- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yunus Emre'nin İzinde
Yunus Emre’nin İzinde
Ben bu yolu bilmez idim
Aşk gönlüme düştü gider
Aşk elinden dertli yürek
Kaynayuban taştı yürek
(Yunus Emre)
"Yunus Emre’nin İzinde" kitabı Yazar Naci Yengin’in Nisan 2021’de Ihlamur Yayınları aracılığıyla okurla buluşturduğu eseri. 176 sayfa hacmindedir. Çok geniş bir arşiv ve saha çalışmasıyla birlikte, on beş konu başlığında Yunus Emre’nin hayatı, felsefesi, sanatı, yaşadığı yüzyıl, yaşadığı ortam gibi birçok konu etraflı bir şekilde ele alınmış. Yunus Emre felsefesi, mezarının olabileceği muhtemel yerlerin değerlendirmesi, kişiliği, karakteri, tarihi kaynaklar, menkıbeler, söylenceler, kadim Türk-Müslüman kültüründeki yeri gibi onlarca alt başlıklar karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmış.
"Ko beni yatayım şeyh eşiğinde"…"Ko hizmet edeyim şeyhe ölünce" gibi mısraları kuvvetle muhtemelen Şeyhi Tapduk Emre’nin dizinin dibinde gömülmeye vasiyet ettiği ve bu duruma uyan mezar yerlerinde daha fazla durulmuş. Yunus Emre’nin kırk yıl Tapduk Emre’ye müritlik yapması üzerinde ayrıntılı durulur. "Erenler meydanına eğri yakışmaz" diyerek bu bağlılığı taçlandırılmıştır. Yunus’un şeyhine muhabbeti, sevgisi, hizmeti öldükten sonrada devam etmesini ister. Hatta bir şiirinde şöyle seslenir. “Şeyhimi görmeye gelenler, beni çiğnesin de öyle geçsin” diyerek büyük bir sevgi ve mütevazılık örneği göstermiştir. Yunus Emre’den sonra birçok ozanın Yunus Emre ismini mahlas olarak kullanması sevgi, saygı ve verilen kıymetin nişaneleri olarak görülse de gerçek Yunus Emre ile karıştırılmalarına sebep olmuştur. Bu şiirler ve sözler uzmanlar tarafından tahlil edilerek gerçek Yunus Emre’ye ait olup olmadığı çoğunlukla belirlenmiştir.
Yunuş Emre’nin hayatında yeri olduğuna inanılan Hacı Bektaş-ı Veli gibi değerlerimiz üzerinde de durulmaktadır. Daha geniş perspektifte İmam Maturidi ile başlayıp Hoca Ahmet Yesevi ile devam eden milli karakterimizin kökleşmesinde, kimlik kazanmasında yerleri olan birçok Horasan Erenleri özelinden değerlendirilmektedir.
1919 yılında yazılan Fuat Köprülü’nün "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar", İbrahim Hakkı Konyalı, Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Abdulbaki Gölpınarlı, Halil İnancık, Mustafa Tatcı gibi birçok eser sahibinin görüşlerine de yer verilmektedir.
Moğol istilası, Babailer İsyanı, Anadolu Selçuklu Devletinin Moğollara karşı 1243’de Kösedağ savaşıyla yenilmesi gibi o döneme dair birçok tarihi vaka ile birlikte Yunus Emre’nin devri ele alınmaktadır. Yunus Emre’nin yaşadığı 13. yüzyıl daha çok kabul görmesi ve bu yüzyılda yaşanan iç karışıklıklar, bölünmüşlükler daha çok beylikler dönemi Moğolların istilaları özelinden irdelenmektedir. Bu zor şartlarda Yunus’un değişlerinin, şiirlerinin etkisini, katkısını yüzyıllar boyu devam ettiğini görmekteyiz.
Eskişehir Sarıköy ile Kula ilçesi Emre Köyü başta olmak üzere Karaman, Sandıklı, Aksaray, Keçiborlu, Nallıhan, Erzurum, Ünye, Sivas gibi Anadolu’nun birçok yerinde Yunus Emre’nin izi sürülüyor adeta. Anadolu halkının gönül verdiği Yunus’una birçok yerde makam, mezar yerinin yapıldığı görülmektedir. Yunus Emre sadece Anadolu Türklüğü için önem arz etmez tabi. Türkistan, Kafkaslar, Ortadoğu ve Balkanlara kadar Yunus Emre büyük bir değerdir ve birlik beraberlik adına önemli bir sembol şahsiyettir.
"Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası" diyen Yunus, Anadolu’da kolonizatör dervişlerinin her dem süreğen olacağını imler adeta. Yunus Emre’nin, Hoca Ahmet Yesevi’den sonra dilimizi en güzel haliyle kullanmasını örnekleriyle bolca görmekteyiz. Hayatıyla alakalı kesin olmayan bilgilerin olması Yunuş Emre’nin menkıbevî bir hayatı olduğu ve yüreklerde bu şekilde yaşadığı bilinmektedir. Yunus Emre’nin çok bilindik bir şiirinin bir bölümüyle yazımı sonlandırayım izninizle. “Ten fanidir can ölmez/ çün gitti geri gelmez/ ölür ise ten ölür/ canlar ölesi değil”
İlkay Coşkun
Yitik Bavul Dergisi
Sayı 5, Aralık 2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.