- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sanal Eşkıya (Kısa Hikâye)
Mahkemenin kasvetli ortamında yalvarmaktan kendisini yiyip bitirmişti. Nerdeyse ağlayacaktı… Tazminat ödememek için sergilediği tiyatro takdire şayandı. Oysa sosyal medyada edep ve nezaket içinde yaptığım yoruma küfrederken ne kadar cesurdu (!)… Üstelik aileme dil uzatırken… Bir an içimden “değer mi?” diye sordum. Ben tereddüt içindeyken avukan “sakın ha!” şeklinde işaret ediyordu. Oda tazminattan alacağı payın derdindeydi. Benim içinse bu ikinci plandaydı. Aslolan adaletti.
Kısa süren kuşkulu halime rağmen:
Hayır! Dedim.
Bunun bedelini ödemeli… Ödemeli ki bir sanal eşkıya daha bir masum kullanıcının daha canını acıtmasın. Merhamet gocunmasın. Adalet bir nebze de olsa yerini bulsun. İçimden bildiri gibi bu cümleleri kurarken hakim davadan vazgeçip vazgeçmediğimi sordu. Vurgulu bir tonla:
-Hayır! Kabul etmiyorum. Adalet tez yerine gelmeli Dedim.
Normalde ben bu kadar cesur değildim fakat bugün kendimi farklı hissediyordum. Eski çağlarda zorbalara haddini bildiren soylu atalarımın netlore çağında sanal eşkıyalara karşı savaşan bir adalet savaşçısı torunuydum sanki… En nihayetinde hâkim tokmağı vurdu. Kararını açıkladı. Demin yalvaran sanal zorba öfkeyle bana bakıyordu. Yine bukelemun gibi renk değiştirmişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.