- 475 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Altıncı Bölüm, Eyleme geç
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ALTINCI BÖLÜM
EYLEME GEÇ
Yaşamdaki görevinizi keşfetmeniz ve sonra da onu gerçekleştirmeniz sürekli tatmin getirir.
Robin Sharma
Bill’in öğrettiği teknikleri heyecanla uygulamaya başlamıştım. Zihnimi kısmen kontrol etmem bana daha fazla mutluluk ve heyecan veriyordu. Hayata bakış açım değişmişti. Her gün amacımı bulmak için zaman ayırıyordum. Hislerime güvenmeye çalışıyordum. Ama hislerim henüz amacım konusunda netlik kazandırmamıştı bana. Yine heyecanla güneş doğmadan önce geldim buluşma yerine. Her şey bir başka görünüyordu.
‘’Şu ana kadar sana büyük düşünmeni, amaçlarını bulmanı ve bunları zihninde yaratmanı söyledim. Çünkü önce zihinde yaratılmayan bir şey hiçbir zaman gerçekleşemez. Ancak zihinde yaratılanlar, gerçek yaşamda gerçekleştirilmezse de amaca ulaşılamaz. Zihinde oluşturulanlar gerçekleştiğinde bir değer kazanır. Zihin, zihinde yaratılan olayın oluşması için kişiyi zorlayacaktır.” dedi Bill.
‘’Zihinde yaratılan olaylar hemen eyleme geçer mi?, engeller yok mu? Bill.”
‘’Bir olay zihinde yaratıldığında gerçekleşmesi için büyük bir adım atılmış olur. Ama yeterli değil. Korku, tembellik, zaman bahaneleri dış etkenler gibi engeller var. Hilvana Bilgeleri düşündüklerini gerçekleştirmek ve engelleri yok etmek için gerekli yedi aşamalı bir teknik de öğrettiler. Düşündüklerini ve yapmayı istediklerini yapmak onlar için çok önemliydi.”
‘’Hayat da birçok isteğim, düşünce aşamasında kaldı, ne kadar çok istememe rağmen birçok olayı yaşama geçiremedim. En zorlandığım konulardan birisi bir işe başlamak, harekete geçmek olmuştur.Bu teknik çok ilgimi çekti doğrusu. Bu teknikle artık düşündüğüm ve istediğim olayları yaşama geçirebileceğimi söylüyorsun Bill?”
‘’Çok istememe rağmen diyorsun eğer gerçekleştiremediysen yeterince istememişsindir. Bu tekniği iyi kullanırsan istediğini eyleme geçirmekte başarılı olacağına inanıyorum. Hilvana Bilgelerinin çok başarılı olduğunu gördüm.”
‘’Sabırsızlıkla dinliyorum.”
‘’Birinci aşama; Yapmak istediğin olayı netleştirmen, isteğini ve coşkunu güçlendirmendir. Bazen zihninden şu olay gerçekleşse ne iyi olur diye geçirirsin. Sadece olsa ne iyi olur dersin. Burada henüz istek yoktur, karar yoktur, coşku hiç yoktur, boş bir temenni vardır. Bir günde bir saat yürüyeceğim, iki saat çalışacağım gibi kesin karar vereceksin ve bunu kesin kararın olarak zihnine yerleştireceksin.
‘’İkinci aşama yapmak istediklerini ve hedeflerini gerçekleştirme zamanı ile birlikte mutlaka yaz. Aksi takdirde hep yarın yapacağım dersin ama o yarın bir türlü gelmez.”
‘’Hayatım, yapmayı düşündüğüm bazı şeyleri hep yarın yaparım düşüncesiyle hiç yapamadığım işlerle dolu Bill. Bir salona, Sigara içilmez yazmak yerine bu salonda yarın sigara içebilirsiniz diye yazmışlar. Demek ki yarın yaparız dediğimizde, aslında hiç yapmayacağımızı söylüyoruz.”
‘’Çok iyi vurguladın Tom. Üçüncü aşama; İstek ve coşkuyu daha da güçlendirmek için sonucu zihninde açıkça canlandıracaksın. Böylece gerçekleştirmek istediğin olay daha gerçekleşmeden hazzı yaşayacaksın. Bu haz seni eyleme itecektir.
Dördüncü aşama; İstediğin bir işi yapman için kendin üzerinde olumlu bir baskı yaratacaksın. Bu baskı dış baskı olabilir, iç baskı olabilir.”
‘’Nasıl bir baskı Bill?.”
‘’Hilvana Bilgeleri planladıklarını yapmazlarsa kendilerine uyku saatlerini kısaltmak, daha az konuşmak, soğuk suda belirli süreler kalmak gibi cezalar verirlerdi.”
‘’Dramatik cezalarmış’’
‘’İstediklerini yapmak onlar için ölüm kalım meselesiydi. Böyle iç baskı yaratıyorlardı. Ayrıca yapmak istediklerini başkalarına söylerlerdi. Yapacağını söylediği olay gerçekleşmediğinde, yapacağını söyledi ama yapamadı diyecekler diye endişe duyarlardı. Böylece de dış baskı yaratırlardı.
Beşinci aşama; düşündüğünüzü yapmanızı engelleyecek veya engelleyen sebeplerin tespiti ve bunların giderilmesidir. Korkuyorsan, korkunu giderecek, korkunla yüzleşeceksin.
Altıncı aşama; Yirmi beş kuralını uygula. Devamlı olarak yapmak istediğin şeyleri, kendini zorlayarak taviz vermeksizin 25 kere uygula. Bundan sonrası artık kolay olacaktır, artık zorlanmayacaksın. Çünkü yirmi beş kez yaptığın olay alışkanlık haline gelecektir.”
‘’Şu anda daha iyi anladım. Bu nedenle, bir kişisel gelişim kitabında Robin Sharma:
‘Bir düşünce ekersin, bir eylem biçersin.
Bir eylem ekersin, alışkanlık biçersin.
Bir alışkanlık ekersin, karakter biçersin.
Bir karakter ekersin, kaderini biçersin’ diye yazıyordu. Sonuçta kaderin mutluluk ya da mutsuzluk olacak. Demek ki mutluluk ya da mutsuzluk düşünceyle başlıyor. Eylemlerle alışkanlık haline geliyor.”
‘’Evet Tom her şey düşünceyle başlıyor. Düşünceler eyleme dönüşüyor, Eylemler alışkanlıkları, alışkanlıklar da karakteri oluşturuyor. Karakterin de kaderin oluyor, mutlu ya da mutsuz oluyorsun. Bu nedenle düşüncelerimize çok dikkat etmeliyiz. Düşüncelerimiz eyleme geçerken daha da dikkatli olmalıyız. Eylemlerimiz alışkanlık haline gelecektir. Kötü bir eylem de bulunursak kötü bir alışkanlık oluşturacağız demektir. Bu da bize büyük bir sorun yaratacaktır. Kaygılanma Tom bu kötü alışkanlığı doğrudan yok edemesek de, yerinde başka doğru bir eylem koyarak yok edebiliriz.
Yedinci aşama; Eylemi yapmaktan keyif al. Gülmeksizin geçen bir gün yaşanmamış bir gündür.”
‘’Bunu anladığımı sanmıyorum. Eyleme geçmek için engelleri yıkmaya çalışıyorum zorlanıyorum nasıl keyif alacağım.”
‘’Her şey düşünceyle başlıyor demiştik, eylemi istediğine göre güzel yanları vardır Tom. Güneş doğmadan önce kalkmak istiyorsun ve bunu alışkanlık haline getirmek istiyorsun, kendini zorlayarak kalkıyorsun. Kalktıktan sonra bunun keyfini çıkar. Bir bardak çay içerek güneşin doğuşunu, doğanının yeniden dirilişini izle, keyif al, her şeyin güzelliklerini gör. Hedefine giderken aynı zamanda eğlen. “
‘’Güneş doğmadan önce kalkmaktan bahsettin bunu yapmak zorunda mıyım Bill?.”
‘’Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin Tom. Bir şeyi istediğin için ve doğru olduğunu düşündüğün için yapacaksın. Rüzgar ne yandan eserse sende onunla gitmeyeceksin. Bu günden itibaren zihnini kontrol edebilirsin, eylemlerini yönlendirebilirsin, yaşamının iplerini eline alabilirsin.”
‘’Her şeyin kontrolünün ben de olması kulağa çok hoş geliyor Bill.”
Bu sorumla birlikte Bill’in beyaz bir lale çiçeğini koklayan bir kız çocuğuna biraz dikkatlice ve elemle baktığını gördüm. Yine acaba çarpıcı bir örnek mi verecek bu kız çocuğu üzerinden diye düşünürken, gözlerini gökyüzünün sonsuzluğuna dikerek ‘’Evet,evet her şeyin kontrolü bizde, zihnimizi kontrol edebilirsek’’ dedi, ne kadar toparlanmaya çalışsa da yüzünün kararlılığı biraz sarsılarak.
Güzel bir bahar günüydü, her şey yerli yerinde ve güzel gözüküyordu. Aldığım bakış açısıyla her şey daha anlamlı ve daha harika gözüküyordu. Beyaz laleyi koklayan kız çocuğunun görüntüsü de mükemmel bir manzara oluşturuyordu. Çiçekle bir çocuğun aynı karede görülmesi bakmaya değer bir manzaraydı. Bill de acaba bu manzaranın güzelliğine mi dikmişti gözlerini acaba, yoksa başka bir şey mi düşünüyordu? Bunun için mi sesi tüm çabasına rağmen biraz kararsızdı? Yoksa Her şeyin kontrolünün ben de olması sözüne mi takılmıştı. Yoksa her ikisine birden mi?, merak ettim doğrusu? Ama tamamen değişmiş bu bilgenin güzelliğe takıldığını düşündüm ve ahengi de bozmamak için sormadım.