- 441 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
BENİM SINIFIM
Öğretmen; öğreten, eğiten, yaşayan ve yaşatan demektir. Aslına bakarsanız eğitim; insanın doğumuyla başlar, ölümüne kadar devam eder. İnsan nefesinin olduğu her yer, eğitim ve öğretimin bir yuvasıdır. İnsanlar bu nefesle hayata tutunur ve yaşarlar. Eğitim ve öğretim ilkin evde başlar. Anne ve babamız bizim ilk öğretmenlerimizdir. Bütün eğitimler anne babanın verdiği eğitim üzerine bina edilir. Arkasından ana sınıfı, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite derken bu süreç devam eder gider. Sevgi, saygının ve eğitimin temellerini ailede atarız. Aile işte bu yüzden kutsaldır ve bir ülkenin omurgasıdır.
Okul, bizim evimiz, barkımızdır. Bize emanet edilen sevgili öğlencilerimizi hayata hazırlarız. Kalbimizi sarsılmaz bir iple öğrencilerimize bağlarız. Öğrencilerin cıvıl cıvıl sesleri, ruhumuzu deruni bir nefesle göklere yükseltir. Kendimizi anasınıfından itibaren öğretmenlerin eline bırakırız. Onlar bizi; kültür, bilim, edebiyat ve sanat ile yoğururlar. Ülkemin ve dünyanın en iyi insanı yapmak için çırpınıp dururlar. Dünyada hiçbir insan yoktur ki öğretmen tezgâhından geçmiş olmasın, öğretmenin mayasıyla mayalanmış olmasın. Öğretmenlik işte bu yüzden en kutsal meslektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlerimiz için sözleri manidardır. “Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.” “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır.” Öğrencilerimiz ülkemizin geleceğidir. Biz öğretmenler, öğrencilerimizi hayata iyi hazırlamamız gerekir. Bu cennet vatanın öğrencilerimize ihtiyacı vardır. Bundan adam olmaz, senden adam olmaz gibi sözlerden kaçınmalıyız. Her öğrencinin kalbine dokunmalıyız. Aslına bakarsanız her bir öğrencimiz, kendi dünyasında bir âlem ve bir cevherdir. Bizim, o âlemi ve cevheri bulup ortaya çıkarmamız gerekir. Üfleyerek küllerin altındaki ateşi ortaya çıkarmalıyız. Bu ateş, gençlerin yüreklerini sarmalı ve kendi yeteneklerinin fenerini yakmalıdır. Yanan bu fenerin ışıkları; o kadar süzülmelidir ki ülkemizi, dünyamızı ve bütün gezegeni aydınlatarak kurtarmalıdır.
Bütün kıtalar, okyanuslar sınıfımın içindedir. Yeraltı madenleri ve cevherleri bu sınıftadır. Sınıfımız uzaya açılan penceremizdir. Güneşin, ayın, yıldızların aydınlığı ve gülümsemesi bu sınıftadır. Sınıfım; benim kalbim ve özüm olur. Sınıf öğrencilerimizi anlayalım ve onların dünyalarına yolculuk yapalım. Onların kalbindeki; ilim, irfan, sanat ve güzel ahlak fenerini yakalım. Öğretmenim! Fitil sizde bunu anacak siz ateşleyebilirsiniz.
Dinimiz İslâm; eğitime, öğretime ve öğretmenliğe büyük büyük önem vermiştir. Bütün peygamberler insanlığın eğitimine kendilerini adamışlardır. Bu süreç ilk peygamber Hz. Âdem’den başlayıp son peygamber Hz. Muhammed (sav) kadar devam etmiştir. Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in ilk emri “Oku” (Alak/1) diye başlar. “De ki: Ey Rabbim ilmimi artır.” (Tâ-hâ/20) “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer/9) “Allah’tan kulları içinde ancak ilim sahipleri korkar.” (Fâtır/28) Sevgili Peygamberimiz Hadis-i Şeriflerinde ilmin önemini vurgulamıştır. “İlim öğrenmek, kadın-erkek herkese farzdır.” (İbn Mace) “Kim ilim talep ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur. (Tirmizî) “İlim Çin’de bile olsa gidip alınız çünkü ilim her Müslümana farzdır.” (Beyhakî)
Eğitim ve öğretim; benim sınıfımın, okulumun ve ülkemin ayrılmaz bir parçasıdır. Kendinizi bir dem bile eğitimin dışına asla atamazsınız. Uyurken, uyanıkken hatta rüyalarınızın bir parçasıdır eğitim ve öğretim. Öğretmenlik mesleği, kapınızı bir kez çaldı mı ölünceye kadar bırakmaz. Öğrencilerimle ben, sınıfımdan dünyaya açılırım, yıldızlara uçarım ve uzayın derinliklerinde yüzerim. Ülkemin ve dünyamın kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerine ulaşırım. Bir damla su, bir parça ekmek diye bekleyen ufacık bebeğe; su olurum, mama olurum, ekmek olurum ve hayat olurum. Onu hayata bağlarım, sarsılmaz çelik zırhla. “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” misali bu uğurda canımı feda eder, şehit olurum...
Sınıfımla bilimsel çalışmalar yaparım. Uçağımı ve füzemi okulumun penceresinden uçururum uzayın derinliklerine doğru. Aya, güneşe ve yıldızlara yolculuk yaparım sınıfımla. Savunma sanayimi insanların hayrına kullanırım. Düşmana korku, ülkeme güven veririm. Muasır medeniyetin üstüne çıkıp orda yüzmek için gece gündüz demeden çalışırım. Bilirim ki çalışan demir ışıldar ve dünyayı aydınlatır. Sınıfımın öğrencileri ile denizin dibine dalarız ve oradaki zenginlikleri ortaya çıkarırız. Bu zenginlikleri, ülkemizin ve dünyamızın hizmetine sunarız. Dünyadaki doğal güzellikleri ve denizin kalbindeki canlıları korumak için elimizden geleni yaparız. Yeşili koruruz, canlılara kol kanat gereriz. Varlığımızın gayesine uygun yaşar, bu dünyada güzel bir eser bırakarak ahirete uçar gideriz...
Dünyanın en iyi sanatkârı, bilim adamı, ekonomisti, kültür elçisi, siyasetçisi, askeri doktoru benim sınıfımdan çakacaktır. Benim sınıfımdan adam gibi adam çıkacaktır. Ben bu sınıfımla neler başarmam ki neler? Ben, bütün bunları başaracağıma yürekten inanıyorum. Güzel ahlaklı, vatanını, milletini seven; ezan ve bayrağı göğsünden indirmeyen bu gençlik, ülkemi kurtardığı gibi bütün dünyayı da kurtaracaktır. Sevgi ve saygıda kusur etmeyen imanlı gençliğin muasır medeniyetin üzerine çıkacağından ve bütün bunları başaracağından adım gibi eminim...
11.11.2021
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.