- 296 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Svegiye Dair
Sevgi, büyük bir kelimedir ve saygıdan gelir. Sevmek için sadece temiz bir yüreğe ve aşk dolu bir özveriye sahip olmak gerekir.
Sevgi, feodal kafaların, gelenekci geri kalmış normların üstesinden geleceği bir kavram değildir. Bu kafalar sevginin ne olduğunu anlamadıkları gibi, yaşama imkanları da yoktur. Çünkü sevgi gericiliğe ve feudal yapılara karşı isyan eden devrimci bir kavramdır. Aktiftir! Burjuvanın kirli ilişkilerini sevmez ve çıkar iliskilerini Kabul etmez.
Sevgi, her zaman ve çağın her dönemin de insane ruhunun da, insane bedenininde, toplumunda sol yanına sahip olanların üstesinden gelmek için uğraştıkları en güzel felsefedir.
Sevgi, özgüvenin bize vermiş olduğu moral deposudur. Temiz bir yürek bunu her zora düştüğünde düşlerinden gerçeğe dönüstürecek bir kapasiteye sahiptir.
Sevgi, ilkesiz, kuralsız ve prensipsizdir. Bu kavram, prensipleri ve ilkeleri sevmez, kalıplara sığmaz. Her gün yeniden bizi canlı tutmak için çırpınan birr uh dinginliğidir. Yani ruh halinin uçuşa geçmek için piste tekerleklerini döndürmeye başladığı ve hedefe odaklandığı bir dönemdir.
Sevgi, kontrolsüz kontroldür, tutarsızlığın tutarlı bir biçimde ve narince tomurcuk vermesidir. Bu dönemde zararlı tırtıllardan korumak için çaba harcanması gerek.
Sevg, gaflete ve delalete düşmeme döneminin sağlamlığını bir bünyeye son şekliyle pandemic iğnesi gibi aşılama dönemidir. Huzur, rahatlık, dinginlik sevginin aküleridir, yani aktif bir fiildir. Aktiviteyi tüketmemek bu işin sırrında gizlidir.
Sevgi, seçicilik isteyen bir etkilenme sanatıdır. Estetiğin en etkin yorumunu gerek hermenetik, gerekse klasik açıdan inceleyerek yön verebileceğimiz yüreğimizin en temiz sesidir. Sorgulamayı sevemz sevgi. Çünkü sorgulamak politik bir kavramdır ve sevgide sınıfta kalma ihtimali çok yüksektir.
Sevgi, süreklilik isteyen ve içi doldurulması gereken özün kendi içinde barışını sağlayan toplumsal tabuları yıkmış bir kavram olduğu için; “el ne der’e?” kulak asmayan ve onu ciddiye almayan temiz bir kavramdır. Çünkü, “el ne der’i?” sevgi çoktan aşmıştır.
Sevgi, korkaklığı, pısırıklığı, içe kapanmayı, tembelliği, miskinliği, üşenmeyi, kendini naza çekmeyi, nazlanmayı, ağırdan almayı, çekingenliği kabul etmez. Bunlar sevgiye yabancı kavramlardır ve sevgiyi daha başlamadan bitirecek eylemler olduğu için kaçınmak şarttır.
Sevgi, dikkat ister, özen ister, itina ister, beklenti ister, birikim ister, güzellik ister. Bilgimiz bu konuda yeterli değilse öğrenmeye teşvik ederek bizi geliştiren bir kavram olduğu için edebiyatın en çok tema ettiği alandır. Bu tema evrenselliği kucaklayan ve milyarlarca ayrıcalığı ayrım yapmadan kabullenme sanatıdır aynı zamanda!
Sevgi, denetlemeyi sevemz, çünkü denetleme gelenekci ve gerici bir yapıyı içinde barındırır. Bu da şartalara bağlı “eğer” bir ilişki yaratacağı için emeği beyhude bir şekilde harcayarak boşa geçireceği için sonunda üzüntü yaratır, bu yüzden denetlemek sevgiyi asıl amacından uzaklaştırır.
Sevgi, bir tiyatro oyunu değildir ve olamazda! Neden mi? çünkü sevgi rol yapmayı asla sevmez ve kabul etmez. Sevgi iki kişinin özverice bulunacağı indüksiyondan dedüksiyona, dedüksiyondan da indiksiyona giden mutlak olmayı özel bir şekilde kavramış bir kavramdır da ondan!
Sevgi, teleolojik bir kavram olduğu için bir amaç uğruna yaşamı güzelleştiren güdülerin toplamıdır. Bu bazen dostlukla, bazen yoldaşlıkla ve güvenle ortaya çıkan seçiciliktir.
Sevgi, kurgulardan uzak, manevrayı sevmeyen, ondan uzak duran, kendi içinde ve kendi kendisiyle barışık bir kavramdır. Toplumun birleştiriciliğinde yeri doldurulmaz bir gerçeklike sahiptir. Ne demiş pir Hacı Bektaş Veli: Cahil bize dinsiz demiş, Sevgidir bizim dinimiz”. Sevginin temeli işte aslında burada yatar. Başka din bilmeyiz, Sevgidir bizim dinimiz!
Sevgi, hatırlatan, ikaz eden, uyaran, okşayan, yeri geldiğinde yüreğe dokunan, performansını ayarlayabilen, yetmiyorsa “dozajını artır” diyerek isyan eden edep sanatıdır. Yani almak isteyene verilmesi gereken cevabı verebilecek en yüce değerdir.
Sevgi, ruh aleminin yürekte severek dansettiği gönüllü bir nehirdir ve ölümle bile noktalanmayacak kadar derin bir zenginliğe sahiptir. Bakımı gerektiren, bir kırgınık ve endişeyle bırakılmayı ve terk edilmeyi hakketmeyen özveri sanatıdır yüreğin. Tutkunun en güzel şeklidir, kafanızda/ Kafamızda ne kadar eski işe yaramaz düşünce varsa onları silip süpürerek bedeni kendi pisliğinden arındırma sanatıdır.
Sevgi, terkediyorum, gidiyorum, ayrıldım demekle bitmeyecek, pınarının suyu tükenmeyecek kadar çok akan, ama çok yoğrulması gereken bir hamurdur. Herkes istediği şekli ona verebilir, ama özü bir tanedir. O da kendi karesinin çarpanlarıyla simetrik bir doğrultuda yürür. Eğrilip bükülse de, kırılıp dökülse de yeniden ayağa kalkacak kadar temiz bir kavga biçimidir.
Sevgi, muğlaklığı, fluluğu, griliği, sisli havaları sevmez. Sevgi güneş gibidir, doğdğu andan itibaren o kendi ışınlarıyla içimizi ısıtan yüce bir yürek devinimidir. Yani aydınlığın her bakımdan aşkıdır o.
Sevgi, yetenek geliştirici yetileri olan, yetkin insane olma erdemine erişme güzelliğidir. Okuyup bilgilendikce, birikimleri ve bilgilerimizi derinleştirdikce daha sağlam limanlara demir atan bir gemidir. Rededilmek ve redetmek onun ruhuna aykırıdır.
Sevgi, iç ve dış adaletin sağladığı, sağlandığı asil ruhların bedenle kementlendiği, bütünleştiği, kararlıklıkla yerine getirilmesi gereken özlem biçimidir. Yani bir insanın kendi iç barışını sağladığı mükemmel bir huzur alama duygusudur.
Sevgi, kendini belirtme ve belirtirken samimi olmanın bütün işlevlerini istisnasız yerine getirerek uygulama sanatıdır. İçtenlik ve samimiyet sevginin olmazsa olmazlarının en başında gelir.
Sevgi, dayanıklılık ve tutarlılık ister, anlayış ister, ilgi ister, bakım ister, dolu dolu yaşanmak ister. Aşırılığı ve mübalayı sevmez, öfke ve nefret onun kitabında yer almaz.
Sevgi, her sabah yeniden güne başlayarak klasik bir deyimle; “pencereyi açarak içeriye temiz oksijen doldurma” sanatının başlıca özelliğidir.
Sevgi, insanın nefsini, yani egosunu, ben merkezciliğini yenerek kendini her türlü pessimist düşüncelerden arıtarak, kötülükten uzak durarak, hak edilmeyene sahip olma düşüncesinden vazgeçerek, öz bilince erişme, onunla uyuşma kendini control etme sanatıdır.
Sevgi, yiğit bir duruş sergileyen, bu duruşa sahip çıkan düşlerden ve hayallerden arınarak ayakları yere basmak ve bu uğurda mücadele etmektir.
Sevgi, ekmeğin uğrasıdır, çünkü uğra hamuru ekmek tahtasına yapışmaktan koruyarak ekmek olmasına neden olur.
O halde, biz her gün yeniden sevgimizi belirterek içinde yaşadığımız ortamı güzelleştirerek çağı yakalama konusunda uygun adımlarla ve emin bir şekilde onun yolunu takip ederek, kendimizi kalıplaşmış düşüncelerden uzak tutarak tarafsızlığımızı koruyarak bu yolda ilerlemek demektir sevgi.
Son olarak sevgiyi beni her zaman saygıyla andığım tarihin en büyük ustalarından birisi olan Fuzulü diyor ki; “ben her zaman seven tarafta olmayı tercih ederim, çünkü emin olduğum tek bir şey var, o da kendi sevgim”!
Buna çok ihtiyaç var. Saygı ve sevgiyle kalın. Pazar’ınız Pazar tadında olsun ve kalsın. Sevgiden uzak durmayın ve onu ha bire kendinze çağırın! Kolay gele!
Pedagog Hasan Hüseyin Arslan
Frankfurt am Main, den 12.12.2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.