- 1172 Okunma
- 9 Yorum
- 6 Beğeni
NOKTALAMA
Belirlenen günde A4’ de bir araya geldiler.
Nokta hem üzgün hem de sinirliydi:
“Arkadaşlar bizler dilbilgisi kuralları arasında iş olsun diye yer almıyoruz. Son zamanlarda kalemlerin vurdumduymaz, bizlere değer vermez, kuralları tanımaz, tavırları aldı başını gidiyor. Kalemler; bütün hünerin kelimelerde olduğunu sanıyorlar. Oysa onların anlamlarını güçlendiren bizleriz. Bu gün toplanmamızın nedeni kendimizi tanıtmak, bizlerin yazılardaki önemini vurgulamaktır. Bizler olmazsak kelimeler hak ettiği değeri bulamazlar. Okuyucu yorulur, sıkılır. Anlamakta güçlük çeker Söz almak isteyen var mı?”
Noktalı virgül:
“Sayın nokta ben şekil olarak sizden daha gösterişliyim. Ancak hepimiz biliyoruz ki senin işlevin hepimizden daha önemli. Bence önce senin kendini tanıtman daha yararlı olacaktır.
NOKTA:(.)
“Ukalalık kabul etmezseniz noktalı virgülün görüşüne katılıyorum. Evet, hepimiz önemliyiz. Ancak benim görevim size göre biraz daha önemli. Ben cümlelerin sonunda yer alırım. Cümle: Bir duyguyu, bir düşünceyi veya bir olayı ele alarak bir hüküm halinde ifade eden kelime dizisidir. Ben bu dizinin sonunda yer alırsam o kelimeler anlam kazanır. Benim görevim bu kadarla da bitmez. Bazı kısaltmalar, sayılar, sayıdan sonra CI Cİ anlamı, yazı maddeleri, tarih belirleme, saat ve dakika araları, büyük rakamları ayırma gibi görevlerim de vardır. Sizler de çok önemlisiniz. Virgül sen benim en büyük yardımcımsın. Beni tercih etmedikleri zaman imdada sen yetişirsin. Seni dinleyelim.”
VİRGÜL: (,)
“Teşekkürler. Bana da bir ad koydular bir şekil belirlediler ise benimde kendime göre bir görevim var tabii. Birbiri ardına sıralanan eş görevli kelimelerin arasında yer alırım. Sıralı cümlelerde görev bendedir. Uzun cümlelerde yüklemden uzaklaşılmışsa iş bana düşer. Benim de rakamlarla işim vardır. Kesirler belirlenecekse araya ben girerim. Söz bana verilmişken sık yapılan bir hatadan da söz edeyim. Ve veya yahut bağlaçlarının kullanıldığı yerde bana iş düşmez.”
“Evet. Hem benden, hem de virgülden yararlanarak bir kimlik sahibi olduğuna göre sen de kendini anlat noktalı virgül.”
NOKTALI VİRGÜL:(;)
“Benim görüntüm sizin ikinizin toplamıdır. Ama doğru konuşmak gerekirse benim görevim senin ki kadar ağır değildir. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri, cümlede virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak, cümle içinde bazı açıklama gerektiren ifadelerden sonra sıra bendedir. Kendimi çok karışık anlattım değil mi? Ben böyleyim işte. Çok hassasım, çok titizim.”
“Sen ne dersin Soru işareti?
SORU İŞARETİ:(?)
(Gülerek)”
Özür dilerim nokta, gülmemi yanlış anlamayın? Sen sordun ya; işte ben oradaydım. Soru bildiren cümlelerin sonudur benim yerim. Virgülün dediği gibi ben de bir ayrıntıyı açıklıyayım. Cümle içinde geçen MI- Mİ gibi eklerden sonra ben kullanılmam. Bu da çok yapılan hatalar arasındadır.”
“Evet, iki nokta seni dinliyoruz:”
İKİ NOKTA:(:)
Kendinden sonra örnek verilecek, açıklama yapılacak cümlelerin sonuna ben gelirim. Bir görevimde konuşma cümlelerinde konuşacak kişinin adından sonra benim kullanılmamdır. Matematikte de bölme anlamına gelirim. Bazen benimle noktalı virgülü karıştırdıkları da olur.
“Ünlem sen kimsin?”
ÜNLEM:(!)
“Sevinç, kıvanç, acı, şaşma cümlelerinin sonunda kullanıldığım gibi; seslenme, hitap, uyarı, alay, kinaye, küçümseme ifade cümlelerinin sonu da bana aittir.”
“Tüm konuşmacı arkadaşlara teşekkür ediyorum. Kanımca yeteri kadar kendimizi tanıttık. İnşallah kalem verilmek istenen mesajı almıştır. O da onu tutan elin sahibine gerekeni iletir. Toplantıyı bitirelim isterseniz.”
Parantez sinirle ayağa kalktı:
“Üç nokta, kısa çizgi, uzun çizgi, eğik çizgi, tırnak, denden, ben; bizlerde edebiyatta yeri olan işaretleriz. Bize söz vermeden toplantıyı bitiriyor olman bizi değersiz gördüğün anlamına gelir. Yanlış yapıyorsun nokta, yanlış…”
“ Siz yanlış anlıyorsunuz. Eğer her işarete söz verirsek bu toplantı uzar gider. Zamanımız dar, belki ileride bir toplantı daha yaparız. Sizler de kendinizi anlatırsınız. Tabii sizler de önemlisiniz.”
“Uzarsa uzasın bizlerinde kendimize göre bir görevimiz, bir kişiliğimiz var. Kalkın arkadaşlar gidiyoruz. Bize değer verilmeyen yerde fazla durmanın bir anlamı yok. Toplantıyı terk ediyoruz.”
Parantez ve arkadaşlarının peşinden, nokta ve arkadaşları da A4 den ayrılmadan önce:
“Giderseniz gidin. Zaten canım burnumda, -gerçek edebiyat yapıyorum- diye koca bir paragrafta bizlerden hiç birimizin kullanılmadığı yazılar var. Ben edebiyat adına değerlerimiz bilinsin istiyorum.”
Karşıdan koşarak gelmekte olan inceltme işareti, parantez ve arkadaşlarına:
Televizyon haberlerinde alt yazı geçti. Burada bir yerde imla işaretlerinin toplantısı yapılacakmış. Nerede olduğunu biliyor musunuz? Güldü parantez:
“Toplantı yapıldı, bitti bile sen nerede kaldın?”
“Bana hiç kimse haber vermedi ki. Kim düzenledi bu toplantıyı?”
“ Git havalı havalı yürüyen noktaya sor.”
İnceltme işareti noktaya döndü:
“İmla İşaretleri toplantısı yapılıyor da neden bana haber verilmiyor? Ben genelde bir tek A’ya bağlıyım diye beni işaretten saymıyor musunuz?
Nokta elini çenesine koydu düşündü:
“Haklısın sen aklımıza gelmedin. “
“ Evet haklıyım. Genelde A’ya şapkalık yapmam Onu yağmurdan soğuktan korumak için değildir. Ben olmasam Hala ile Hâlâ yı, alemle âlemi, adetle âdeti vb. ayırmanız mümkün mü? Bana bazen görev veriliyor, sonra geri alınıyor. Neden böyle?”
“Derdini bana değil Marko Paşaya… Pardon Türk Dil Kurumu’na anlat.
A4 de yapılan bir toplantı böylece sona erdi.
Bana da olanları anlatmak düştü.
SELAM VE SAYGILARIMLA.
YORUMLAR
Bedri Tokul
Teşekkür ediyor Saygılarımı gönderiyorum.
Oya gedik
Bedri Tokul
Teşekkürler Deniz.
Selam ve Sevgiyle...
Yazınızı alkışlıyorum. Mizahsel olmasıyla birlikte eğitici de olmuş. Tebrik ediyorum.
Düz mantıla kolayca anlaşılabilecek yazıları dahi öyle saçma taraflarından anlıyoruz ki noktalama ve yazım hatası olmasa dahi ne çare...
Üstat kinaye bilmeyen; soyuttan, somuttan anlamıyan durumlar içinde bir yazı bekleriz sizden. Acizane ne ödev ne emir sadece rica. Ancak siz yazabilirsiniz.
Selam dua ve saygılarımla...
Bedri Tokul
An itibariyle bu defterde; sizin 12 yıl, 2 ay, 28 dakikalık ; benimse 12 yıl, 37 saniyelik üyeliklerimiz var. Mesleğimin söylemiyle siz benden kıdemlisiniz yani. Bunca zamandır niye yazılarımızda karşılaşmadık ki?
Üzüldüm.
Aslında BİR DOSTLUĞUN HİKAYESİ yazınızda söylediğiniz gibi yaşta önemli değil kıdemde. Önemli olan yürektir. Yaşınızı bilmiyorum. Ben 70'i çoktan aştım. Bundan böyle yazılarınızı okuyacak, keyfini çıkartıp, ruhumu doyurup mutluluğunu yaşayacağım.
Bana bir yazı siparişi vermiş olmanız beni onurlandırdı. Elimdeki kalem söylemek istediklerimi yazarsa neden olmasın? BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE...
İsterseniz bir konu başlığı verin bana elimden geldiği kadar yazmaya çalışayım.
Sizi tanıyacak olmanın mutluluğunu yaşıyorum şimdi.
Selam ve Saygıyla.
Allaha emanet olun.
halil_
Bilmukabele!
Teveccühünüz, hoşgörünüz, bilgeliğinizin ummanlığından olsa gerek ki bize bu güzel sıfatları addettiniz.
Hem büyüğüm hem de Hoca’msınız. Hadde 13 kalmış varır mıyız bilemem. Sıradan herkes gibiyiz naçizane.
Hani bir taş parçası… Heykeltıraş farklı bakıp incelerken, duvar ustası farklı, inşaat ustası farklı, deniz dolgusu için kullanılacaksa farklı incelenir. Öyle ya; tuzlu suya dayanmalı ufalanmamalı. Heykel yapılacaksa işlenebilecek ama işlenirken de çatlamayacak özellikte olmalı. Duvar için kullanılacaksa kesime uygun ve mukavemetli olmalı. İnşaatta kullanılacaksa da çimentoyla kaynaşabilmeli…
İşte bu yüzden kıdem önemli değil Hocam. Maharet önemli. Sizi daha mahir gördüğümüz içindir acizane sizden ricada bulunduk. Siz bizden çok daha iyi anlatır ve çok daha faydalı olursunuz.
Bende çok memnun oldum Hocam. Nasip bu güneymiş varsın bu vesileyle tanışmış olalım. Yeter ki hayr olsun, akıbetimiz de hayırlı olsun…
Selam, dua ve saygılarımla…
Bedri Tokul
İnşallah güzel günlerde güzel, yazılarda buluşacağız.
Binlerce teşekkür ve Saygıyla.
Bedri Komutanım,
Eğer emekli olmadan önce bu yazı elime geçseydi, okulda öğrencilerimle ders işlerken kaynak olarak kesinlikle bu örnek yazıyı kullanırdım. Türkçe dersi için bulunmaz bir kaynak.
Sayın komutanım, siz sadece noktalama işaretlerinin cümle içindeki görevlerini anlatmakla kalmamışsınız, aynı zamanda bize mükemmel mesajlar da vermişsiniz.
Kendi adıma söylemek gerekirse iki mesaj aldım.
Birincisi; malum yazılarımız... Defterden bazı yazılar okuyorum, cümlenin başı sonu belli değil. Birinde, bir cümlede geçen kelimeleri tek tek saydım, kırküç kelime, sonuna nokta koyulmuş. Cümlede anlam bütünlüğü yok, ama değerli kalemin tarzı öyleymiş...
İkincisine gelince; cümleyi topluma benzettim, noktalama işaretlerini de o toplumda yaşayan insanlara. Herkes kendine düşen görevi yerine getirirse, toplumda huzur, güven ve refah o kadar çok artar. Gerisini siz sayınız.
NOT: Bu yazıyı notlarım arasına kaydettim, yarından itibaren tanıdığım öğretmen arkadaşlarıma göndereceğim. İyi bir kaynak.
Saygılarımla Efendim.
Bedri Tokul
Bu sizin ne kadar engin bir bakış açısına sahip olduğunuzun işaretidir.
"... yarından itibaren tanıdığım öğretmen arkadaşlarıma göndereceğim."
Bu benim için çok büyük bir onurdur.
Siz ne kadar iyisiniz Hocam...
Selam ve Saygılarımla Koca Usta...
Mehmet Burhan AKIN
Gerçek iyilikleri, güzellikleri, yüce gönüllü olmayı değerli insanlardan gördük, uygulamasını yapmaya çalışıyoruz, kendimizi kandırarak.
Sağolun.
Nokta koyulması gereken yerde nokta koymasını bilelim, ancak zaman zaman zaman bir şansa daha vermek gerekiyor karşımızdakine, bir virgül koyup devam edilebilir ki tabi sonrasında kafamızda da soru işaretleri kalmasın ve sonuna ünlem işareti koyacağımız davranışlar sergilemesin karşımızdakiler... Şapkaları da sadece vestiyerlerde zannetme yanılgısından kurtulalım, ne de olsa halamız akrabamıza hâlâ... Kutlarım yürekten Bedri Abim selam ve saygılar...
Bedri Tokul
" Şapkaları da sadece vestiyerlerde zannetme yanılgısından kurtulalım, ne de olsa
halamız akrabamıza hâlâ..."
Bu cümlelerdeki ustalığına şapka çıkarttım bende...
Selam ve Saygıyla.
İlginç.
Böyle bir konudan böyle bir yazı çıkabiliyormuş demekki.
Kalem ustasının elinde olunca olabiliyormuş.
Gerçek edebiyat adına güzel bir çalışma.
Tebrik ederim abi.
Selam ve saygımla sağlıklı günler diliyorum.
Bedri Tokul
Karınca kararınca bir şeyler yazmaya çalışıyorum işte.
Bazen şiir de yazmaya yelteniyorum.
Ancak; senin şiirlerini okuyunca kendime:
"Bedri hattini bil, otur oturduğun yerde" diyor vaz geçiyorum.
Kendine iyi bak. Bu dünyada başka SUAT ZOBU yok.
Selam, saygı, sağlık dileklerimle.
Öperim gözlerinden...
Harika ötesi bir paylaşımdı.
Bence bu yazı edebiyat defterinin bir köşesinde örnek yazı olarak ignelenmeli. Takıldığımız yerlerde açıp hemen okunmalı, yazdıklarımızın daha düzgün ve yazım kurallarına uygun olması için özen gösterilmeli.
Çok sevimli, eğlenceli bir o kadar da eğitici bir yazıydı.
Hepsini geçtim de virgülü olmayan yazılar çok yoruyor okuyucuyu. Bunu buradan ben de sitem şeklinde belirtmek istiyorum virgül kullanmakta direnen tüm yazarlara :)
Saygılar ve de sevgiler Bedri Baba..
Bedri Tokul
Hemen hemen her yazımın altında yorumunu görmek
beğendiğini belirtmek ziyadesiyle mutlu ediyor beni.
"Harika ötesi bir paylaşımdı." bu ne güzel bir iltifat.
Sağ ol, var ol.
Selam ve Sevgiyle.