- 587 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Endişeli ve korkulu bir hayata karşı ne yapabiliriz ?
Çözüm !
Gereksiz saçma sapan yayınlanan tv programlarından uzak durun..
Son dönemlerde tv de izlenilen bir sürü ruhsal sorunlara değinlidiğini öne süren diziler var, bu diziler bile sizlerin bilinçaltınızdaki korku, kaygı ve edişeyi artırıyor.. Bilinçsizce bilinçaltna yerleşen ruhsal hastalıklar yarın bir gün sizlerin de hayatına yansıyabilir.. Bilinçaltlarımız beşbuçuk yaşımıza kadar aldığı bilgiler ile bizlerin bilinçaltı kodlarını meydana getirir.. Düşünün ki siz evde bu dizileri programları izlerken yanınızda da daha bilinçaltı açık olan bir çocuk var, onun bilinçaltına direk bu bilgiler kodlanmaya başlar..
Enerjinizi sömüren bütün programlardan uzak durun..
Onun yerine kaliteli şeyler izlemeye gayret edin..
Bilginizi ve ufkunuzu genişletecek programlar olsun izledikleriniz.. Farkında olanlar biliyor ki ! Her şeyin bir titreşimi var, bizlerin de.. Bu dalga boyu insanın enerjisini hayat kalitesini azaltan ve ya yükselten titreşimlerdir.. Gün içerisinde yeteri kadar enerjimiz sömürülüyor.. Bunun üzerine bir de sizler eve geldiğinizde tv de açıp izlediğiniz, korku, endişe, panik içeren yayınları izlediğiniz vakit, ister istemez enerjiniz daha da emiliyor, tükenmişlik hissi ile rahat bir uyku bile çekemiyorsunuz.. İnsan vücudunun titreşimi 1 MHz ile 100 MHz arasındadır.. 60 MHz altına düşmeye başlanıldığı vakit, vücut direncimiz düşmeye başlar ve bu aralıktaki kötü enerjileri de vücudumuza çekmeye başlarız.. Kahvenin faydalı olduğunu düşünmüştüm yıllar yıllı ve edindiğim bir bilgi üzerine kahvenin de vücut frekansını düşürdüğünü öğrendim ve bu bizim vücudumuzda üç gün boyunca kalıcı oluyormuş, kahve seven biri olarak bu sevdadan nasıl vazgeçeceğim bilemedim.. Ama abartmadan günde bir fincana indirmekte fayda olacağı kanısına vardım.. Yeni çağın teknolijisine ayak uydurmamız ve bedenimizi gelen kötü dalga boylarından korumanın önlemini almak zorundayız.. Kişisel sağlığımız ve toplumsal sağlığımız için gerçekten de önemli bu bilgileri uzmanlarından araştırın ve öğrenmeye çalışın.. Ben araştırdıkça seneler içinde daha fazla bilgiye ulaşmaya başladım.. Bilmek yetmiyor, uygulamakta önemli, hepsini uygulayamasam da, elimden geldiğince uygulamaya ve denemeye çalışıyorum işe yararlılığını test ediyorum ve işe yarayan bilgileri yakın çevremle de paylaşıyorum onlara da tavsiye ediyorum, genelde iyi sonuçlar alınıyor.. Hala farkında olmadan yaşadığımız yeni dünya teknolojisi gerçekten de bizlerin algıladığından daha fazlası.. Kimine göre saçmalık belki , ama her şeyin bilimsel bir açıklaması var.. Bilim ve teknoloji ilerledikçe, insanlar geride kaldı hızına yetişemiyoruz yapılanların, bedenlerimiz algılıyor olan biteni, biz bunun farkına dahi varamıyoruz, bilinçaltımız her şeyin farkında oysa ki.. Doğal taşların kullanmanın, bazı bitki özleri ve yağları ile günlük yaşamımızda bizleri olumsuz etkileyen bu kötü titreşimelerden kendimizi korumanın yollarını, denemeliyiz.. Bu konular oldukça gizemli gibi duruyor, antik öğretiler, kadim bilgiler aslında.. Bize unutturulmuş bilgiler çoğu.. Her koşulda yeniden iyi olmak istiyorsak, kendi frenkansımızı yükselmek zorundayız.. Bunun için bize iyi gelemeyen olumsuzluklardan da kendimizi uzak tutmalıyız..
Sevgi ve saygılarımla..
Gönül Çeşli
01.12.2021
YORUMLAR
Merhaba. Her birimiz aynı durum ve olaylara farklı tepkiler veririz. Bunun nedeni genetik miraslarımız ve kişilik örgütlenmelerimizdeki farklılıktır. Kalıtımsal özelliklerimiz, içine doğduğumuz aile ve sosyal çevre ilerleyen yaşantımızda gelişecek olay ve durumlara ne tür tepkiler vereceğimizi belirler. Örneğin benim soğukkanlılıkla karşıladığım bir durum sizin için korku ve kaygı verici olabilir. Bu ânı yaşamakla ilgili bir durumdur. Özellikle kişilik örgütlenmelerinde anomali bulunan insanlar korku ve kaygı yaşamaya meyilli olurlar. Öyle ki bazen ekseri insanın gülüp geçtiği bir durum ya da olay kimileri için yıpratıcı olabilir. Bu insanlar hayatın gerçekliği ile zihinsel dünyalarının gerçekliğini örtüştüremezler. Acı tarafı yaşadıkları korku ve kaygıyı hayatlarında bir takım değişiklikler yaparak da gideremezler. Tek çözüm terapidir genellikle.
İnsanlar içgörü ve farkındalık düzeyleri arttıkça hayatın getirdiği değişim ve yeniliklere daha çabuk adapte olurlar. Farkındalık ve içgörü azaldıkça korku ve kaygı artar. Korku ve kaygı düzeyinin yükselmesi kaçınmaya ve bastırmaya neden olur ve kişi sıkıntı verici durum ve olaylardan uzak durmaya çalışır fakat bu da sıkıntıya katlanma ve hayatı olduğu gibi kabullenme katsayısını gitgide düşürür. Kişilik bozukluğu yaşayan kişileri bu grupta değerlendirebiliriz.
Ben psikolojik altyapılı dizileri oldukça faydalı buluyorum. Zira farkındalık ve içgörü artırıcı yönleri mevcut. Korku ve kaygı düzeyi yüksek insanlar için ağır sahne ve durumlar var elbette ama bunlardan kaçınmak yerine sahnelerin derinliğini anlamaya çalışmak oldukça faydalı oluyor.
Tebrik ederim.
Selametle.