- 488 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
HERKES ÖĞRETMEN OLAMAZ
Çağlar öncesinden Hz. Mevlana: ’BAŞKALARININ KUSURUNU ÖRTMEDE GECE GİBİ OL’ derken, zamanımızda bile bunun ne kadar önemli olduğunu, bir kere daha gözler önüne sermişti saygıdeğer öğretmen.
Nasıl mı?
Sınıfta bir öğrencinin telefonu kaybolur. Telefonu kaybolan öğrenci sınıf öğretmenine şikâyet eder. Sınıf öğretmeni yaptığı kısa araştırmada telefonu alanın sınıftan birisinin olabileceğini düşünerek, araştırmaya o sınıftan başlamak ister. Böyle düşünür ama bunu nasıl ortaya çıkaracaktır? Sonunda öğretmen şöyle bir yöntemi uygulamaya karar verir. Öğrencilere der ki:
“Çocuklar, hepiniz gözlerinizi yumacaksınız ve ben gözlerinizi açın diyene kadar da açmayacaksınız. Telefonu alan arkadaşınız sessizce telefonu getirip masanın üzerine bıraksın.”
Sınıftaki bütün öğrenciler gözlerini kapatırlar. Telefonu alan öğrenci sessizce yerinden kalkar ve telefonu getirip öğretmenin masasına bırakır ve yine sessizce geçer yerine oturur.
Telefonun ortaya çıktığını gören öğretmen:
“Tamam, çocuklar gözlerinizi açabilirsiniz; telefon bulundu.” Der.
Teneffüste bütün öğrenciler dışarı çıkmış olmasına rağmen, telefonu alan öğrenci dışarı çıkmamış ve öğretmene gelip,
“Öğretmenim, size çok teşekkür ederim; beni ele vermediniz.” Diyerek, teşekkür eder.
Öğrenciyi dinleyen öğretmen, hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi ona cevap verir:
“Telefonu sen mi getirip masaya bıraktın?”
Öğrenci:
“Evet.” Diye itiraf eder.
Öğretmen öğrencisini bozmak istemez ve der ki:
“Ama benim gözlerim de kapalıydı, senin olduğunu görmedim ki...”
Bizim zamanımızda öğrenci için öğretmen her şeydi; şimdi nasıldır bilmiyorum. Öğrenciler, velilerden daha çok öğretmenlerine inanır ve güvenirlerdi. Velilerimiz gibi benim babam da “Eti senin, kemiği benim” diyerek öğretmenlere teslim etmişlerdi. Hayatta olan öğretmenlerime selam olsun. 20211106
YORUMLAR
Ne güzel ne mübarek bir meslek öğretmenlik. Allah onları başımızdan eksik etmesin. Hikaye de çok anlamlıydı...