Çocukluğum- Bursa / Ah Nerdeler
Hani bir zamanlar çocuktum.... Hani dünyanın sıkıntılarından habersiz, yaşayıp gidiyordum ya.......Canım anam, gül yüzlü melek anam!... O dağ duruşlu babam... Abilerim, ablacığım, küçük kardeşim!... Nasıl da güzeldi, birlikte geçirdiğimiz günler...
Ah Benim doyamadıklarım!... Ah sol yanımda kalanlarım!
Hatırlıyorum; evimiz iki katlıydı, içten tahta merdivenli. Tırabzanlar vardı kenarında. Off nasıl da üst kattan kayardık. Bahçemizde ağaçlar... Bahçe duvarının üzerinde, gaz tenekelerinde rengârenk ortancalar. Pencerede fesleğenler, yaprak güzelleri, küpeliler, süs biberleri… Gülümserlerdi adeta. O yemyeşil bahçemiz hiç gözümden gitmez...
Ah o hatıralar!.. Dondurmacı Ahmet Amca´yı beklerdik. Sokaktaki çoçuklarla birlikte. Paramı avcumun içinde sımsıkı tutardım. Ne olur ne olmaz, belki kaybederim diye. Zaten zorla koparırdım, üç-beş kuruşun hesabını yapmak zorunda olan anamdan. Horoz şekeri satan o güzel sesli amcayı da kaçırmazdım. Onun sattığı kırmızı şekerleri çok severdim. Yerken; yalayıp yalayıp, bitecek korkusuyla şekerime bakardım. "Daha var, daha çok var" deyip, keyifle yalamaya devam ederdim.
Cebimde koşarken misketlerin çıkardığı sesleri duymak hoşuma gidedi. Tel arabamı süslerdim. Arabamı park etmek için bir yer yapmıştım odunluğun bir köşesine.
Sonbaharda Bursa çok rüzgârlı olurdu. Hele bir havalandımı altı köşeler, renk şöleni olurdu gökyüzünde. Mavi - beyaz bulutlar arasında nasıl da süzülürlerdi. Saatlerce başımız yukarılarda onları seyrederdik. Rüzgâr şiddetlenince gökten zorla indirirdik altı köşelerimizi. Tabii ki bazı şanssızlıklar da yaşanırdı, ip kopardı, o kadar uzaklara gidip bulmak imkansız olurdu. Nasıl üzülürdük. Çok ağladığım olmuştur kopan uçurtmalarımın ardından.
Sonbaharın sonlarına doğru arabacılar odun getirirlerdi. Komşuların odunlarını sokaktan bahçeye biz çocuklar taşırdık. Kasım ayı gelince, odun taşımak sanki bizim işimiz olurdu adeta. "İzzet Abi, taşıyalım mı?" derdik."Şükrü Amca biz taşıyoruz," derdik. Güleç yüzlü o sevimli amcalar; "Hadiyin bakalım çocuklar!" derlerdi... Taşıma işi bir saat sürmez, odunlar bahçelere yıldırım hızıyla taşınırdı. Büyükler bizi çok severlerdi.. Başımızı okşayıp, bir de ellerimize bahşiş verirlerdi. Biz de doğru bakkal Şaban Amca´ya... Lokumlu büsküvi, bir de uludağ gazozu... Nasıl yakışırlardı birbirlerine.
Tıpkı şeker yerken olduğu gibi, gazoz içerken de hep bakardım, yoksa bitiyor mu diye.. Bitmesine yakın azar azar içerdim. Ne keyifli olurdu. İçtiğim gazozun o zamanki tadı başkaydı, şimdi de hep içerim, lakin o tadı bulamam... Niye bulamıyorum? Aradığım tadın yokluğu beni üzer, hüzünlendirir, içim bir tuhaf olur.
Şimdi sabahın bu alaca karanlığında, o günleri düşündüm. "Nerde o günler!... diye hayıflandım, neler geldi aklıma. O doyamadığım çocukluğum, bir film şeridi olup, geçip gitti gözlerimden.
Yıllar önce kaybettiğim, çoktan toprak olan canlarım!... Yıkıp, talan ettiğimiz, benim doğup büyüdüğüm evimiz. O bahçemiz, çiçekler, o koca dut ağacımız... Yeşil Bursa´m... Heybetli duran kekik kokulu dağım... Uludağ!..
Ah o güzel zamanlar ! Ah o eski günlerde kalan canlarım; Anam, Babam, Ağbeyim… sevdiklerim, özlediklerim!....Nerdesiniz?
Ah be dostlar! Söyleyin, hani nerdeler ?....
...
Fikret Şimşek
YORUMLAR
Merhaba,
Siz, çocukluğunuzu yazmamışsınız. Siz, bir kültürün damgasını vurmuşsunuz "Buyuz biz." dercesine. Her satır arasında bir iz var, o dönemi yansıtan ve artık olmayan. Sevilenler, anıların içindeki yerlerini alırlarken unutturuyorlar -varsa- kötü anıları bile ,en berrak haliyle güzellikler su yüzüne çıkıyor ve bir derin ah çektiriyor yazdıklarınız, yaşadıklrınızda anılarımıza götürüp bizi.
İyi ki yazmışsınız ... Belki çocuklarınıza bunları oturup anlatacak vaktiniz olmamıştı, sizi tanımadıkları yönleriyle de tanırlar. İyi ki yazmışsınız ;yazarken hatırladıklarınız, sizi mutlu edecek...
Sanmıyorum o ev yıkılmış olsa da gönlünüzde capcanlı olarak duruyor. Bilirsiniz, zaten tek varımız da onlar.
Saygı ile. Sizi tanımak güzeldi.
Çocukluğum...
siz nerden bileceksiniz benim bu gün doğum günüm
27.2.......Çocukluğum....tesadüf oldu yazınız
aklımdan şöyle bir geçirdimmm geçen seneleri ne güzel günlerdi....biraz kendi çocukluğumu okudum sankiii
o gazozlar ne güzeldiiii leblebi tozuuu
dolu dolu yaşamışsınız ne mutlu sizee
Meftaları rahmetle analım...rahmetle
saygılarımla sevgiler
sayın zerre
yüreğiniz dert görmesinnn