Bir Müslümanın Müslüman olmayanla dost olmasında dinen hiçbir sakınca yoktur. Fakat bazı kişiler Hristiyan ve Musevilerle dost olunamayacağını iddia etmektedirler bunun içinse en çok Maide Suresi 51. ayetinin yanlış çevirisini kendilerine delil olarak sunmaktadırlar halbuki Maide Suresi 51. ayetinde iki kelime geçmektedir ve bu kelimelerden evliyau veli kelimesinin çoğulu olup koruyucular, kanun nazarında sorumlular, malikler, efendiler, sahipler ve dostlar anlamına gelmektedir. Bir diğeri olan "yetevellehum": bakımını üstlenir, yönetimi ele alır, hakim duruma geçer" anlamları bulunmaktadır. Maide Suresi 51. ayetinde geçen "dost, veli" kelimesi "yönetim" anlamına gelmektedir. Yani Allah Müslümanlara Hristiyan ve Musevilerin yönetimi altına girmeyin diye bildirmektedir. Hristiyan ve Musevilerin yönetimi altına girmemek Müslümanların lehine olan bir durumdur. Zira bir Musevi veya Hristiyanın yönetimi altındaki bir Müslümanın ibadet ve din hükümlerini uygulamada zorluk çekebilme ihtimali çok yüksektir. Cemaatlere ve Diyanete bakan birisi bu ihtimalin ne kadar yüksek olduğunu biraz anlar. Bu zorluğun olmaması için ayette böyle bir hüküm verilmiştir. Fakat bu ayetin hükmü Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı yerler için geçerlidir. Müslüman ülkelerde devlet idaresinde bir çok üst makamda farklı dinlerden ve inançlardan insanlar bulunmaktadır ve bulunmalıdır. Fakat Maide Suresi 51. ayetinde vurgulanan durum çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda tek kanun koyucu ve düzen sağlayıcının farklı dinden bir kişi olmaması ve tüm Müslüman halkın o tek kişiye teslim edilmemesidir, ki bu toplumun inanç ve düzeninin korunması için barışcıl ve gerekli olan bir hükümdür. Yine Maide Suresi 55. ayetindeyse dost olarak çevrilen ’vly’ kökünden gelmekte olan velliyu-kum’dur. Ve "yakın, arkadaş, gözeten, yardımcı, yanında duran, bakan ve yöneten ’ anlamlarına gelmektedir. Yine her ne hikmetse Bakara Suresi 282. ayetinde geçen "veli" kelimesine "dost" anlamı verilmemiş "veli" anlamı verilmiştir. Yine mademki Müslüman olmayanlar dost edinilemez nasıl oluyor da Allah kitap ehlinin yemeklerinin ve kadınlarının bizlere helal olduğunu söylemektedir? Bir kişinin yemeğini yemek için onun evine gitmek ya da dışarıdan yemek yemek gerekir. Bu sebeple bu delil olarak gösterilebilir. Peki bir kişi ile evlenmek nasıl olur? Bir kişi ile evlenmek için ya görücü usulü ile evlenmek ya da o kişiyle tanışıp arkadaş olmak gerekir ki görücü usulü bir Müslüman bir Hristiyan ve Musevi’nin evine gitmeye kalkışsa hemen Hristiyan ve Musevi senle dostluğumuz yok seni tanımıyorum nasıl kızımı istersin der? Geriye tanışıp arkadaş olarak evlenmek kalıyor. Peki bu durumda bir dostluk bağı oluştu mu oluştu peki bu kızın dinini değiştireceğini iddia edebilir misiniz? Hayır. İşte Müslüman olmayanla arkadaş olunamasa evlenilemezde gelelim Kur’an’ın diğer ayetlerine birkaç ayette kitap ehli övülmektedir. Örneğin; Ali İmran Sûresi 113. ayetinde Onların hepsinin bir olmadığı söylenmekte yine aynı sûrenin 75. ayetindeyse kitap ehlinden bazı kişilerin emanete sadakat gösteren dürüst insanlar olduğu belirtilmektedir.