Zamanı behrin birinde erenlerin piri, evliyaların sultanı olan Mevlana Celalettin Rumi dergahından çıkmış evine gidiyormuş. Rivayet bu ya evinin yolu genelevin yanından geçiyormuş. Tam oradan geçerken bir kargaşayla karşılaşmış. Genelev kadınları güneşlenmek için avluya çıkmışlar ve onları seyreden halk onlara orospular orospular diye bağırıyormuş. Mevlana’yı gören halk kendi içinde mırıldanmaya başlamış. “Yüce Pir’imiz şimdi bunlara dersini verir” diye beklemeye başlamışlar. Mevlana kadınlara yaklaşmış ve şunları söylemiş. “Sizler bu insanların pisliğini temizliyorsunuz bu da yetmez gibi hakaret işitiyorsunuz ve buna da sabrediyorsunuz. Sizler ne güzel insanlarsınız”.
Halkımız olayı yanlış anlamış olmalı ki o günden sonra genelevler mantar gibi çoğalmaya başlamış.
Ankara Ticaret Odası (ATO) raporu (2004)[11]
Konu Nüfus verileri
Toplam hayat kadını sayısı 100,000
Faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı hayat kadını sayısı 3,000
Tescilli hayat kadını sayısı 15,000
Vesika bekleyen hayat kadını sayısı 30,000
Hayat kadınlarının yaşı 15-40 arası
Yıllık ciro 3–4 milyar $
Tahminlere göre bu rakamların 3-4 katı da gayrı resmi çalışıyor. Birde bu kadınlarla ilişkiye giren günlük 25-30 erkeği de işin içine katarsak gerisini siz hesaplayın.
Bu memlekette Matild Manukyan altı yıl vergi rekortmeni oldu ve bu kadınların sırtından şunları kazandı.
. Matild Manukyan’ın 500 dairesi, 50 dükkânı, 4 hanı, 4 yazlığı,220 ticari taksi plakası, 37 genelevi, 40 binası, 2 fabrikası, Kalamış’ta yatı, bir Rolls-Royce, dört BMW ve dört tane de Mercedes otomobil ile oteli vardır. Kiracıları arasında Şişli Belediyesi ile Şişli Adliyesi de yer alıyor.
İşin garip tarafı bu meseleye toplumdan tık çıkmıyor. Diyanetten, basından, kadın örgütlerinden ve entelektüel çevrelerden en ufak bir tepki gelmiyor. Demek ki herkes halinden memnun. Benim şuna aklım ermiyor. Bir kadın neden genelevde çalışmak ve günde otuz kişiyle ilişkiye girmek ister. Cevap sizin.
Değerli dostlarım! Bu kadınların çoğunun ismi sahabe, ehlibeyt ve Türk hatunlarının ismidir. Kulaklarına ezan okunarak yaşama başladılar. Biz bu kadınları “Türküm, Doğruyum, Çalışkanın” diye eğittik.
Seksen yıldır içini boşalattığımız ve bu kafalarla bir daha içini hiç dolduramayacağımız CUMHURİYET BARAMI HEPİMİZE KUTLU OLSUN.