeyi hiç görmemiş bir okuyucunun hayalinde Japonya imajını oluşturmak çok zordur. Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı, Azerbaycan-Japonya parlamentolar arası çalışma grubu üyesi Prof. Dr. Ganira Pashayeva, "Adım Adım Japonya" adlı kitabında bu zorluğu başarıyla aşmıştır. Japon yaşamının tüm alanlarının net bir resmini oluşturan, bu güzel ulusun bilge yaşam felsefesi, ahlaki standartları, yüksek insani nitelikleri hakkındaki fikirlerimizi bütünleştiren kitapta Japonya’nın bitkin bir panoramasını görüyoruz.
Japonya’nın milli ve manevi zenginlikleri, değerleri, Japon milli psikolojisi, yaşam biçimi, din felsefesi, asırlık gelenekleri gözlerimizin önünde canlanıyor. Şunu belirtmek gerekir ki, son yıllarda Azerbaycan’da Japonya ile ilgili eserler ve kitaplar yayınlanmış olmasına rağmen, bunların sayısı yeterli değildir ve Japon yaşamının benzersizliği hakkında kapsamlı bir izlenim vermemektedir. Öte yandan bu kitapların birçoğunda Japonca kişi adları ve yer adları Rusça tercümelere dayandığı için çarpıtmalarla doludur. Bu gizemli ülkenin adının, bu tür Rus çarpıtmalarına sahip birçok insan tarafından Japonya olarak adlandırıldığına dikkat edilmelidir.
Uzak Doğu’ya giden ilk Avrupalı gezgin olan Marko Polo, 13. yüzyılda Orta Asya üzerinden Çin’e gitti. Çin yakınlarındaki ülkeyi Çin adına uygun şekilde (daha sonra Cipango - Ciapan - Capan - Japan olarak değiştirildi) isimlendirdi. Bu isim Avrupalılar tarafından tanındı ve tüm Uzak Doğu’da gerçek adı Nihon olarak bilinen ülke ("gün doğumu" anlamına gelir) "Japonya" olarak tanımlandı. Ruslar tarafından Latince "J" harfini şekline göre Kiril alfabesindeki "Y" harfi ile çarpıtılarak "Japonya" "Yaponya" gibi değiştirildi ve sonuçda ülkenin adı tamamen farklı bir hale geldi.
Eski Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Azerbaycan’da da Japon edebiyatından tercümeler veya ülke hakkında bilgi veren yazılar Rusçadan tercüme ediliyor, Rusların tercüme hataları aynen tekrarlanıyordu. Rusların
kendilerinin dilbilgisi kurallarına uygun olarak tahrif ettikleri özel isimler Azerbaycan diline çevirilerde de aynı hatalarla dikkat çekiyor. Bu nedenle Sovyet kaynaklarında görkemli Fuci Dağı’nın adını "Fudzi", klasik şair Matsuo Başo’nun adını Matsuo Basyo ve Hiroşima kentini Xiroşima olarak biliyorduk. Bu tür örneklerin sayısı önemli ölçüde artırılabilir. Ganira Paşayeva’nın "Adım Adım Japonya" kitabında bu resmin tam tersini görmek sevindirici bir manzara olarak okuyucuyu memnun ediyor.
Yazar, ülke hakkındaki bilgilerin kapsamlılığına, olgu ve belgelerin doğruluğuna, ayrıca birçok dilde çarpıtılan zor Japonca kelimeleri doğru bir şekilde işaretlemek için her ismi orijinalinde olduğu gibi yazma konusunda son derece hassastır. Kitapda düşünceli ve düşünür Japonların derin çizgilerini belirleyen, yüzyıllardır mutluluğunu gerçekleştirebilen özgür bir Japonya’nın mükemmel bir portresini görüyoruz. Ganira Paşayeva, bu portrenin unutulamazlığının nedenlerini, Japon yaşamının yazılı olmayan yasalarıyla ve uzak tarihin gerçekleriyle ilişkilendiriyor.
Japonları dünya halklarının yanı sıra birçok ortak değere sahip olan diğer Uzakdoğu halklarından ayıran özellikler kitabın tüm bölümlerinde yazarın odak noktasıdır. Japonya’nın 19. yüzyıldaki Meiji Devrimi’nden önce ulusal kültürünü korumak için yüzyıllarca Avrupa’ya ve komşularına kapılarını açmayan tek ülke olduğu biliniyor. Japonya’nın dünya ile ilişkilerinin tarihi 1868 yılından başlamaktadır. Yüzyıllar boyunca, Yamato hanedanlığı döneminden bu yana imparatorların emriyle ülkeye seyahat yasağı Japonya’yı yabancılardan korumak gibi siyasi bir amaca hizmet etmiştir. Bu faktör, asırlık geleneklerin ve milli değerlerin korunmasında da önemli bir rol oynamıştır.
"Adım adım Japonya" kitabını okuduğunuzda, bir ulus olarak geçen yüzyılların Japonlardan hiçbir şey almadığına, dünyaya, yaşama ve geleneklere bakış açısını değiştirmediğine bir kez daha ikna olacaksınız. Bilim ve teknoloji ilerlemiş olsa da Japonlar bu alanda ilk olmalarına rağmen basit yaşam tarzlarından ve asırlık alışkanlıklarından asla vazgeçmediler. Ganira Paşayeva Japonya’nın gizeminin ve güzelliğinin sırrını, ülkeyi bu kadar unutulmaz kılan insanların kalbinde görür ve Zen felsefesinde dendiği gibi "evrenin bir kalbi varsa her kalp bir evrendir" düşüncesine inanır.
O özel bir etetiğe sahip, hayatı güzelleştirebilen bu millet hakkında şunları yazar: “Genel olarak Japon düşüncesi her halükarda gizli, gizemli bir güzelliğin varlığını arar. Bu düşünce, kalbi güzel olanlara ve güzelliği hissedenlere daha yakındır” (Pashayeva G. Adım Adım Japonya, Bakü, 2021, s.101). Japonlardan dünyanın en kibar halklarından biri olarak bahseden Ganira Pashayeva, "Japonya’da kimsenin birbirinin işine karışmadığını" vurgulayarak, "Birine bakmak ayıptır, o yüzden uyumasalar bile, trenler ya da metrolarda herkes gözlerini kapatır ve uyuyormuş gibi yapar." "Japonca’da küfür yoktur." "Bir erkekle bir kadın arasındaki en büyük kavga muhtemelen kapıyı biraz daha sert kapatmaktır". Bu satırları okurken bir nezaket biçimi olan ve cümle başında kullanılan "O" bölümünün sadece Japonca dilbilgisinde olduğunu hatırlamanız gerekir.
"O genki deska?" (Anlamı: Lütfen söyle nasılsın?) Hal hatır sorarken bile bunu ricayla sormak dünyada yalnız japonlara özel bir nezakettir. Doğanın her zerresine değer verilen Japonya’da değerli olan ağaç yalnız sadece ülkenin sembolü sayılan sakura değil, bu ülkede her bir ağacın bilgilerini içeren pasaportu var. Şintoist düşünceye göre her ağaç bir insanın kaderidir ve zarar verdiğiniz ve hassas davranmadığınız bir ağaç kendi kaderiniz de olabilir. Bu nedenle ülkede ağaçlara da insanlar gibi aynı saygı gösterilir. Japonların doğayla bu kadar münis teması Ganira Paşayeva’nı derinden düşündürür.
Aramızda yabancı yoktu, hepimiz kardeşiz
Çiçekli sakura altında .
Hayku ustası Kobayaşi İssa’nın şiirine dayanan bu mısralar, kitabın genel ruhu ile bağlantılıdır. Doğanın insanı beslemesi, ayrım yapmadan eşit derecede sevmesi, güzelliklerini ve nimetlerini insanlar arasında cömertçe paylaşması, insan ile doğa arasındaki uyumun önemini hatırlatması, bu haykunun ne kadar derin anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu özenle seçilmiş mısraların yarattığı duygular kitabın başından sonuna kadar devam ediyor. Milletvekilimiz Profesör Ganira Paşayeva’nın "Adım Adım Japonya" kitabı, Japon ulusal kimliğinin tüm alanlarını eksiksiz olarak yansıtmaktadır. Japonya’nın coğrafi konumundan Zen felsefesinin Japon yaşamındaki yerine, ülkenin flora ve faunasından çeşitli sporlara, çay ritüelleri, mutfak farklılıkları gibi ulusal kültürün detaylarına kadar, Ganira Paşayeva’nın kitabında yer almaktadır. İnsan ruhuna huzur veren Ganira Hanım’ın deyimiyle "film gibi"bu ülke hakkında daha iyi yazmak mümkün değil kanaatindeyim. Çünkü okuyucuyu elinden tutup Japonya’nın farklı şehirlerinde sokak-sokak gezdiren bu kitapta, ilk Japon hanedanı Yamato’dan büyük Nara çağına, Heyan, Kamakura, Muromati, Edo dönemlerine, Meiji devriminden Modern Japonya’ya kadar büyük bir tarihin izlerine rastlıyoruz. . Yazar, tarihi MÖ 300-710 yıllarına kadar uzanan Japonya’nın antik çağlardan günümüze kadar olan gelişimine odaklanmaktadır.
"Bir insan bir ülkeye ya da bir topluluğa ilk görüşte aşık olabilir mi?" sorusunun cevabını kitapta buluyor. Japonya’yı kendi gözleriyle gören ve antik Kyoto’nun daracık sokaklarında yürürken doğanın rahatlığının tadını çıkaran Ganira Paşayeva, Japonların Zen felsefesi düşüncesine hayran kalmış ve bu ülkeye hayran olmanın sırlarını keşfetmiştir. Sabahları Fuci Dağı’nın karlı zirvesinden ülkeye inen bu masum güzelliğin sırlarını arayan insan sanki onu antik Altın Tapınak - Kinkakuçi, Kamigamo, Şimogamo gibi binlerce tapınağın sur duvarlarının anısında buluyor. Kitap genel olarak Japon yaşamının her alanında olduğu kadar edebiyat ve sanatta da atalara hitap etme ve geçmişe bağlılık eğiliminin güçlü olduğunu vurguluyor.
Ülkenin en modern kenti megalopolis Tokyo’dan büyük sempati ile, eski imparatorluğun başkenti antik Kyoto’dan özel saygı ve hayranlıkla, insanlık tarihinin en büyük trajedisini yaşayan Hiroşima ve Nagazaki’den özen ve şefkatle bahseden yazar her şehrin Japon yaşamındaki durumunu tanımlar. Ayrıca bu şehirlerin güzelliğini ve benzersizliğini belirleyen yerlerin tam bir resmini verir ve gelecekteki ziyaretçilere gerekli tavsiyelerde bulunur. Kitabın "Acısıyla Bize Yakın Japonya", "Yaşadıklarını Unutmayan ve Unutturmayan Şehir: Hiroşima" başlıklı bölümleri, yazarın Hiroşima faciasını Hocalı soykırım trajedisiyle karşılaştırmasının yanı sıra bir insanlık faciası olarak derin bir üzüntüye neden oluyor. Bombalama tarihiyle ilgili önemli gerçeklere atıfta bulunan yazar, Hiroşima ve Nagazaki trajedilerinin dehşetinden, siyasi hegemonyanın affedilmez suçluluğundan ve onlarca yıl süren yıkıcı sonuçlardan bahsediyor.
"Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atan pilot, daha sonra ne yaptığını fark edince aklını yitirdi. İnsanlar onun zalim yüzünü görmesin diye koşarak saman yığınının altına saklandı. Kendine lanet etti; ama Hocalı soykırımının failleri henüz acı çekmedi ya da tövbe etmedi… ”(Paşayeva G. Adım Adım Japonya, Bakü, 2021, s.104). Azerbaycan-Japon ilişkilerinin geliştirilmesinde yapılan çalışmalar da kitapta ayrıntılı olarak yansıtılıyor. Yazar, Japonya’yı Azerbaycan’ın ulusal bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olarak övüyor. Konulardan bahsetmişken, bu ilişkilerin tarihinin tam bir resmini veriyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 7-10 Mart 2006 tarihlerinde Japonya’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaretin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin ve kapsamlı işbirliğinin daha da geliştirildiğini vurgulayan yazar, bu ziyareti devletlerarası ilişkilerde yeni bir aşamaya girmek için önemli bir adım olarak değerlendiriyor.
Azerbaycan-Japonya parlamentolar arası çalışma grubunun bir üyesi olarak Ganira Paşayeva’nın Japon kamuoyuyla yaptığı görüşmeler de bu bağların genişletilmesine ve Azerbaycan’ın gerçeklerinin olduğu gibi aktarılmasına hizmet etmektedir. Özellikle Hocalı hakkındaki gerçeğin ve Karabağ savaşı gerçeklerinin Japonlara çarpıtılmadan aktarılmasının önemli olduğunu belirtmek gerekir. Japonya’da süreli yayınlarda bu gerçekleri çarpıtan kitap ve makalelerin olduğunu hatırlatmak isterim. Tokyolu diplomat Sato Masaru, "Yeniden Nefes Alan Rusya" adlı siyasi kitabında Karabağ savaşından dini bir çatışma olarak bahsediyor. Yazar bu "çatışmayı" Ruslarla ve Rusça konuşan komünist inançlı Azerbaycanlılarla yaptığı röportajlara dayanarak açıklarken, Karabağ savaşının özü belirsizliğini koruyor ve Japon okuyucu bunu basit bir dini ayrımcılık meselesi olarak algılıyor. Bu bağlamda Ganira Paşayeva’nın Japonya’nın çeşitli şehirlerinde hükümet yetkilileri, kamu kuruluşlarının başkanları ve medya temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde Karabağ savaşı ve Hocalı soykırımı başta olmak üzere Azerbaycan gerçekleri hakkında verdiği bilgiler büyük önem taşımaktadır. Milletvekilinin Japonya’daki Dünya Kadınlar Zirvesi’ndeki konuşması da bu açıdan önemlidir. "Adım adım Japonya" kitabı, yerel bilgi, kültür bilimi ve ulusal kültürlerin çeşitli alanlarının incelenmesi için zengin bir kaynaktır. Japon şairlerin şiirlerinden örneklerle süslenmiş kitabın cümleleri ve bölümlerin şiirsel havası, Ganira hanımın şiirsel ruhuyla bağlantılı olup okuyucuya farklı bir duygu katmaktadır. Aynı zamanda bu şiirsel örnekler, Ganira Paşayeva’nın Japon edebiyatı örnekleriyle yakından tanışmasının ve bu edebiyata olan sevgisinin bir göstergesidir.
Kitap ayrıca Matsuo Başo, Issa Kobayaşi, Kaneko Misuzu, Ki no Tsurayuki, Uecima Onitsuro, Nozava Bonço ve diğer klasik Japon şairlerinin şiirlerini de içeriyor. Bu şiirler, kitabın çeşitli bölümlerinin konusuna uygun örnekler olarak, Japon sanat düşüncesinin özgünlüğü, felsefi nüanslar, gelişim özellikleri, şiirsel düşüncenin halk bilgeliği ve ulusal değerlerle bağlantısı hakkında net bir bilgi veriyor. Kitap ayrıca Azerbaycan ve Japonya arasındaki kültürel bağları genişletmek için yapılan çalışmaları da vurguluyor. Bakü Devlet Üniversitesi ve Japonya Büyükelçiliği tarafından Japon bölümü öğrencilerinin özel etkinliği ile düzenlenen Japon Kültürü Festivali, iki ülke üniversiteleri arasında öğrenci değişimi, Japon yazarların araştırılması, eserlerinin dilimize çevrilmesi bu açıdan değerli çalışmalar olarak dikkat çekiyor. Abdulla Şaig’in "Tık-Tık hanımın masalı", Tarana Turan Rahimli’nin "Kız Kulesi" öyküsünün Japoncaya çevrilmesi ve sahnelenmesi, Japon öğrencilerin tar çalması, "Sarı gelin", "Nazende sevgilim yadima duştü" türkülerinin Japonca söylenmesi, Japon bilim adamlarının Gabala’da arkeolojik kazıları, Azerbaycan’ın Ismayilli şehri ile Japonya’nın İto şehri arasında "Dost Şehirler Mübadelesi" Anlaşması’nın imzalanması önemli gerçekler olarak vurgulanıyor.
Japonya ile ilgili bu kitabın, ulusal kültürlerin entegrasyonuna ciddi önem verildiği modern çağda hoşgörü ve kültürcülüğün bir örneği olarak Azerbaycan’da basılmış olması dikkat çekicidir. Kitabın yorumcularından biri olarak, Azerbaycan-Japon ilişkilerinin geniş panoramasının eksiksiz bir resmini veren kitabı hayranlıkla okudum. Ve "Adım Adım Japonya"nın iki ülke arasındaki işbirliğinin gelişmesine değerli bir katkı olduğunu düşünüyorum. Bu ülke için büyük bir aşkla yazılmış bir kitabı okuduktan sonra, tarif edilen uçsuz bucaksız güzelliklerden etkilenerek Ganira Paşayeva’nın bu sözlerini fısıldıyoruz: "Güzelldir Japonya, nazar değmesin!"
Terane Turan Rahimli, Filoloji Felsefe Doktoru, Doçent
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.