- 250 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Toplumsal Öfkenin Oluşumu ve Dış Dinamikler
ÖFKE
Toplumsal Öfkenin Oluşumu ve Dış Dinamikler
Asırlardır Devletleri (Yönetimleri) tehdit eden en önemli faktör bu toplumsal öfkedir. Bir kaynadı mı durulmak bilmez. Yöneticilerin yanlış hareketlerine bireysel tepki koyamayan, buna güç ve cesaret bulamayan yığınlar bir araya gelerek bir güç oluştururlar ve kurulu düzene karşı öfkelerini şöyle veya böyle kusarlar.
İşte büyük küçük bütün devletleri tereddiye uğratan, giderek parçalayan ve tarih sahnesinden süpürerek çıkaran bu toplumsal öfkedir. Bu öfke ne kadar uzun süreli ve birikimli olursa yönetimler için o kadar tehlikeli olur. Sessiz büyük kitlenin sessiz ve derinden biriktirdiği bu gaz bilinçli bir şekilde boşaltılmazsa tehlikeli olur ve büyük yıkımlara sebep olur.
Şimdi biz bu öfkenin kaynağına ilişkin düşünce eksersizi yapalım. Yönetenlerin yanlış davranışları, yönetilenin yöneticilerden kopması, yöneticilerin başına buyruk hareketleri, özellikle adaletten ayrılmaları, mağduriyetlerin artması, şikayetlerin kaale alınmaması gibi nedenler bu öfke birikimine neden olan baş etmenlerdendir.
Gerek toplumun en küçük birimi olan mahalle gerek il içerisinde yöneticileri umarsız davranışları, halka tepeden bakmaları, onların dertleriyle ilgilenmemeleri halkın yönetici erkiyle bağlarının kopmasına yol açmakta, mağduriyetler arttıkça bu öfke ve kin yumağı artmaktadır.
Demokrasi ve seçim faktörü bu öfkenin boşalması için büyük fırsattır. Ancak seçimlerin ve halka sunulan seçeneklerin halkın beklentisini karşılayamaması bu öfke birikiminin, bu elektriğin boşalmasını önlemekte, ortaya çıkan bazı olaylar ve bu olaylar üzerinde yapılan manipülasyonlar bu birikimlerin illegal bir şekilde ortaya çıkmasına ve hem öfke sahiplerine, hem de toplumlara zarar vermesi kaçınılmaz olmaktadır.
Bu ortaya çıkışta dış güçlerin, art niyetli odakların, ihanet şebekelerin, dış ülkelerin de etkisi vardır. Ancak bu etki tek sebep olarak durmamakta, asıl neden iç dinamikler olduğu apaçık ortadadır. O halde yönetim erkinin bu konu üzerinde sürekli düşünmek, hatta bu amaçla uzmanlar kurulu teşkil etmek zorundadır. Bu zorunluluk hayati önem taşımakta, ülkelerin bekası için olmazsa olmaz bir ehemmiyet arz etmektedir.
Halkın şikayetlerinin halk arasına karışan yöneticilerce dinlenmesi ve ciddi şekilde ele alınarak giderilmesi, gerekirse geçmişte yapıldığı gibi tebdili kıyafetle halk arasına karışılarak problemlerin tespiti ve halledilmesi şarttır. Dahası bunlardan daha kolayı da halkın çeşitli kanallarla dert ve şikayetlerini yönetici erke ulaştırılabilme kanallarının açık tutulması gerekir. Bu da yetmez, yerel yönetimlerin çeşitli birimler kurarak bu dert, şikayet ve problemleri tespit edebilmesi, bu meyanda çareler üretebilmesi, gücü yetmediği alanlarda ulusal yönetimce halledilmesini sağlamasıdır.
İşte halkla iç içe bir yönetimdir ki halkın memnuniyetini sağlayarak bu öfke birikiminin önüne geçecektir. Yöneticilerin yaşantılarını değiştirmesi, lüks ve israftan kaçınması, halkın sorunları için gayret göstermesi ve bunu halka hissettirmesi bu alanda en büyük etmen olacaktır.
Bu da kafi gelmeyecek, halkla iletişimini güçlü bir şekilde kurmuş olması ve bu iletişimi sürekli artırarak koruması gerekecektir. Bütün bu edimlerdir ki halka kendinden bir yönetimin varlığını hissettirecek onun mutlu olmasını sağlayacaktır. Bu da öfkenin bütün yollarını tıkayacak, ülkenin iyi bir geleceğe doğru, halkı ile birlikte yaşamasını, devletin ebet müddet anlayışıyla yaşamasını, güçlenerek kalıcı olmasını sağlayacaktır.
Devletin ve milletin bekası için bunlar şarttır ve hiç eksiksiz bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Bu böyle biline. Arz olunur.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.