- 204 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurucu İnşa Temelindeki Kolektifi Oluşum 32
Mikro özdek, saniyenin tredesilyonda biri kadar bir anlık süreler içinde üs sel olasılıklarıyla hem var hem yok durumlarıyla aynı andaydılar. Şunu unutmayın ki boşluk ta veya hiçlik te “bir şeydi”.
Bugün bile saniyenin tredesilyon seviyesindeki bu mikro hızları tek tek yavaşlatmadan, ölçme ve gözlemlerini yapacak tutumla, hızlarını durduran çalışmaları ortaya koymadan kuantumlar dünyasını anlamak olası bile olmuyordu.
Akıllı zekâ; moleküler evrimle ama moleküler evrimden epey sonra hayatla vardı. Hayat, kendisini kollara dallara ayıran türler içinde biyolojik bireylerde bireysel özne ve öznel oluşla vardı. Bu akıl da kişinin korunan yasası çerçevesinde enerji sarflarıyla, bir yetenek kapasite olmakla gelişme ve sınırlanmaydı.
Bugünkü kolektif zekâ moleküler olmayan ancak bireysel ölçekte moleküler olan zekâ da önce sosyal evrimle bireyler dışında ortaya kondu. Koloni yel yaşamlar, sürü yaşamları, yardımlaşma ve işbirliği yaşamları sosyal zekâya dâhildi.
Sonrada özelliklede bizim türümüz içinde sosyo-toplumsal zekânın evrimiyle her hayatın içinde ve özellikle de türümüzde çok güçlü donanımlarla vardı. Kolektif zekâ çevreyi öğrenen sosyal zekâdan daha fazla ve farklıydı. Kolektif zekâ doğayı öğrenmekle evrene açılmakla daha akıllı oluyordu.
Her bileşim bir hız yavaşlaması fen etkisi olurken diğer yandan da (ters yandan da) yavaşlayan bileşim öncesi hıza karşın yeni bir bileşim hızlanmasıydı. Atom bileşenli yapılar hem kararlı hem de kararsız ıralı yapılardı.
Atomlar bir önceki kuantum düzleme göre karalı yapılardı. Ama atomik bileşim de bir iç düzenli enerji alanı nedenle kısmi bir düzensizlik ve kuantum dünyaya göre uzun erimle bozunmaya dönüşmekle kararsızlık gösteriyordu. Çekirdek bileşimi hem kuantum bozunmayı geciktiren, yavaşlatan özellikti.
Ve yine atomik bileşim, bileşimlerin ayrılıklar vermesi nedenle bileşenlerine ayrılması gibi yeni bir ırayla bileşenin çözülme olan özelliği nedenle kararsızlık taşıyordu. Buna çekirdek bozunması diyoruz.
“Elektronlar” da çekirdek çevresinde hem çekirdekle “bileşime bağlı bir yörüngede içinde olasılıkla bulunma özellikleri kazanırken” elektronlar hem de kuantum durumla davranmakla atoma bir başka açıdan kararsızlık ve yeni bileşim özellikleri veriyordu.
Atomun karalı ve karasız durumu hem bir “derişim” hem de bir “dengeye” gidişti. Karalı ve kararsız durumun dengede olduğu yer veya nokta bileşimin ağırlık noktası çevrim olmakla; bir zekâ ve bir dengeye göre yönetim ile karar almanın noktasıydı.
Akıl tek yönlü bir oluşma değildi. Oysa karasız olan yön ile kararlı olan yön daima kendi alan yönleri içinde akmak isteyen bir alan kuvvetiydi. Çekişme ve tek yanlılık buradan doğuyordu. Oysa denge merkezi bu çelişmeleri ağ gözü gibi birbirine bağlayan iletişimiyle, durumları baskılayıp harekete geçiren bir kontrol ortaya koymakla; karalı ve kararsız yapıdaki çekişmelerle denge akla dönüşmüştü.
Demek ki atom gibi karalı ve karasız yapılarda karalı olmayla, kararsız olmanın çekişmesinde çekişme kuvvet noktasının ne karalı; ne kararsız olduğu bir denge merkezi ortaya çıkıyordu. Denge merkezi ne kararlı duruma göreydi; ne kararsız duruma göreydi. İkisini de gözeten yeni bir şey ve yeni bir özellikti.
Demek ki bir ve birçok atomla karalı ve karasız yapılar çelişikliği içinde denge merkezleri ortaya çıkıyordu. Denge merkezleri de dengeye göre çevrim merkezi, yönetim merkezi ve dengeye göre karar merkezi olmakla zekâ veya akıl dediğimiz bir denge merkezi (eksen) imajı taşıyan enerji durum alanlarıyla hem spesifikti hem de kendinden sonraya göre bu kadar güzel olsa da oldukça mekanikti.
Atom yapının ırası, zekâ dediğimiz denge merkezleri girişimiyle olan imajla taşınan enerjinin sadece bir boyutuydu. Oysa moleküler dünya daha çok çelişki ve daha çok ağ gözü denge merkezleri olmakla atomik düzenli denge merkezlerinden daha farklı bir özellik ve girişmenin denge merkezleri olmakla kendisini de kopyalayan, kendisini tekrarlayan, imajı bir kapasiteyle depo eden akıllı moleküllerdi.
Mikro özdeğin belirsizle olan üssü durumlarındaki ilk başlangıç hızları, bir kısım mikro özdeğin frenli bileşimleriyle yavaşlıyordu. Bu hızlar, atom gibi bileşim içinde adeta durup, donarak; atom çekirdeği düzeniyle büyükler dünyasına veya maddeler dünyası dediğimiz olgu olaylar girişmeli, gerekirci olan düzenler içine de geçiyordu.
Gerekircilik, göz için ışık olsun; göz için mercek odaklaması olsun gibi bir gerekircilik değildi. Ortam da rast gelelerinin olması, birbirine etki girişme olmakla, zaten neden sel ve gerekirci bir rast geleniydi. Sonucundan habersiz bir gerekirci rast gelecikti. İla o tür “olmaması” gereke bilen bir rast gelirlilikti.
Hayat ve çevresel oluşma kendisini bir türlü olasılık üzerinde hale yola koyamazdı. Hayat ve çevresel koşullar, kendi denge merkezlerine çevrimle olmayı korumak dışında öngörüsüzlerdi. Ancak çevre ile hayat bir kez başlangıç koşulu içinde bir türlü hayat seyriyle kendisini hale yola koyduğu zaman da özellikle hayat biyo moleküler akılla o başlangıç koşullarına (özüne göndere) bağlı kalıyordu.
Ve hayat çevre değişmeleriyle birlikte, çevrenin birikimiyle olan çeşitliliği içinde evrimsel değişmelere uğruyordu. Her şey her şeye bağlıydı. Gerekirci oluş bu bağlılıktı. Değilse bu bağlılığın öyle ya da böyle olması değildi. Oluş bin bir türlüydü. Seçilim bu bin bir tür oluş içinde çevresel değişime tabii etkilere uygun olan tepkiyi verenlerin seçilmesiydi. Tepki de çevredeydi. Seçilenlerde rastgelelerle çevredeydi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.