- 342 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜKŞEHİR ÇALIŞIYOR !
15 yıldan beri İstanbul’a belediye başkanlığı yapanlar kimlerdir? Önce bunları tanıyalım.
a-1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan,
b-1998 yılında Ali Müfit Gürtuna,
c-2002 yılında Kadir Topbaş
d-2008 yılında Kadir Topbaş
İstanbul… Üç tarafı denizle çevrilmiş bir kent…
Gittikçe büyüyen, büyüdükçe betonlaşan, betonlaştıkça çirkinleşen bir kent. Bahar gelir geçer baharın geldiğini hissedemezsiniz. Denizin hemen kıyısında ama bu şehrin yağmur suları ne hikmetse denize akmaz. Sahil yolunda gitmeye çalışırsınız, otomobiliniz ya stop eder suyun içinde kalır, Ya da suları yara, yara ilerlemeye çalışırsınız. Yanı başınız denizdir, ama sular denize akmaz. Sizi boğmak için, size zarar vermek için üstünüze, üstünüze gelir. Bu şehrin suları sel olur insanları öldürür. Sel olur zaten bitmiş olan ekonomiyi çökertir.
1994 yılından beri 15 yıldır aynı siyasi görüş ve anlayışa sahip olan belediyeler be belediye başkanları ile İstanbul’un imarı üzerinde değişiklikler yapılıyor. Buna rağmen İstanbul’da 23 kişinin öldüğü sel felaketi için halen "Sorumlusu insanoğludur" deniliyor. Elbette ki sorumlusu insanoğludur. Şehri bu hale getiren sizler, insanoğlu değil misiniz? O insanoğulları bu şehri 15 yıldan beri idare etmiyor mu?
Müteahhitler daha fazla para kazansın diye, yollar yapılırken bir şerit daha ilave edip derenin yolunu daraltanlar o belediyeci insanoğulları değil mi?
Sel felaketinin yaşandığı bölgedeki bir işyerine otopark yapılabilmesi için Ayamama deresinin boğazını sıkanlar, yolunu daraltanlar belediyeci insanoğulları değil mi? Derenin iki yanındaki beton duvarları dökenler, derenin üstünü kapatanlar belediyeci insanoğulları değil mi? Bu betonları ölen vatandaşlarımız mı döktü? Para kazanmak için metrobüslere müstakil yol açanlar, diğer sürücülerin şeritlerini daraltıp onların hayatını tehlikeye atanlar, boğaz köprüsüne giden yolda emniyet şeritlerini kaldıranlar, belediyeci insanoğulları değil mi?
Metrobüsleri alırken dikkat etmeyenler, daha sonra alınan otobüslerin yanlış alındığını, ülkemize uymadığını fark edenler, belediyeci insanoğulları değil mi?
Bu kadar trafik yükü ve araç varken, metrekareye döşenen taş fazla olsun, müteahhit fazla para kazansın diye, kaldırımları genişletip otoyolları daraltanlar da belediyeci insanoğulları değil midir? Dere yataklarına, yatak yakınlarına inşaat yapanlara imar izni verenler ve bunları yıkamadığını iddia edenler yine belediyeci insanoğulları değil midir? Kemerburgaz’daki Okulu, ordu gibi bir topluluk ve iş makineleriyle yıkanlar belediyeci insanoğulları değil mi? Fatih Çarşambadaki kaçak okulu yıkamadığını iddia edenler yine belediyeci insanoğulları değil mi?
Birine gücü yetip, birine yetmeyenler, ya da birilerini kollayanlar belediyeci insanoğulları değil mi?
Her üstgeçidin üzerine dev gibi harflerle: “Büyükşehir çalışıyor” diye yazdıranlar belediyeci insanoğulları değil mi? Artık üst geçitlere “Büyükşehir çalışıyor…” diye yazılmasının gereği kalmadı. Bir felaket sırasında kimlerin, nasıl çalıştığını, çok iyi gördük ve öğrendik. İnsanoğulları hiçbir zaman hatadan uzak değildirler. Yukarıdaki hatalar da ister belediyeci olsun, ister belediyeci olmasın insanoğulları tarafından yapılmıştır? Erdem insanların yaptıkları hataları kabul etmeleridir. Erdem kendisinin yaptığı suçu, ihmalleri, kayırmaları başka birilerinin üzerine atıp, yıkmamaktır. Bu hataları yapıp, yapmadığını iddia etmek ise hem ayıp, hem de günahtır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.