Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
er
erturanelmas
@erturanelmas

50+1 / Enflasyon

14 Aralık 2021 Salı
Yorum

50+1 / Enflasyon

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

476

Okunma

50+1 / Enflasyon

50+1 ve ENFLASYON MESELESİ

50+1

Ülkemizde 2018’e kadar “parlamenter sistem” denilen bir hükümet sistemi uygulanıyordu. Halkın seçtiği milletvekilleri Meclis’te toplanıp yasama faaliyetlerini yürütürdü. Cumhurbaşkanı bu Meclis tarafından seçilir, hükümet bu Meclis’in içinden çıkardı. Cumhurbaşkanının görevlendirdiği bir kişi, kendi başbakanlığında hükümeti kurunca Meclis’ten “güvenoyu” almak zorundaydı. Yani bu hükümet, Meclis üye tam sayısının yarısının bir fazlasının güvenoyunu alarak yasal hâle gelirdi. Mesela TBMM’de 550 milletvekili olduğu yıllarda kurulan bir hükümet 276 milletvekilinin onayını almalıydı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, hükümeti halkın oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı kuracağı için güvenoyu meselesi “50+1” denklemi ile çözülmüş oldu. Eski sistemdeki “Meclis üye tam sayısının yarısının bir fazlası” ve yeni sistemdeki “50+1” aynı mantıkla yasalaşmıştı: “Çoğunluğun onayını almak”

Son günlerde özellikle iktidar kanadından ve yandaş köşe yazarlarından 50+1 denklemi aleyhinde yüksek perdeden sesler çıktı. Hatta bu rakamın Devlet Bahçeli tarafından hazırlanan bir tuzak olduğunu söyleyen izansızlar bile oldu. Kimine göre 40+1, kimine göre 30+1 olmalıymış; hayır efendim, bunlar da yanlışmış da Belediye Başkanlığı seçimi gibi olmalıymış, en fazla oyu alan Cumhurbaşkanı olup hükümeti kurmalıymış. Yok daha neler!.. Böyle bir durumda, Belediye Başkanlığı seçimlerinde yüzlerce örneğini gördüğümüz gibi herhangi bir aday %25 oyla seçilebilir ve kendisine onay vermeyen %75’e tahakküm edebilir. Böyle demokrasi mi olurmuş?

Enflasyon

Şahsen ben ve dolayısıyla bizim kuşak enflasyonun ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. 80’li 90’lı yıllarda yüzde kırktan yüzde doksana kadar (94’te %125) seyreden fiyat artışlarına katlanarak ve dahası uyum sağlayarak hayatımızı sürdürdük. 2000’li yıllarda enflasyon sona ermedi ama %7 ile %20 arasında gidip geldi. Halkımız büyük oranda bu fiyat artışlarına ses çıkarmadı; çıkarmadı çünkü işçi ve memurlar bu rakamlara yakın zam aldı, üreticiler ise yine bu oranlara yakın zam yaptı kendi malına; böylece üç aşağı beş yukarı her şey yerli yerine oturdu.

Fakat son on günde ortalık allak bullak, piyasa karman çorman oldu. Merkez Bankası faizi yüzde dört beş düşürürken TL’nin değeri yüzde otuzdan fazla düştü. Bunu nereden anlıyoruz? Tüm dünyada geçerli para birimi olan doların ani yükselişlerinden elbette… Bir ay önce 9 ile 9,5 lira arasında seyreden dolar bir ay sonra, yani bugün 12,5 lira civarında.
Faiz düştü, çok güzel; bu düşüş halkımıza nasıl yansıdı veya yansıyacak bilemiyorum ama paramızın değerinin düşmesi sonucu iğneden ipliğe her şeye zam geldiğini çok iyi biliyorum; çünkü çarşıda pazarda görüyorum ve yaşıyorum. Mesela bir ay önce 7,6 liradan aldığım mazotu bugün 9,8 liradan aldım.

Faizi düşürdük diye övünenlere “Eee, ne anladık bu işten?” diye sormak lazım.

Anlayan varsa beri gelsin!

Şimdi şöyle diyebilirsiniz? “90’lı yıllarda ortalama %70’lik enflasyonla yaşamışsın, son on günde hortlayan fiyat artışlarından niçin ürküyorsun?”

Öyle değil kardeşim, öyle değil! Evet, o yıllarda yüksek enflasyon vardı ama maaşıma da o oranda zam geliyordu. Mesela 89’da, o devrin parasıyla 1 milyon lirayla işe başlamıştım özel sektörde, 90’da maaşım 2 milyona çıkmıştı. Sonraki yıllarda ise sırasıyla 3,5 milyon, 6, 10, 17 milyon olarak devam etmişti.

O devirlerde faaliyetlerine ve tespitlerine hiçbir siyasetçinin müdahale etmediği TÜİK denen bir kurum vardı; sokaktaki çöpçüden Belediye Başkanına, sıradan bir memurdan Cumhurbaşkanına kadar herkes TÜİK’in enflasyon verilerine bakardı ve dolayısıyla tüm çalışanlar ve üreticiler bu veriler doğrultusunda zam ister, hükümet de mecburen asgari ücreti, işçi memur maaşlarını bu oranda arttırırdı.

Şimdi öyle mi ya? TÜİK ekim sonu itibariyle enflasyonun %19, ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) ise %49 olduğunu söylüyor. Kaldı ki son on gündeki hayat pahalılığı bu rakamlara dâhil değil. Hangisine inanalım? Vallahi benim şahsi kanaatim yıllık enflasyonun yüzde yetmişi aştığı yönünde.

Emekli biri olarak “Yılbaşında maaşıma ne kadar zam gelecek?” diye düşününce kâbuslar görüyorum. Niçin diye soracak olursanız cevap malum. Alacağım zam aylarca öncesinden belirlendi çünkü: Yüzde beş… Allahtan reva mı? Yüzde yetmiş enflasyona karşılık yıllık toplam yüzde 15 – 20 arasında maaş zammı…

Fiyat artışlarıyla ilgili gerçek rakamları açıklayın beyler; neyi kimden saklıyorsunuz? Enflasyon %20 ve 25 diyerek aldatamazsınız bu milleti. En basitinden geçen sene bu zamanlar kahvehanede 1 liraya içiyorduk bir bardak çayı, şimdi 2 liraya yaklaştı. Simit hesabına hiç geçmeyelim; çok demode…

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
50+1 / enflasyon Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 50+1 / enflasyon yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
50+1 / Enflasyon yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.