- 335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kemikler ve Küller Boyunca
Etiyopyalı Çocuk
Bir BaŞka Çocuk ve Bir BaŞka Ben
PARAMPARÇA ŞİİRLERDEN
KANATLARIMDA RÜZGÂR
Yalnız bir çocuktum ben
Kalbi dilinin ucunda
Sevgisizlikten ölebileceğimi söylemişti
pis/kiyatristler
Oysa ben ve yaramaz kalbim oradaydı
Herkes biliyordu !
Ben biliyordum !
O gölge oyununda nedense herkes yenik gülümsüyordu aynalara
Yetimsever kalabalıkların ortasında ellerimiz çıplaktı
Ve uzaklar hiç bu kadar yakın olmamışlardı !
Yitik anıların gölgesinde dinlenirken, uykularda eksiliyorduk….
Uykularda eksiliyorduk, biz olmaya çoğalırken
Suskun yaz yağmurlarının özlemini taşıyordu mavili kadın bakracında, kavuşturuyordu bizi toprağa,
Bileklerimizdeki şahane sancı, ah o lâlsumaigölge,
ah o gölgede dal,
dalda umut ve kanatları güvercinlerin !
Ah o hiç eskimeyen şarkı !
Göğün bitimsiz çağrısı
Çağırıyorlardı bizi
Doğuruyorlardı bizi
Öldürüyorlardı !
Biz diye bildiğimizi !
Yüreğin tanrısıydık biz de…, dua gibi yorgun,
korsu gök taşı parlaklığında adını kulaklarımıza üfledi zifiri soğuk
sitareli suyun yamacındaydı gök,sarkacında düş kırıkları !
hepimiz yarıgölge !
Dudaklarımız yaralı
Dudaklarımız kan revan
Ve hayata doğan feryat figân bir çığlığı içmeye yeminli
Susuzluğumuzun jiletizinin keskinliğinde kan kırmızı bir düşle yıkandık…..Yıkadı bizi o sancılı anı
Konuşkan bir kuş göğsümüzün göğünde duruyordu…
Dallarıydık böğürtlen ağaçlarının, yağmurun o garip öksürük tadını kustuk ! Kustuk ölümü !
Damağımızda bir çınar uğultusu kaldı… !
Ölüm işte aynanın suya aksindeki sonsuzluk aldanışı !
Ölüm,hiç bitmeyecek kaygısında kendimizi büyüttüğümüz yitik unutuşun dikenli kırbacı
Kurda kuşa selamı çoktan kesmiştik !
Rüzgâr gülleri kadar serseri,bilmiş baş dönmelerimizde bilerdik susuzluğumuzu
Bilenirdik aşka...!
Maisu lunaparklarına asılı bayrakların coşkusuna tuttururken asamızı ...
Yenilirdik !
Kelimeler ve yollar boyunca !
Yenilir !
Yenilir !
Yenilirdik
Kemikler ve küller boyunca !
Biz !...
Yenilirdik !
Hayat aslında bir oyunmuş, adam asmaca !
Boyumuz en uzun parmağımız kadardı
Parmagimizin ucuyla gösterdiğimiz kader değirmeninin o muştulu coşkusunda kan !___ yediveren
düşler ve
gül kurusunda ıslak pamuk unutulmuş !
bir yarın düşünde düşünür düşler düşeyazar ve tükenirdik…
Biz sandığımız bizde biz kalmazdı geriye !
Geride sayhasında lâl bir dil,sayhasında unutuş !
Yarın ………..
artık bir düş !
Asamiz sarı sıcak bir kızilliği taşısaydı keşke ,
Taşısaydı keşke, boynu bükük bir servinin yalnızlığını !
Bakışlarından düşenleri bir bir geri alıp koysaydın yerlerine,
Kurşun askerlerinden vazgeçmeseydin yine de !
Taşlardan mezarlar yapmışlar, ve küçük kiliseler
Cami avlularina güvercinler kondurmuşlar
Gözlerimin elleri terli ve yaşanmışlık kederli bir bakış artık delik cebimdeki
O ağaçlardan düşen alkış elmalarında unutmuşum kendimi !
Ölüme yazgılı bir çöl orucunda aç kaldıkça doyulan bir sofrada yitirmiş olmalıyız avurtları çökmüş gençliğimizi !
OYSA….
O mavinin ardındaydı gölgemiz
izimizi kar soğuğuna mıhlamış
sevdamızı cama üflemiştik...
Her yer bulut gölgesi ve aşk !
Savaşın sonsuz çağrısında martı seslerine düğümlediğimiz s/es,nefes boğazımızda düğümlenen kış !
O uyanış işte ! Nedense hep arka bahçelerde !
Sonra
Ben ve O diye bildiğim yakarsuyu hatırladım !
Alışkındık yanmaya,akmaya... !
Bilinmezlik hesabında sınıfta kalmış ruhumun umudunda gizliydi uyku !
ve
hep ütüsüz giydiğim yamalı gömlekle kardeşti kalleş derim,eprimiş bir geçmişin teğel tutmaz bulutlarından kırmızı yağmur yağdıran kuytulu geçişim!
göklerin yarı uykulu bakışındaki fısıltılı yağmur!
Ki işte bu yüzden acımın düşyüzüne çivilediğiniz gölgem eriyecekti
Düşbazların sevincindeki utku ardım sıra seslendiğinde ağlayacaktım mesela….
Körebeler peşimde
Küllerim ellerimde
Bir mezarlık arıyorum halâ kendime
Ki aynalı rüyada görmüştüm kendimi _ölümün soluk yalnızlığını
Yol bildiğim kuzeyde
Salıncakta kendini sallamaya çalışan Etiyopyalı çocuktum , kimse bilmiyordu !
Ölecek zannettikleri çığlığın kuytusunda tekil bir sır gibi kayıp giderken ,
ufkun doğuşundaki yok oluşta yeniden yoğruldum ! ,
doğduğum sessizlikte çoğul ve kalabalık
Öldüğüm hiçlikte yoktum !
Herkes
kör bir sağırlığın atıl kuyusundaki zemheri dilek kadar vardı sadece !
Varlıklarının adını yokluk, yokluklarının adını ölüdoğum koymuştum !
Paramparça Şiirler... 6 Aralık 2016... ve 2013lerden kalma bir anı parçası
Kemikler ve Küller Boyunca
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.