- 1232 Okunma
- 6 Yorum
- 5 Beğeni
Hayat...
_______Annem çok sevmelerin kadınıydı..
_______Daldaki kirazları,
_______Yazmasındaki oyaları,
_______Fistanındaki çiçekleri,
_______Asmadaki üzümleri,
_______Evin kedisini,
_______Sokağın delisini..
_______Babamın gömleğini..
_______Beni, bizi, mahalleyi..
_______Bildiğim her şeyi severdi.
_______Bana da sevmeyi öğretti..
_______Öyle az buz değil “çok sev” derdi..
_______Annem gibiyim artık..
_______Az sevme bilmiyorum ben..
_______Çok sevdiğimdendir
___________________bu kadar incinmem..
_______Ah annecim..
_______Senin sütün ak, yüreğin pak..
_______Ama inan şimdilerde;
_______senin bildiğin gibi değil hayat!
____________________ Şiir: Didem Madak
Volkanın patladığı yerde suyun kaynağı doğuyordu,
birinin soğuduğu yerden diğeri akmaya başlıyordu.
Damla yağmura, ateş hasrete dönüşüyor
kor yüreğe düşüyor ama üşüyor insan.
Ve insan;
Nereye gitse de doğduğu topraktan, ölümle sevişmeye aynı yere gelecek.
Tohum gibi ağaç kökleriyle saracak, özde toprak ana gibi sevecek.
Toprak insana hasret bekleyecek, insan kendi toprağına...
Bir anne sessiz sessiz ağlayacak, kimsesiz diyarlara yağmur yağacak.
Düşün ki!
Sevdiklerinden
doğduğun topraklardan
çok uzaklarda bir yerdesin
akşam olur kapanırsın dört duvarına...
konuşursun
anlatırsın
bağırırsın
belki ağlarsın
sesin yankısını yitirir duvarlarda...
Halini bir soran, sesini bir duyan olmaz
kıvrılıp yüreğinin içine büzülürsün bir köşede kanar için...
Geldiğin yerler gelip çakılır aklına toprak kokusu kesif mezar korkusuna karışır.
Bir an gelir seversin ölümüne düşünmek bile kordur.
Kaybetmek istemezsin, bilirsin ayrılık ölümden zordur.
Tutunmak istersin sıkıca ama korkarsın bir yandan boğmaktan, boğulmaktan.
Düşünürsün
acıyla yürürsün
düşünür üzülürsün
üzülür yağmur olursun...
Acılar ki, zemheri kadar karlı, uzak bir yol gibi uzun.
Kimseler görmesin diye gözüne gizli damlar yalnızlık.
Kimseler duymasın diye bir karanlığa gömersin sesini.
Toprağa bakar yüzün başını eğmiştir kör olası hüzün.
Unutur yollar seni, unutur muhabbet kuşun.
Gözlerin tavanda sözlerin duvara asılı çaresiz kalır.
Bir ses ararsın, sesine eş ararsın sesin havada kalır.
Uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip kalbine saplanır.
Ne kadar sevgi varsa kanar içinde,
işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar...
Oturup ağlamak istersin şöyle bağıra bağıra
kurumuş gibi akmaz bir damla yaş gözlerinde.
Yüreğinin ağladığını hissedersin,
o an, yüreğinle beraber geçmişin de ağlar içinde...
Hayat ki;
Anlatamazsın derdini kimselere hep içine atarsın.
Dehşetli dalgalarda yolunu yitirmiş bir gemi gibi
kalakalırsın tanımadığın denizlerin ortasında.
Şaşkın bitkin bir o kadar da yorgun ve çaresiz.
Maviyi unutursun
unutursun içindeki ışıkların beyazlığını
bütün renkler siyaha çalmıştır artık
dalgın dalgın bakarsın sulara...
Umut yaralı bir kuş olmuş, uçmuş elinden.
Ayrılık sözleri su olup sızı sızı akar dilinden
içindeki bütün pınarlar kanamaya başlamıştır...
Kar yanığı bir gecedir zaman artık, kahrolası sokakta.
Kanadı kırık yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın...
Ve hayat ki;
Sessizce solarsın bir hazan yaprağı gibi
Gözünün önünden çocukluğun geçer
İlk gençliğin geçer yıl yıl...
Gömülürsün karanlığın en derin dehlizlerine
hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar...
Bir nehir gibi süzülerek yağmur sularına karışır.
Çıkıp bir dağ başına haykırmak geçer
içindeki ateşi, yankılı kayalara.
Sesin paramparça
yüreğin kan revan.
Bazen suskunluğa kanarsın.
Bazen de üzülürsün yanarsın.
Bazen mutlu olmaktan kaçarsın.
Bazen de isyan eder oyunda çıkarsın.
Bazen değer verirsin birine ama bazen de,
onun değersizliğine verdiğin değerden şaşarsın.
Bazen konuşmak, dertleşmek istersin biriyle ama
Bazen de insanların iki yüzlülüğü gelir aklına susarsın.
Hayat budur işte...
Yaşarsın böyle yaşayabildiğin kadar...
Anlarsın ki;
Birine verebileceğin en büyük acı,
aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir...
Bilirsin ki;
Hiçbir kötülük, kimsenin yanına kar kalmaz
Hiçbir iyilik de cezasız kalmaz...
"mutluluk nedir?" diye sor bir kediye, ciğer mi der sence?
mutluluk sıcacık bir kucakta sevilmektir" diyecek bence.."
Ve hayat ciğercinin bencil kedisine döndü sen/eler önce...
Kısa bir öyküdür hayat,
gidenlerin ardınca baktığımız.
Kısa bir türkü de nakarat
upuzun acılara ağıtlar yaktığımız...
Öyküsü de biter bir gün, kendisi de
Acıları da biter, mutlulukları da
Bir gün sadece bir masal kalır
Anlatılır belki biraz
Ölüm kısrağının boynuna sıkı sıkı sarıldım
oysa toprağımda yalın ayak koşmak isterdim!
Ki yaşamak bir türküdür dillerde filizlenen
ve bir sevdadır her seferinde toprağa düşen!
Sustum !
Suskunluğum
susturana armağan olsun.
Toprak olsun mutluluk mavi çocuk
"Ama aşk olsun sana çocuk aşk olsun...
YORUMLAR
Düşün ki!
Sevdiklerinden
doğduğun topraklardan
çok uzaklarda bir yerdesin
akşam olur kapanırsın dört duvarına...
konuşursun
anlatırsın
bağırırsın
belki ağlarsın
sesin yankısını yitirir duvarlarda...
Halini bir soran, sesini bir duyan olmaz
kıvrılıp yüreğinin içine büzülürsün bir köşede kanar için...
Yazı baştan sona ne çok bende bende dedirtti bana
Duvarlar sarılınca ısıtmıyor
Kapı pencere ye konuşsakta cevap vermiyor
Tavan üstümüze çöküyor...
Hayat bazısına gül bahçelerinden bir bahçe
Bazılarına ise yine gül bahçesi ama üstü güllük
Altı ölü kokusu dolu olan bir toprak...
Günüm yazısı hüzünler dökülüyor olsada gönül bahçeme
Saygılar sunuyorum