- 424 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
BABA AHI
Hayat kahrın ortasında olmak gibiydi onun için.Her tarafı karanlık bir kuyuda boğuluyordu adeta.Yaşamı boyunca hep çalışmış ve ailesini rahat yaşatmak ve etrafındakilere faydalı olmak için uğraşmıştı.Çocuklarını okutmuş bir dediklerini ikiletmemişti.Eşi ise en büyük destekçisi olmuştu.Şimdi emekli bir dul olarak yapayalnız evinde oturuyordu.Hüsamettin efendi maliyeden emekliydi ve kendi halinde bir hayat süren fedakar babalardan birisiydi.
İki oğlu iki kızı vardı.Hepsi okumuş, meslek sahibi olmuşlardı.Anneleri ölünce babalarını yanlarına almak istemişlerdi ancak babalarında değil onun aldığı maaştaydı gözleri.Aralarında anlaşmazlık çıktı.Hüsamettin de kimseye rahatsızlık vermek istemedi.Yalnız yaşamayı kabul etti.
O gün içinde anlaması güç bir sıkıntı vardı.Eşi Hacer öleli üç ay on iki gün olmuştu.Birbirlerini severek evlenmişler ve mutlu bir evlilikleri olmuştu.Çocuklarını sevgiyle büyütmüşler kimseye muhtaç etmemişlerdi. Bakın ki şimdi “çocukları onu baba istersen bizde kal ama huzur evinde daha rahat edersin hem arkadaşların da olur yanında” demişler yanlarında kalmasını istememişlerdi.Çünkü büyük oğlu Cem karısının “maaşını alırsın kendisine de harçlık verirsin yoksa ki bakmam babana,olmaz dersen giderim evden” demişti.Babasına söyledi.Ancak kardeşleri “niye sen alıyorsun biz alırız” dediler.Küçük kızı Canan babasına düşkündü hiçbir şart olmadan babasına bakmak istedi.Büyük kız Handan “ben bakarım babamı parası için istiyorsun “diye karşı çıktı.Oysa ki kurnaz ve paracı olan Handan babasına bir ay bakmış sonra parasını istemişti.Hüsamettin’in kızının ona parası için bakması ağrına gitmiş “baba bu ay masraflar çok oldu,akşamları da kitap okuyorsun elektrik parası çok geldi maaşını bize ver” demesi onu çok üzmüştü.Oradan bir ay sonra ayrılmıştı.Canan evine almak istemiş ancak kimseyi kırmak istemeyen Canan’ı kimse dinlememişti.Hem de evi çok küçüktü çocukları ve eşiyle ancak sığıyorlardı.Onun için ısrar edemedi.Handan kız kardeşini sessiz ve ondan çok güzel ,etraftaki herkesin ilgisini çekiyor diye hor görürdü.Canan’ ı konuşturmazdı bile o da saygısından susardı.Küçük kardeşleri Can’ın yanında kalmasına karar verdiler.Hem o da yalnızdı birbirlerine destek olurlardı.Can da eşinden ayrılmıştı.Rahatına düşkündü evine giren çıkan belli değildi.Hem de yalnız yaşamaya alışmış küçük kardeşleri babalarını kabul etmemişti.Sonunda huzur evine gitmesini istediler onu da Hüsamettin kabul etmedi.”Evimde kalırım ben kimseye muhtaç değilim çok şükür” dedi.İki aydır yalnızdı.
Eşini kaybetmenin burukluğunu çocuklarının yaptıkları da üzüyordu.Kalbi kırık gazetesinde yarım saattir aynı yere bakıyordu.Hor görülmek onu çok mutsuz etmişti. O sırada telefonla abisi Cemalettin aradı.Abisi köylerinde çiftçilikle uğraşıyordu.Arazileri çoktu hiçbiri köyde olmayan kardeşlerinin yerlerini de kullanıyordu.Cemalettin telefonda onun yerine talip çıktığını çok para verdiklerini söyledi.Çünkü define arayanlar orada tarihi eserler bulmuşlar ancak başkasının arazisini çok fazla kazamamışlardı.Kazdıkları yerden çok fazlası vardı burada onun için bu araziyi almak istediler. Tabi bundan habersiz olan Hüsamettin düşündü ve hayırsız çocuklarına yer bırakacağına satmayı kabul etti.Satış işlemleri için köye gitti.Satışı yaptı.
Evine geldiğinde evini de satıp huzur evine gitmeyi ve tüm malını LÖSEV’e bağışlamayı düşündü.Hiç olmazsa serveti hasta çocuklara gitsin hayırsız çocuklarına bir şey kalmasın diye düşündü.
Aradan üç yıl geçti.Hüsamettin evi hariç malını mülkünü satmış LÖSEV’e bağışlamış sağlığı yerinde olduğu için huzur evine gitmemiş ve evinde kendisi yaşamaktaydı.Bir gün kahvaltı yaparken nefes borusuna yemek kaçtı ve orada öldü.Ölüsünü arada gelip temizliğini,yemeğini yapan kızı Canan buldu.Evini de ona vermişti.Canan’ın haberi yoktu.Cenazeden sonra miras işleriyle uğraşırken babalarının evi Canan’a verdiğini tüm malını sattığını öğrendiler.
Canan’a babalarını kandırdığını öne sürerek bağırıp çağırdılar.Aralarında kavga çıktı.Mirası bozmayı düşünüyorlardı ama biri diğerinin kazanması taraftarı değildi.O sırada amcalarının oğlu da babalarının sattığı büyük parçada karşı köyden kimselerin define bulduklarını ve bulmaya da devam ettiklerini ama amcasının bundan haberi olmadığını söyledi.Bunun üzerine buraya gözlerini diktiler.Babalarının akli dengesi yerinde değildi diye itirazda bulundular.En iyi avukatlara başvurdular.Alamadılar.Sonra bir gün Cem’i amcasının oğlu aradı."Bu parçayı alan kişiler geri satmak istiyorlar" dedi.Çocukluklarından beridir iyi anlaştıkları yaşıtı olan kuzeni Cem’i ilk önce aramasının nedeni buydu.Hemen bu duruma çok sevinen Cem yeri kardeşlerinden gizli aldı.
Gizli gizli kazmaya başladı tarlayı talan etti ancak tarihi eser namına bir şey bulmadı.Zaten kimse bulamamıştı. Sadece karşıki köylüler eski bir küp para bulunmuştu.Onun ardından bozuk olan dedektör her yerde tarihi eser sinyalleri vermiş tarlayı almalarına neden olmuştu.
Tarihi eser lafını duyan Cem’de kardeşlerine haber vermeden tarlayı almış tüm tarlayı aramış hiçbir şey bulamamıştı.Hayal kırıklığıyla çok para verdiği bu yerden ayrılırken babasının bedduasını almış olmak ilk defa canını acıttı.
Handan’ın eşiyle arsı açıldı.Handan kocasının kendisini aldattığını öğrendi.Aynı zamanda dövmeye,sövmeye de başlamıştı.Zaten çok anlaştıkları söylenemezdi.Kocası sonunda boşanmak istediğini söyledi.Boşandılar gidecek yeri yoktu Canan’a da o kadar laf demişti .Süklüm püklüm kız kardeşinin yanına gitti.Gidecek yeri yoktu.Canan yumuşak başlı bir kişiydi.Ablasını kabul etti.Babasının ona bıraktığı evde kalmaya başlamışlardı.Handan da orada kaldı.Ev büyüktü rahatça sığıyorlardı.Ama handan’ın içine babasını yalnız koyduğu acısı sığmıyordu.
Can da zıpır delikanlı sonunda gönlünü kaptırmış ve evleniyordu.Kardeşler olarak araları miras yüzünden çok iyi değildi.Yine de düğüne gittiler.
Aradan bir yıl geçti ve Can’ın çocuğu oldu.İşte o an babalık nasıl bir duyguymuş anlamak yanında babasını yanında istemediği için suçluluk duydu.
O gün babalarının başında rastlantı eseri karşılaştılar.Hepsi de birbirlerinden habersiz babasının ve annesinin mezarına gitmişlerdi.Hüzünlendiler çünkü annelerinin babalarının kıymetini öldüklerinde anlamışlardı.
Ölüm geç kalmışlığı öğretirken,özlem ve pişmanlık ömür boyu peşlerini bırakmadı.Bu olanlardan sonra da kardeşler olarak çıkarsızca birbirlerini sevmeyi,kollamayı ve birlik olmayı öğrendiler.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
YORUMLAR
hayatın ta kendisi
yaşanmışlık ya da yaşanma ve yaşatma ihtimali
herkes gibi
aslında öznel ve de özel
sevgimlesin canım