- 537 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YOK ETME VAKTİ
Belki de son kez yazacağım bu satırları...Son kez bu denli içim acıyacak ... Yutmak gerek galiba bazı şeyleri. Sağır olmak gerek kalbe ya da akla zeval gelmesin diye. Son kez uğurlamak gerek geceyi ne varsa geceden kalan.
İçimde ne varsa acıtan, yıkan, tarumar eden, tüm benliğime aykırı... Yok etme zamanı belki de... Yeniden çiçek açmak gerek şimdi. Küllerinden doğma zamanı. Sustukça yok ettiğin kendine, dönme vakti.
En yakıp yıkan insanı ölüm derler, hâlbuki ölüme çare yoktur. Ya ayrılık, ayrılık için insan kaç defa ölür?
Sonları belli başlangıçlar vardır hayatta... Biz göremesek, ulaşamasak bile olan. Olanlara gücümüzün yetemediği, sadece gözyaşlarına sebep olan...
Yazmak, terapi gibi ... İnsan nefes aldığını hissediyor. Hani o kalp sıkıştıran, o inceden ağrı, yazarken sanki uçup gidiyor. Susmak daha çok acıtırdı bilirdim hep. Ama biriktikten sonra susmaya devam etmek zorların en zoruydu.
Yok etmek, silmek istedim hep bazı şeyleri. En azından hafızam gitmemeliydi elden. Kalp gitti gidiyor. Ee akıl, zaten mantık kabında sendeliyor.
Yeniden doğmak, gözlerimi hayata yeniden açmak istedim. Uzun zaman oldu. Yazmayalı. Hata ettim. Terapimi ertelememeli, bana iyi gelen şeyi yok etmemeliydim.
Anlatmak istediğim, içimde yıllanmış o kadar eşya vardı ki ... Kalbimi daraltan, vicdanımı ele geçirmiş, susturan... Susmak zorunda bırakan...
Önce babam gitti ve ben daha ona alışamamışken en sevdiğim, canımdan bir parça anneannem de şimdi gitti. Cennette belki görüşeceğiz. Tabi orası da mâlum. Gitmek, zorlu bir mücadele gerektiriyor.
Hem annem hem anneannemi aynı anda kaybetme korkusu yaşadım. Annem iyileşti ama anneannemi söyleyemedim bu sefer anneme. Hastaneden çıkmadan daha akraba sağolsun o iyiliği de yaptı. Ve beni yine bir mücadele ortasına attı. Bin kere yandım.
Yandım da söndüm... Yük arttı omuzlarımda. Hayat ha bir karar sınıyordu sanki. Önce sevdiklerimle daha sonra sağlığımla...
Ölmeyi bile isteyecek kadar depresyondaydım ya da unutmayı. Her şeyi ama... Kendimi bile... Çünkü sevdiklerimi o şekilde görmek bile bana yetiyordu.
Özellikle de anneannem... O bende bir yara olarak kaldı. Belki bir vicdan azabı.
Kimseye anlatamadığım şeyler vardı ve bunlara kör, sağır ve dilsizi oynamak canımı öyle bir yakıyordu ki...
Bağıra çağıra anlatmak istediğim ama sustuklarım...
Her şeyden çabuk etkilenen ve saklayan ruhum...
Yorgun... Yorgunum... Susarak ateşin üzerinde yürüyordum. Karanlık odada tek bir ışık bile yok. O ateşin verdiği sıcaklığı beynimde bütünleştirirken yutmak, kabuğuna saklanmak öyle zordu ki... Kimsenin farkedemediği ama senin yandığın bir ben vardı bedenden içeri. Belki de yutmak ve uyumak gerekti. Sabah olurdu bir gün belki...
YORUMLAR
Merhaba saygın kalem dost, doruklarca yüksek insanı duygularını şiirsel bir dille ne güzel anlattınız. Gönül sesiniz hep çağlasın yurdumun ak köpüklü çayları gibi.
Mutlak kader var değiştirilmesi bizlerce olanaklı olmayan doğmak, yaşamak ve bu alemden başka aleme geçmek gibi. normal karşılamaya çalışmak mutlaklıkların en acısı ölümü.
Allah cümlemize sıralı ölüm nasip etsin. ve tüm geçmişlerimze rahmetle muamele etsin.
Dostlukla kalın.