Attan Düşen Ölmemişti!
ATTAN DÜŞEN ÖLMEMİŞTİ!
İdare lambaları bir bir sönüyordu toprak damlı evlerde. Güneş meşelikten yüzünü göstermeye başlamış, köyün horozları seslerini çoktan kesmişlerdi. Ergünüzden işe gidecek komşuların telaşı hissedilir olmuştu.
İşe erken başlamalı, serinlikten istifade edilmeliydi. Değirmenci Şevket’in oğlu Muharrem’in çocukları büyümüş, tarlada, bağda, bahçede babalarına kol kanat oluyorlardı. Evin en büyük oğlu Cengiz atları dışarı çekmiş, koşumlarını giydirmiş, atları arabaya koşmuştu. Sadece terbiyeyi alıp, kırbacı şaklatmak kalmıştı. Evdeki hazırlıkların bitmesi bekleniyordu.
Bayburtlu muhacir Hakkı’nın kızı, anam Ümügülsüm’de de bir telaş vardı. Tandır ekmeğini, dobalağa yoğurdu, közlenmiş patlıcanı ve yığın diplerinde- soğuk olup olmadığına bakılmaksızın-içilecek şerbetin, toz şekerini bohçaya yerleştiriyordu.
Köy halkı çoluk çocuk, kızı kızanı, kağnılarla, at arabasıyla kışın rahat etmek için düşmüşler tozlu yollara. Gediğin başından, Alabaş ve Kepiç yolundan gelen kağnı gıcırtılarına, at arabalarının ‘çın, çın’ sesleri karışıyor, iğdelerin kokusu siniyordu.
Nihayet öbek öbek, bodur meşeliklerin arasından Gözelli Bahçedeki taşlı mercimek tarlasına varıldı. Atlar zikkelendi. Burası ottan, çayırdan yoksun bir yer olduğundan, atların boyunlarına hazır yem torbaları geçirildi. Onlar yiye dursun,
Yaşım 15-16. Temmuzun kavurucu sıcağında mercimeği yolmaya başladık. İşimizin, türkülere konu olan ‘burçak tarlası’ ile bir ilgisi var mı? Bilemiyorum.
Yolma işine tarla ortakçımız rahmetli maacir/muhacir berber Memet Kara’nın Ziraat Mühendisi oğlu Ali Bey de dahil olmuştu. Kan ter içinde, kavurucu yaz sıcağında mercimek yolarken atlar susadı, bizlerin de dili, damağı kurudu, yorulduk. İçecek suyumuz da tükendi. Su getirme görevini bana yüklediler. Atladım zurnacının terkine. Atı zurna çalan bir aptaldan almıştık, adı buradan yadigâr kalmıştı.
Ata biner binmez, at birden köy istikametine doğru depar yapmaz mı? Dörtnala, meşe çalılıkları arasında oluşturulmuş tarlalardan yüzün aşağı, köye doğru gitmeye başlayan atın yelesine sımsıkı sarıldım, sığındım Allah’a. Bir geleni yuvasından mı ürktü? Bir geleni gördüğünden mi ürktü? nedir bilinmez, at aniden durdu, beni, boynundan 5-6 metre uzağa, çakıl taşları ve keseklerin bol olduğu tarlaya fırlattı. Heybenin iki gözündeki su testileri suyolunda kırılmış;
Evet. Eşekten düşen ölürken; bu kere de attan düşen ölmemişti!
Kadir Acı, 07.09.2015, Silifke.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.