- 439 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Göğe yükselen kulelerde olsanız bile
Ömürlerin bir şerit gibi kaybolup gittiği bir yaşamın, sırasını bekleyen yolcularıyız aslında. Ebediyete olsa da yolculuğumuz, sanki son dakikada böyle bir yolculuğa çıkmak zorunda kalmışız gibi rehavet içinde hazırlık dahi yapma zahmetine katlanmak istemiyoruz.
Oysa insanı; sır dolu, gizem dolu yolculukların nasıl da heyecanlandırması gerekmez mi? Düşünsenize hele, bir çekilişe katılmışsınız ve nereye gideceğinizin belli olmadığı bir tatil fırsatı çıkmış karşınıza. Üstelik, uzun ya da kısa, dünya turu ya da küçük bir kasabada, hiçbir bilgi verilmeyen, sürpriz bir tatil. Nasıl da heyecanlanmaz mısınız?
Belki de, insan olarak içimize yerleştirilen ve akletmemiz halinde çözüme kavuşturulması ancak mümkün olan en önemli sırdır, faniliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyor olmamız ve ebedilik gibi bir hissin iç alemimizde dal budak salması.
Sürpriz ve neresi olduğu bilinmeyen bir tatilin dahi insan için verdiği heyecanın yayında, acaba ebedi bir aleme yapacağımız ve hiç dönüşü mümkün olmayacak olan bu mecburi yolculuğun basit bir hadise gibi karşılanmasına sebep olan etmenler, asıl üzerinde düşünmemizi gerektiren asli konular olmalı değil midir?
Ve, “Nerede olursanız olun, ölüm gelip sizi bulacaktır, göğe yükselen kulelerde olsanız bile” (Nisa Suresi 78), yine; “Şöyle ki: eğer (sen, ey Peygamber,) insanlara; Unutmayınız ki, ölümden sonra diriltileceksiniz!” desen, hakkı inkara şartlanmış olanlar hemen, “Açıkçası, bu büyüleyici bir vehimden başka bir şey değil!” diye karşılık verirler” (Hud Suresi 7) ayeti ve son olarak “Her can ölümü tadacaktır; ne var ki, hayatın iyi ve kötü tezahürleriyle karşı karşıya getirerek sınıyoruz sizi; ve sonunda hepiniz Bize döneceksiniz.” (Enbiya Suresi 35) ayetleri gibi daha onlarca ayet ve hadislerde ölüm hadisesine dikkat çekilmiş, insanoğlunun ömründe yapacağı en uzun ve en son yolculuğunun ebediyete yolculuk olduğu çok vurucu bir biçimde anlatılmıştır.
Tabii olarak, her yolculuğa çıkan insan; az ya da çok, ama muhakkak ki bir hazırlık yapma ihtiyacını da hissetmekten beri kalmaz. Dünyevi bir yolculuğa dahi bir liste hazırlayarak, günlerce ve en ince ayrıntısına kadar hazırlık yapan insanın, acaba dönüşü olmayan ve “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra (yaptıklarınızın karşılığını görmek üzere) bize döndürüleceksiniz. (Ankebut Suresi 57) ayetinde de veciz bir şekilde ortaya konulduğu üzere ebedi ve son yolculuğuna hazırlık yapmaması ne yaman bir çelişki değil midir?
Saygı ve dualarımla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.