İNCİRİN KABUĞU
İNCİRİN KABUĞU
Yaz kış ayağından çıkarmadığı yarısı arkadan yırtık kara lastikleri ile köyün Deli Mehmet’i idi o. Bazıları ona latife etmek amacıyla ‘’Mehmet Ağa’’ diye hitap ettiğinde o günkü moral durumuna göre ya sessiz kalır ya da ‘’Benimle alay etme! Ne ağası? Hiç ağa vaziyeti var mı bende’’ diye karşı çıkarken alaycı bir üslup takınır, sert sert de adamın yüzüne bakardı.
Hiç boş durmazdı. Ormanda kışlık odun hazırlarken koca gövdeli ağaçları dibinden keserken odun kesmede kullanılan bıçkıyı iki kişi ile kullanıldığı için yanına yardımcı alırdı. Bunun haricinde neredeyse bütün işlerini tek başına görürdü. Bir işi düştüğü, bir yardıma ihtiyacı olduğu zaman yanınıza gelir. Selam verir, hal hatır sorar, sonra da hizmetini söylerdi. Hizmetini öylesine mülayim bir şekilde anlatırdı ki; ona yardımcı olmayı istisnasız kabul ederdiniz..
Köyün Deli Mehmet’i çocuklarını çok severdi. Onları ‘’balım’’ diye sever, incir üzüm, ceviz, kestane ne bulursa bir anaç tavuğun civcivlerini beslemesi gibi önüne koyar, yerken de mutluluğu yüzünden okunurdu...
Evlerinin önündeki her tarafını üzüm asmasının kapladığı incir ağacının mevsimi gelince bol meyvesi de olurdu. Ağaçtaki incir üzüm neredeyse yemekle bitmezdi. Yaz sıcağında kümese girmek istemeyen tavuklar veya kümeste anaç tavuklar tarafından gagalanan ferikler ile kümesin kıdemli horozunun kovaladığı o yılın yeni yetme horozları akşamları bu ağacın dallarına tünerler, bir yandan da yetişebildikleri incirleri, üzümleri yerlerdi.
Dalından aldığı incirin kabuğunu itina ile soyar yanında bulunan çocuklarına yedirirdi. Çocuklarının yediği inciri sanki kendisi yemiş kadar mutlu olur, çoğu zamanda kabuğunu kendisi yerdi. Hiç israf etmez, yemek tabaklarını bile sıyırır kalaylanmış gibi çıkarır bir kenara koyardı.
Köyün Deli Mehmet’i akşamları tavukların tünediği incir ağacının yere yakın dallarından aldığı inciri soyup çocuklarına uzatırken gözüne yabancı bir çocuk ilişti. Çocuğun incir yiyenleri gördükçe adeta ağzından sular aktığını görünce fazla dayanamadı. Soyduğu incirin kabuğunu diğer çocuğa, kalanını da çocuklarına verirken olup biteni dikkatle izleyen mahallenin yaşlı ninesi yanlarına gelerek:
‘’Ayım Mehmet Ağa ayıp! Yaptığın işe bak. Komşuluğa, insanlığa sığar mı bu? ’’ diye çıkışınca suçunu anlayan köyün Deli Mehmet’inin suç üstü yakalanmış biri gibi önce yüzü kulaklarına kadar kızardı:
‘’Hala çok haklısın da ben ne yaptığımı biliyor muyum? Adım üzerimde, bana Deli Mehmet derler’’ diyerek oradan uzaklaştı...
Salih KOÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.