- 375 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Temel İçgüdü
- ’Niye şaşırdın ki? Herkes aynıdır. Kötüyle baş edilir ama iyiymiş gibi yaklaşan, düşman başına!’
-’Sinsi mi demek istedin?’
Tabureden aşağı kendini bırakıp ağır reflekslerle kapıya doğru yürüdü. Paltosunu vestiyerden alıp koluna astı. Çıkmadan önce başını arkaya çevirip,
- ’ Biliyor musun Ayhan; seni bugün öldürmeyeceğim. Karımla birlikte olduğunu bilmeme rağmen seni bugün öldürmeyeceğim. En azından belimdeki silahla’
Göz bebekleri, çeperini yırtarcasına dışarı fırladı. Odanın tavanını sırtlamaya çalışan hakiki tütün dumanı, boğmaya başladı suni itibarını. Viski bardağını ahşap bara hafifçe koysa da, çıkan tok ses kafasının içinde yankılanıyordu. Nasıl öğrendi? Mithat’ın bu soğuk kanlılığı sinirlerini bozmuştu. Sahi! Bu herif nasıl bu kadar sakindi? Daha ağır ne olabilirdi bu hayatta? Hangi mantık, hangi felsefe? Peş peşe sorular uğultu halinde titretiyordu beynini. Tüm bu sekans akıp giderken, asansör eksi ikinci kata varmıştı. Doksan yedi model iki binlik benzinli motoruyla görünüşünün altında yatan canavarı saklayabilen bu makine, Mithat’ın karakterini en iyi yansıtacak araba olsa gerekti. Honda Accord. Akort diye okurdum hep bu ismi. Bir ayar verme meselesi gibiydi perde arkasındaki çağrışımı. Yan koltukta duran kabarık bir demet çiçeğin üzerine bir not iliştirilmişti, şu yaldızlı olanlarından; ’İyi ki doğdun Karıcığım’
Nagehan. Ah Nagehan! Ne istediğini bilmeyen bir kadın. Klasik, sorunlu aile kızı. Karşılıksız sevgi yok kodlarında. Hayat bütün imkanları sermiş olsa da ayaklarına, layık değil sevilmeye. Gerçi kendini sevmeyen bir insanı kim mutlu edebilmiş bugüne kadar? Fıtratına aykırı. Aradığını zannettiği o heyecan, temelde büyük bir kaçış hikayesi. Taş duvar köyünden, büyük metropollere varıncaya kadar her yer aynı gen haritasında. Eninde sonunda bulamayacak o ’şeyi.’ Mithat kendine bunu neden yapıyor ki?’ diye düşündü Ayhan. Neydi şimdi bu? Karısını kolayca ayarttığı adama mı acıyordu? En yakın arkadaşına, salı geceleri sandalyesini boş bırakmadığı taverna ahbabına mı üzülüyordu içten içe? Bilmiyor muydu en başından beri; üzerine abandığı kadının tavana dalıp dalıp gittiğinde onu düşündüğünü? Biliyordu. Ahlakın temel taşları bir meteor yağmuru gibi derin kraterler açıyordu karakterine. Bu bir kaçamak değildi artık. Bu evli kadınlara neden ilgi duyduğunu sorgulamasına neden olan yüce divandı bundan böyle. Ya Mithat neyin nesiydi? Kendini ne zannediyordu bu herif? Tepkisizliğinin altında ne yatıyordu?
- ’ Boş ver şimdi yıllık raporları. Neden satıyorsun şirketi? Gerek var mıydı buna? Eğer yaşananlardan dolayı yapıyorsan ben defolup gitmesini bilirim Mithat!’
Bıyık altından gülümseyip, kendisine öfkeyle bakan Ayhan’a sigarasından uzattı.
- ’Başlarım lan sigarana! Ne kadar mezhebi geniş adamsın sen! Kalk döv beni, vur bir şey yap!’
İstifini bozmadan ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü. Ardına kadar aralayıp:
- ’Çıkarken muhasebeye uğrayın Ayhan Bey. Tazminatınızı fazlasıyla verecekler. Emeğiniz için minnettarım.’
Kıpkırmızı suratıyla eli ayağına dolaşarak sicim gibi fırlayıp yerinden, çıktı odadan. Sinirden kendi kendine konuşacak hale gelmişti: ’ Tazminatına tüküreyim!’ Tekrar masasına oturup evrakların arasında kaybolmaya devam etti.
Bir saat ya oldu ya olmadı, taşan küllüğü boşaltmak için ayağa kalkmıştı ki telefon çaldı. Arayanın sesinden eğitimli bir diksiyona sahip olduğu belliydi. ’Merhaba ben Uysal Hukuk Bürosundan Mehmet Uysal. Eşiniz Nagehan Hanımın avukatıyım. Kendisi boşanma talebi üzerine dava açmam için benimle iletişime geçti. İşini profesyonel yapan bir avukat olarak size tebliğ etmek istedim efendim:’
Bir kaç nefes sesinden sonra ’Alo orada mısınız?’ sorusu üzerine irkilen Mithat;
- ’Ben senin efendin değilim’ deyip telefonu kapattı.
Bir zamanlar aşık olduğu kadını hayal etti ansızın. ’Arabamız olsa bile otobüs yolculuğuna çıkarız değil mi?’ diye gözlerinin içine bakan bir kadındı. Şimdi ise şirketten pay almak için boşanma davası açıyordu. Üstelik satıştan haberi oluyor bir saat içinde.
Dostuna bile söylememen gereken bir şeyler olmalı bu hayatta. Oysa aylar öncesinden satış işlemleri için birkaç şirketle masaya oturmuştu bile. Telefonda o ismi gördüğü günün ertesiydi. Ay Tüzün isminde bir kadın neden ’Mithat evde mi?’ diye mesaj atsın ki? Numarayı tuşladığında kendi rehberinde çıkan ismi görünce şok olmuştu. Ayhan. Nagehan’a sormadı neden diye. Çok iyi biliyordu neden olduğunu. Layık olmayanı tüm benliğinle seversen, eninde sonunda ihanet ederdi. Sana değil, kendine.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.