- 570 Okunma
- 1 Yorum
- 5 Beğeni
Dertleşme - 1
"İyi değilim" deme özgürlüğü olmalı insanın.
"Güçlü değilim"
"Korkuyorum"
ve hatta kimi zaman,
"Çaresizim" diyebilmeli insan.
"Yorgunum" diyebilmeli mesela ağzı dolu dolu; üzerim, bunaltırım endişesi olmadan.
Kırgınlığını, kızgınlığını, mutsuzluğunu paylaşabilmeli. Sınırsızca güvenmeli, "mutsuzluğa da varım!" denilmesine. Yaralarını açabilmeli çekinmeden, ürkmeden dokundurabilmeli yaralarına. Derman olacağından, derman bulacağından emin olabilmeli.
Kısacası bitanem; oniki yaşımdan itibaren aldığım darbelerim var benim. Kalkışmalar, istilalar, muharebeler. Yaralar ve bereler, kırıklar, çıkıklar, burkulmalar. Terkler, kayıplar, ayıplar...
Dönem dönem hatırlatır bu olaylar bir şekilde kendisini.
Bir koku
Bir doku
Bir tat
Bir ses
Soğuk
Sıcak
İlkbahar
Sonbahar
Yaz ve uzun, soğuk, sessiz, ıssız, karanlık kış akşamları!
Annem kırık ağrısının geçmediğini, zaman zaman sızladığını söylerdi. Kalp kırığının ne denli sızladığını ise çok iyi biliyorum ve bazı yaraların hiç kapanmadığını.
Açık yaralarımı umuma açık yerlerde gizlemeye çalışırken, ne çok yoruldum bir bilsen. Kabuk tutmuş yaralarımı, tırnak darbelerinden kollamaya çalışırken döktüğüm teri.
Hava tam melankoli...
Biliyorum, kendimi affettiğimde ereceğim huzura. Biliyorum, kendimle hesaplaşmam bittiğinde içimdeki eksiklik hissi geçecek. Biliyorum, kendimle mutabık kaldığımda dinecek gözümün içe akan yaşları...
Ah sevdiğim; bir daha gelebilsem dünyaya, hani şöyle sil baştan yapabilsem!
Ahhh içimin acısını sana bir açabilsem!
Konuşacak ne çok şey var bir bilsen. Otursak bahçeli evin sedirine, tekir kedi sürtünse dizlerime, elim ellerinin içinde, döksem içimi çağıl çağıl.
Ağılda kuzular meleşirken
Gün akşama dönüşürken
Gonca güller sevişirken
Usul usul ağlasam
Yitip gitsem gözlerinin yeşilinde...