MÜNAFIK RUM MEHMET PAŞA VE GÜNÜMÜZE YANSIMASI
Hz. Peygamberimiz devrinde Medine’de yaşayan Abdullah b. Übey b. Selûl, “Bedir Gazvesi’nden hemen sonra Müslüman olmuş görünmesine rağmen, Peygamber’e ve onun tebliğ ettiği dine karşı beslediği kin ve düşmanlık duygularından hiçbir zaman kurtulamamıştır.” [1]
Sultan Fatih Devrinin İbn-i Selül’ü de Rum Mehmet Paşa’dır. O sözde Müslüman olmuş, İstanbul’un yerlisi olan bir Rum ailenin çocuğuydu. Müslüman gibi görünüp, Müslüman gibi yaşayan bir devşirme idi. Ancak İstanbul’a Konstantinapol olarak bakıyor Rumluğa hizmetten kaçınmayıp, Bizans’ı hayal ediyordu. Osmanlı döneminde İbn-i Selül’ün en önemli sembolüdür. Bu sahtekâr adam Rum Mehmet Paşa olarak Osmanlı’nın gözünde itibar kazanmış ve Fatih tarafından Vezir-i Azam’ lığa getirilmişti.
Rum Mehmet Paşa, Osmanlı idaresi içinde Rumlar için önemli ekonomik paylar elde etmiş, kendisine tam bir güven duyulmasını sağlamış. Ne var ki aynı Vezir-i Azam, Türkler içinde tam tersini yapmıştır. Şöyle ki; Karamanoğullarını dize getirmek için sefere çıktığında Konya ovasında öyle katliamlar yapmış ki, İstanbul’un Fethinin acısını çıkarmak istercesine.
Aşıkpaşaoğlu yazdığı tarihte Rum Mehmet Paşa için şöyle diyor: “Rum Mehmet, yürüdü. Larende’ye vardı. Mescitlerini ve medreselerini yaktı, yıktı ve bozdu. Babasının evi gibi harap eyledi. Şehrin kadınlarını ve oğlanlarını soydurdu. Çıplak ettirdi. Larende’den gitti. Vardı, Ereğli’ye çıktı. Ereğli’nin ilini ve köylerini harap eyledi… Rum şeytanı Mehmet Paşa İstanbul’un acısını almak isterdi. ‘Rum Mehmet Paşa’ görevini yapmıştı ama sonu çok kötü oldu. Fatih, onu bir gün it gibi boğdurdu.” [2]
Rum Mehmet Paşanın Türklere yaptığı zulüm kendine kâr kalmamış ve bir it gibi boğdurulmuştur. Ne var ki, Rum Mehmet Paşanın yaptıkları halk üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır.
Şöyle ki; yapılan zulümler sonrasında “Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmadı.” şekilde bıraktığı Osmanlı imajı yüzyıllardır sürüp gelmiş. Neredeyse bizi bize düşman gösteren bir topluk anlayışını doğurur gibi olmuştur. Aynı oyunları oynayan o İbn-i Selüller günümüzde de oyunlarını oynamıyorlar mı? Elbette oynuyorlar. Millet olarak İbn-i Selüllerin oyununa gelmememiz için her daim uyanık olmak zorundayız.
Bir de “Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmadı.” sözünü hakkaniyete uygun olarak yorumlayıp, şimdi bizler Karamanoğlu diyarında yaşıyorsak ve bizler kimiz düşünebiliyorsak ne Osmanlı, ne de Karamanoğlu’na kantarın topuzunu kaçırmamış oluruz. 11.12.2021
Durmuş Ali ÖZBEK
... [1] TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1988 yılında İstanbul’da basılan 1. cildinde, 139-140 numaralı sayfalarda yer almıştır.
[2] Aşıkpaşaoğlu Tarihi, 145.Bab