- 997 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
948 - BEDRİ RUHSELMAN
Onur BİLGE
Bedri Ruhselman’ın babası ölünce, okulunu ve müzik derslerini ihmal etmiş ama keman derslerini bırakmamış. Müziğe merakı, okulunu bırakmasına sebep olmuş. Mısırlı bir prensesin desteğiyle Prag’da müzik eğitimi almaya başlamış.
Konservatuarı bitirdikten sonra, Meisterschule adlı bir virtüöz okulunun sınavlarını kazanmış. Bir taraftan da spiritüalizmle ilgileniyormuş. Metapsişik araştırmalara başlamış. Birkaç dil bildiği için, teorik ruhçuluğu dünya literatüründen takip edebiliyormuş. Hipnotizmayı o kitaplardan öğrenmiş.
Dresden ve Prag’da konserler veriyormuş. Bu arada bestecilik dersleri de almış. Okulunu bitirmesine bir buçuk yıl kalmışken Mısırlı prenses ölmüş. Maddi desteği kesilince Türkiye’ye dönmek zorunda kalmış.
Cumhuriyetin ilk yılları… Türkiye’de Musiki Mektebi açılmış. Sekiz yıl çeşitli okullarda müzik öğretmenliği yapmış. Bu arada kız kardeşi Bedriye ölmüş. Anadolu yollarında kar fırtınasına tutulup ölümden dönmüş.
İl il dolaşırken Adana’da hipnoz denemeleri yapmış. Bir tekinsiz ev olayına şahit olmuş. O bölgedeki reenkarnasyon olayları hakkında bilgi toplamış.
Halkın müziğe gerektiği kadar ilgi göstermemesi nedeniyle ondan soğumuş. Müziği bırakıp, spiritüalizme ağırlık vermeye ve tıp öğrenimine devam etmeye karar vermiş. Öğrenim masraflarını karşılayabilmek için Kabataş Lisesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmış.
Bakırköy Akıl Hastanesi misafirhanesinde kalıyormuş. Stajını da orada yapmış. Mezun olunca Prof. Frank’ın yanında uzmanlık eğitimine başlamış. Askerliğini, yedek subay tabip yüzbaşı olarak yapmış.
Askerliği bitince İzmir’de bir muayenehane açmış. Orada da spiritüel araştırmalar yapıyor, bedensiz varlıklarla bağlantı kuruyormuş. Hüseyin Sadettin Arel’in medyumluğuyla, Üstad denilen bedensiz varlıktan, yirmi celse boyunca, kendilerine göre oldukça yüksek bilgiler almışlar. Bu bilgiler, Yeni Ruhçuluk’un temelini oluşturmuş. Ruh ve Kâinat isimli kitabını yazmaya başlamış. O kitapta insan, ruh, öte âlem, tekâmül, vicdan, kader gibi konulara değinmiş. Bu eser, Türkiye’de konusunda ilkmiş.
Hipokrat yeminine uymayan olaylara şahit olunca muayenehanesini kapatmış, Akdeniz’de Marsilya hattında çalışan Ankara Yolcu Gemisi’nde doktorluk yapmaya başlamış. Böylece istediği gibi çalışabilme fırsatını yakalamış. Bir süre de İstanbul’da art arda toplantılar yapmış. Sonra tekrar gemi doktorluğuna başlamış.
Taksim Sıraselviler’de, Billurcu Çıkmazı’ndaki harap bir binayı onararak orada Türkiye Metapsişik Tetkikler ve İlmî Araştırmalar Cemiyeti’ni kurmuş. Derneğe beklenen maddi katkı sağlanamamış. Allah isimli kitabını yayınlamış.
Ruhsal bağlantı kurulduğunda, bir eşya veya maddenin ortadan kaybolmasına ya da yokken ortaya çıkmasına şahit olmuş. Fakat çevrede bu konuya ilgi duyanlar çok azmış. Kitlelere duyurabilmek için yazılarını yayınlatmaya çalışmış, broşürler bastırıp sokaklarda dağıttırmış.
Kadri, Mustafa Molla, Şihap, Kemal Yolcusu gibi bedensiz varlıklardan topladığı bilgilere ek olarak Rehber adlı bedensiz varlıkla ikinci büyük çalışmasına başlamış. Annesi ölünce derneği gençlere teslim ederek, Harbiye’deki bir apartmanın bodrum katında son çalışmalarına başlamış. Meşale isimli bedensel varlıktan yüzden fazla tebliğ almış.
Maddi güçlükler ve yorucu çalışmalar nedeniyle, Akdeniz seferine çıkan bir gemide doktorluk yaparken, 1958 Haziranında kalp krizi geçirmiş. Cenova’daki bir hastanede iki ay süren bir tedavi döneminden sonra yurda dönmüş. Yine aynı yoğun çalışma temposuna devam etmiş. Önder adlı bedensiz varlıktan aldığı bilgilerle bir kitap derlemiş. Günde yirmi saate yakın çalışarak çeşitli kitaplar yazmış. İki cilt halinde hazırladığı Tebliğler halen basıma hazır bekletilmekteymiş.
Psişik ayrışma tekniğini kullanmaya başlamış. Bu teknik, bilgi alınan planla bağlantı esnasında iki insan karşı karşıya gelmiş de konuşuyorlarmış gibi yapılan çalışma türüymüş. O teknikle Önder Planı’ndan alınan bilgiler, Plan’a tekrar tekrar teyit ettiriliyormuş.
Hayatının sonuna doğru, dünyaya neden geldiğimiz, hedefimizin ne, yaşantımızın nasıl olması gerektiği gibi konulara değinilen çalışmalar yapmış ve bir araya getirdiği bilgiler için: “Bu benim eserim değil. Yukarısı’nın eseridir.’ demiş.
Yaptığı son celseden sonra altı ay boyunca can sıkıntısından bunalmış. Ölümü, İngilizce çalışıp, müzik dinleyerek beklemeyi tercih etmiş. İlaç bile kullanmamış. 16 Şubat 1960 akşamı, kalp krizi nedeniyle ölmüş. Zincirlikuyu’ya defnedilmiş.
1898 yılında, İstanbul’un Fındıklı semtinde doğan Bedri Ruhselman’ın babası Çerkez asıllı Cemalettin Efendi, 1860’da Kafkasya’da doğmuş ve beş yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul’a göçmüş. Bahriye Kolağası, yani Kıdemli Yüzbaşı, olarak harp gemilerinde askerî cerrahlık yapmış. Annesi, Kastamonu Kale Kumandanı Binbaşı Hüsnü Efendinin 1881’de doğan kızı Safiye Hanımmış.
Hiç evlenmemiş. Kısa boylu, topluca, saçları arkaya taranmış ve beyaz tenli, üç buçuk derece miyop, mavi gözlü, sakalsız bıyıksız biriymiş. Eşya ve giyimi önemsemez, sadelikten hoşlanırmış. Ev işlerini beceremezmiş. Allah’ı seven, çalışkan ve hoşsohbet bir insanmış. Biraz sıkılganmış. Fazla mükemmeliyetçi ve azimliymiş. O nedenle zaman zaman asabîleşebiliyormuş. Bilgi, hakikat ve vazife insanıymış. Hakikâti araştırırken ilmi, ilkeleri, fazileti, erdemi, doğruluğu ve dürüstlüğü elden bırakmamış. İnsanları seven, yardımsever, yasalara saygılı, mantıklı bir bireymiş.
Ruhsal çalışmalar konusunda disiplinli, hassas, şüpheci ve titizmiş. Birlikte çalıştığı kişilerden ciddiyet, dikkat ve itina ister, kendisi de bunlardan asla taviz vermezmiş.
Yeryüzünden bir Bedri Ruhselman gelmiş geçmiş.
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 948
YORUMLAR
Dr. Bedri Ruhselman kendisine en çok saygı duyduğum büyüklerimdendi. Onu ilk olarak 1958 yılında göreve başladığım Ahlat Hükümet Tabipliğim sırasında tanıdım. Düşünceleriini yaymaya çalışan büyük bir felsefe adamıydı. Her ay "Risale" adını verdiği mektuplar gönderirdi. Yazdıklarını büyük bir hayranlıkla okur ve gönderilerini beklerdi. "Her kötü olayın iyi bir olayın başlangıcı sayılması gerektiğini" savunuyor. buna örnekler da veriyordu. "Bir zelzele veya benzeri bir felaket olur üzülürüz. Ama o felakette ölen bir kişinin belki de ilerine bu memleketin başına bela olacağını hiç düşünmeyiz" fikrini savunmaktaydı. Bu yüzden basında onun hakkında çok sayıda eleştiriler yapılmaktaydı. Son yazılarından birinde "Ben şu gün öleceğim" demiş ve ağır eleştirilere uğramıştı. Ama söylediği gün Allah'ın rahmetine kavuştu. Bunun üzerinde önceden yazdıkları yazılarla onunla alay edenler bu defa hakkında çok güzel şeyler yazdılar. Onu hiç unutmuyorum ve her zaman saygı ile anıyorum. Sayın Onur Bilge'ye bu değerli hekim hakkında verdiği bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyor, en içten sevgilerimi sunuyorum.
Dr. Bedri Ruhselman kendisine en çok saygı duyduğum büyüklerimdendi. Onu ilk olarak 1958 yılında göreve başladığım Ahlat Hükümet Tabipliğim sırasında tanıdım. Düşünceleriini yaymaya çalışan büyük bir felsefe adamıydı. Her ay "Risale" adını verdiği mektuplar gönderirdi. Yazdıklarını büyük bir hayranlıkla okur ve gönderilerini beklerdi. "Her kötü olayın iyi bir olayın başlangıcı sayılması gerektiğini" savunuyor. buna örnekler da veriyordu. "Bir zelzele veya benzeri bir felaket olur üzülürüz. Ama o felakette ölen bir kişinin belki de ilerine bu memleketin başına bela olacağını hiç düşünmeyiz" fikrini savunmaktaydı. Bu yüzden basında onun hakkında çok sayıda eleştiriler yapılmaktaydı. Son yazılarından birinde "Ben şu gün öleceğim" demiş ve ağır eleştirilere uğramıştı. Ama söylediği gün Allah'ın rahmetine kavuştu. Bunun üzerinde önceden yazdıkları yazılarla onunla alay edenler bu defa hakkında çok güzel şeyler yazdılar. Onu hiç unutmuyorum ve her zaman saygı ile anıyorum. Sayın Onur Bilge'ye bu değerli hekim hakkında verdiği bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyor, en içten sevgilerimi sunuyorum.
sadikozen tarafından 31.10.2021 17:25:18 zamanında düzenlenmiştir.