Gönül Çöpçüsü
Demir adam diyor du kendine çünkü en çat ayazda bile durmuyor, soranlara ekmek parası cevabından başka lakırdı etmiyordu. Zaten çok konuşmayı da sevmiyordu Selim. Bunu bilenlerde sormuyordu çok. Yine sabah olmuştu ve yine bir kış günü çöpler Selim’i bekler deyip kendi çabasıyla yaptığı el arabasına sarılıp çıktı yola, yolda hangi çöplere hangi sırayla gideceğini zaten bildiği için ilk sokağa sağdan saptı, girdiği sokaktaki çöp sokağın caddeye bakan tarafındaydı. Bu iş öyle göründüğü gibi kolay değil di tabi. Çöp kamyonu gelmeden yola çıkıp acele etmek gerekirdi, çöpleri şişe, kağıt, plastik diye kategorilere ayırmak gerekirdi. Ama bir kategorisi daha vardı Selim’in kitap. Çöplerden en çok kitap bulmak hoşuna giderdi, ve kesinlikle o gün bulduğu kitabı güzelce temizler, onarır ve okurdu. Karşıdan bakan onu çöp toplayan biri gibi görse de o aslında kendini çöpte bulan, hayatı orda anlayan ve anlamlandıran gönül Çöpçüsüydü. Okuyup öğrendikleri ona önce yaptığı işten utanmamayı öğretmiş, helal para kazanmanın her şeyin üstünde olduğunu, postun ne kadar güzel olursa olsun için temiz değilse gerisinin hiç de önemli olmadığını öğrenmişti. Selim her karıştırdığı çöpte o mahallenin, sokağın, caddenin analizini yapardı. Çöpde çok ekmek,yemek varsa israf yapan insanların burada çok yaşadığını bilir ve hayıflanırdı mesela. Bir diğer dikkatini çeken şey ise çöpten bulduğu kitaplardı aslında onu Gönül Çöpçüsü yapan kitaplar, insan bir kitaptan neden ve nasıl vazgeçer hep düşünürdü, çünkü o okuduğu hiçbir kitaba kıyamazdı. Selimin bugüne kadar bulduğu kitaplar hem onun için hemde okullar için çok önemliydi o gönül Çöpçüsü unvanını bir gurur madalyası gibi göğsünde bunun için taşıyordu çünkü Selim’in bu hassasiyetini bilenler bir vesileyle mahallesindeki okuldaki kütüphane de ona bir kitaplık ayırmış ve onun bulduğu kitapları gönül Çöpçüsü Selim’in kitaplığı ismiyle yer vermişlerdi. Bu bir gurur du hem onun için hemde Selim’in o okulda okuyan iki evladı için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.