- 211 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANİ HARABELERİ.
ANI HARABELERİ KARS.
Kentin adı en erken 6. yüzyılda Gamsaragan sülalesinden Ermeni beylerine ait bir müstahkem yer olarak geçer. Ermeni Gamsaragan ailesi ile Ermeni Bagrationi (Bagrat) ailesi arasındaki uzun mücadele ikincilerin zaferi ile sonuçlanmış ve 780 yılında Gamsaragan’lar mülklerini Bagratlılara satarak Bizans ülkesine göçmüşlerdir.
Bagratlı I. Aşot 885 yılında Abbasi Halifesi ve Bizans İmparatoru tarafından "Ermenistan Kralı/Şehinşah-ı Armen" olarak tanınmıştır. Aşot ve oğulları önce (bugünkü Tuzluca ilçesinin 8 km kuzeyinde Halimcan köyü yakınında bulunan) Bagaran kentinde, daha sonra (Akyaka ilçesinde Koyucak mevkiinde bulunan) Şirakavan’da ve Kars merkezde hüküm sürmüştür. 961 yılında 3. Aşot (953-977) başkentini Ani’ye taşıyarak burada büyük bir kentin inşasına başlamıştır.
Kent en parlak devrini 2. Smpat (977-989) ve oğlu Gagik (989-1020) döneminde yaşamıştır. Bu devirde kent nüfusunun 100.000’i aştığı rivayet edilmektedir. 1045’te Bizanslılar Ani’yi zaptedip Bagratlı devletine son verince savunmasız ve huzursuz kalan bölge, 1064’te Selçuklu sultanı Alparslan’a teslim olmuştur.
Başka kaynaklara göre Ani ören yerinde Bronz ve Demir çağ yerleşimler ve Urartulu olması olası yapılar, kazılarla gün ışığına çıkmıştır. İç kalenin duvarlarında, yeniden kullanılmış klasik usulde kesilmiş taş vardır ve de Zerdüşt ateşgedesi olabilecek bir yapı da mevcuttur. Ani’den, ilk defa M.S. 5inci yüzyılda müverrihleri, tepeye yapılmış güçlü kale ve Kamsarakan sülalesinin mülkü olarak bahsetmiştir.
Türk fethi sonrası[değiştir | kaynağı değiştir]
Ani Selçuklu sarayı giriş kapısı
Ani Menüçehr Camii
Kent, 1064 yılına kadar Bizans yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçuklular tarafından zaptedilmiştir. Ancak kentte Selçuklu idaresinin kurulmuş olduğuna dair bir belirti yoktur. Selçuklu fethinden kısa bir süre sonra kent ve çevresinin Kürt[4][5][6] kökenli Şeddadi beyliğinin başkenti olmuştur. Ani’deki en önemli İslam eseri olan Ebu’l Menuçehr Camii, 1072 yılında Şeddadî emiri Menuçehr tarafından yaptırılmıştır.
1190 yılı dolayında Zakare Mkhrgrdzeli adlı Gürcü beyi Ani hisarını üs alarak Kars ve Ahıska bölgesini kapsayan bir egemenlik kurmuştur. Bunun soyundan gelenler önce Tiflis’teki Gürcü krallarına, sonra Moğol İlhanlılar’a bağlı "atabey" sıfatıyla hüküm sürmüşlerdir. Ani’deki Hristiyan eserlerinin birçoğu bu devirde yapılmış veya onarılmıştır. Daha sonra kent Celayirli ve Karakoyunlu devletlerinin egemenliğine girmiş ise de, nüfusu ağırlıkla Ermenilerden oluşmuştur.
Ani 1319’daki depremde ağır hasar görmüş, daha sonra Timur tarafından ele geçirilerek tahrip edilmiştir. Buna rağmen 1535 Osmanlı-İran savaşında tamamen terkedilinceye dek, kentte bir nüfusun barındığı anlaşılmaktadır.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Rusların eline geçen bölge, Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlılar tarafından geri alındı. Ancak Ani platosu daha sonra yeni kurulan Ermenistan Cumhuriyeti’nin eline geçti. 1920’de, Kurtuluş Savaşı sırasında Ani son bir kez daha el değiştirdi ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil oldu.[7]
Eserler[değiştir | kaynağı değiştir]
Ani Katedrali
Katedralin iç görünümü
1001 kilise şehri veya 40 kapılı şehir diye de adlandırılan Ani’nin ilk keşfi 1880’lere uzanan bir yeraltı şehri de vardır. Bu yeraltı şehrinde 823 yapı ve mağara bulunmaktadır.[8]
Şehir suru, 8 kadar kilise ve bir cami, Ani’de hâlen ayakta duran eserlerin en önemlileridir.
İki yanı Arpaçay Kanyonu ile çevrili olan kentin plato tarafındaki üçüncü cephesi, 10. yüzyıla ait güçlü surlarla korunmuştur. Aslanlı Kapı kentin ana girişini oluşturur.
Ani Katedral adı verilen Meryemana Kilisesi, 989 yılında, İstanbul’daki Ayasofya’nın kubbesini onaran mimar Trdat tarafından inşa edilmiştir. Düşey hatları kuvvetli bir şekilde vurgulayan yapı, etkileyici bir yükseklik duygusu elde eder.
Surp Stephanos Kilisesi
Vadi içinde bulunan Dikran Honentz Kilisesi 1215 yılında onarılmış ve Ermeni kilise geleneğini gösteren zengin fresklerle bezenmiştir. Fresklerde Ermenilere Hristiyan dinini getiren Aziz Grigor/Krikor Lusavoriç’in hayatından sahneler görülür.
1020 yılına tarihlenen Abugamir Pahlavuni Kilisesi, İslam mimarisinden kaynaklanan ve daha sonraki dönemde Selçuklu mimarisinde sık sık kullanılan özellikler sergiler.
1035 tarihli Halaskâr (Amenaprgiç) Kilisesi dairesel kesitli bir kümbet yapısındadır. 1957 yılında yıldırım düşmesi sonucu yarısı yıkılmış diğer yarısı ise eksiksiz ayakta kalmıştır.
Ebu’l Menuçehr Camii, Türk fethinden sonra Türkiye topraklarında inşa edilen en eski cami olmasıyla dikkati çeker. Muhtemelen daha eski bir sivil yapıdan dönüştürülmüş ve 14. yüzyılda ikinci kez tadilata uğramıştır.
Arkeolojik alanın dışında kalan bir müstahkem tepe üzerinde, Zakare Mkhrgrdzeli’nin Kızlar Kilisesi adıyla bilinen kilise görülür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.