9
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1267
Okunma
Belirlenen günde A4’ de bir araya geldiler.
Nokta hem üzgün hem de sinirliydi:
“Arkadaşlar bizler dilbilgisi kuralları arasında iş olsun diye yer almıyoruz. Son zamanlarda kalemlerin vurdumduymaz, bizlere değer vermez, kuralları tanımaz, tavırları aldı başını gidiyor. Kalemler; bütün hünerin kelimelerde olduğunu sanıyorlar. Oysa onların anlamlarını güçlendiren bizleriz. Bu gün toplanmamızın nedeni kendimizi tanıtmak, bizlerin yazılardaki önemini vurgulamaktır. Bizler olmazsak kelimeler hak ettiği değeri bulamazlar. Okuyucu yorulur, sıkılır. Anlamakta güçlük çeker Söz almak isteyen var mı?”
Noktalı virgül:
“Sayın nokta ben şekil olarak sizden daha gösterişliyim. Ancak hepimiz biliyoruz ki senin işlevin hepimizden daha önemli. Bence önce senin kendini tanıtman daha yararlı olacaktır.
NOKTA:(.)
“Ukalalık kabul etmezseniz noktalı virgülün görüşüne katılıyorum. Evet, hepimiz önemliyiz. Ancak benim görevim size göre biraz daha önemli. Ben cümlelerin sonunda yer alırım. Cümle: Bir duyguyu, bir düşünceyi veya bir olayı ele alarak bir hüküm halinde ifade eden kelime dizisidir. Ben bu dizinin sonunda yer alırsam o kelimeler anlam kazanır. Benim görevim bu kadarla da bitmez. Bazı kısaltmalar, sayılar, sayıdan sonra CI Cİ anlamı, yazı maddeleri, tarih belirleme, saat ve dakika araları, büyük rakamları ayırma gibi görevlerim de vardır. Sizler de çok önemlisiniz. Virgül sen benim en büyük yardımcımsın. Beni tercih etmedikleri zaman imdada sen yetişirsin. Seni dinleyelim.”
VİRGÜL: (,)
“Teşekkürler. Bana da bir ad koydular bir şekil belirlediler ise benimde kendime göre bir görevim var tabii. Birbiri ardına sıralanan eş görevli kelimelerin arasında yer alırım. Sıralı cümlelerde görev bendedir. Uzun cümlelerde yüklemden uzaklaşılmışsa iş bana düşer. Benim de rakamlarla işim vardır. Kesirler belirlenecekse araya ben girerim. Söz bana verilmişken sık yapılan bir hatadan da söz edeyim. Ve veya yahut bağlaçlarının kullanıldığı yerde bana iş düşmez.”
“Evet. Hem benden, hem de virgülden yararlanarak bir kimlik sahibi olduğuna göre sen de kendini anlat noktalı virgül.”
NOKTALI VİRGÜL:(;)
“Benim görüntüm sizin ikinizin toplamıdır. Ama doğru konuşmak gerekirse benim görevim senin ki kadar ağır değildir. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri, cümlede virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak, cümle içinde bazı açıklama gerektiren ifadelerden sonra sıra bendedir. Kendimi çok karışık anlattım değil mi? Ben böyleyim işte. Çok hassasım, çok titizim.”
“Sen ne dersin Soru işareti?
SORU İŞARETİ:(?)
(Gülerek)”
Özür dilerim nokta, gülmemi yanlış anlamayın? Sen sordun ya; işte ben oradaydım. Soru bildiren cümlelerin sonudur benim yerim. Virgülün dediği gibi ben de bir ayrıntıyı açıklıyayım. Cümle içinde geçen MI- Mİ gibi eklerden sonra ben kullanılmam. Bu da çok yapılan hatalar arasındadır.”
“Evet, iki nokta seni dinliyoruz:”
İKİ NOKTA:(:)
Kendinden sonra örnek verilecek, açıklama yapılacak cümlelerin sonuna ben gelirim. Bir görevimde konuşma cümlelerinde konuşacak kişinin adından sonra benim kullanılmamdır. Matematikte de bölme anlamına gelirim. Bazen benimle noktalı virgülü karıştırdıkları da olur.
“Ünlem sen kimsin?”
ÜNLEM:(!)
“Sevinç, kıvanç, acı, şaşma cümlelerinin sonunda kullanıldığım gibi; seslenme, hitap, uyarı, alay, kinaye, küçümseme ifade cümlelerinin sonu da bana aittir.”
“Tüm konuşmacı arkadaşlara teşekkür ediyorum. Kanımca yeteri kadar kendimizi tanıttık. İnşallah kalem verilmek istenen mesajı almıştır. O da onu tutan elin sahibine gerekeni iletir. Toplantıyı bitirelim isterseniz.”
Parantez sinirle ayağa kalktı:
“Üç nokta, kısa çizgi, uzun çizgi, eğik çizgi, tırnak, denden, ben; bizlerde edebiyatta yeri olan işaretleriz. Bize söz vermeden toplantıyı bitiriyor olman bizi değersiz gördüğün anlamına gelir. Yanlış yapıyorsun nokta, yanlış…”
“ Siz yanlış anlıyorsunuz. Eğer her işarete söz verirsek bu toplantı uzar gider. Zamanımız dar, belki ileride bir toplantı daha yaparız. Sizler de kendinizi anlatırsınız. Tabii sizler de önemlisiniz.”
“Uzarsa uzasın bizlerinde kendimize göre bir görevimiz, bir kişiliğimiz var. Kalkın arkadaşlar gidiyoruz. Bize değer verilmeyen yerde fazla durmanın bir anlamı yok. Toplantıyı terk ediyoruz.”
Parantez ve arkadaşlarının peşinden, nokta ve arkadaşları da A4 den ayrılmadan önce:
“Giderseniz gidin. Zaten canım burnumda, -gerçek edebiyat yapıyorum- diye koca bir paragrafta bizlerden hiç birimizin kullanılmadığı yazılar var. Ben edebiyat adına değerlerimiz bilinsin istiyorum.”
Karşıdan koşarak gelmekte olan inceltme işareti, parantez ve arkadaşlarına:
Televizyon haberlerinde alt yazı geçti. Burada bir yerde imla işaretlerinin toplantısı yapılacakmış. Nerede olduğunu biliyor musunuz? Güldü parantez:
“Toplantı yapıldı, bitti bile sen nerede kaldın?”
“Bana hiç kimse haber vermedi ki. Kim düzenledi bu toplantıyı?”
“ Git havalı havalı yürüyen noktaya sor.”
İnceltme işareti noktaya döndü:
“İmla İşaretleri toplantısı yapılıyor da neden bana haber verilmiyor? Ben genelde bir tek A’ya bağlıyım diye beni işaretten saymıyor musunuz?
Nokta elini çenesine koydu düşündü:
“Haklısın sen aklımıza gelmedin. “
“ Evet haklıyım. Genelde A’ya şapkalık yapmam Onu yağmurdan soğuktan korumak için değildir. Ben olmasam Hala ile Hâlâ yı, alemle âlemi, adetle âdeti vb. ayırmanız mümkün mü? Bana bazen görev veriliyor, sonra geri alınıyor. Neden böyle?”
“Derdini bana değil Marko Paşaya… Pardon Türk Dil Kurumu’na anlat.
A4 de yapılan bir toplantı böylece sona erdi.
Bana da olanları anlatmak düştü.
SELAM VE SAYGILARIMLA.