- 350 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Roman
“Bir” Roman
"Bir" romanı, Şair Yazar Sinan Ayhan’ın 2021 yılında okurla buluşturduğu 3. kitabı. Bu sene içerisinde ayrıca "Afrika: Kurutulmuş İnsan Gölgeleri" (şiir), "Alt-Üst" (öykü) kitapları okurla buluştu. Bu kitapların devamında, 210 sayfa hacmindeki “Bir” romanı aynı şekilde Kitapyurdu Yayınlarından okurla buluşturuldu.
Romanı, İngiliz Yazar Virginia Woolf’un romanı Dalloway karakterine atfedildiğini görmekteyiz. Bu bağlamda İngiliz-batı edebiyatı ve bizim edebiyatımızda tanınmış yazarların kitaplarından alıntılar, yirmi bölüm girizgâhında yer verilmiş. Bunlar içinde Virginia Woolf, Pascal Quıgnard, Marcel Ayme, Milan Kundera, Dostoyevski, Henri Bergson, Anton Çehov, Julio Cortazar, Homeros, Vladimir Nabakov, Andre Gide, Melih Cevdet Anday, Oğuz Atay, İlhan Berk ve Edip Cansever gibi belli başlı isimleri sıralayabiliriz. Orijinal bir tarz ve yorumlama tekniğiyle, özellikle batı edebiyatının inceliklerini ve yansımalarını görmekteyiz.
Kimi yerlerde anlatım matematiksel ifadelerle, rakamlarla simgeleştirilmiş adeta. Matematiksel anlamda kuramlar, çözümlemeler yer almakta. Aynı zamanda karakter psikolojilerinin tahlillerinin yapıldığı, irdelendiği hatta ve hatta insan psikolojisini zorlandığı bölümleri görmekteyiz. Delilik de bir boyut değil midir sonuçta? Elbet delilikte var dünyamızda, aklı çalanlarda var ve olmaktadır. Buna mukabil bölünmüş kişilikler, hayal âlemi, histerik duygular harmanlanmış bir yerde. En ufak ayrıntıları dahi göz ardı etmeden mevzua dâhil edilip işler yazar hatta bu durum kimi yerde takıntı, obsesif boyutlarda dahi ele alınır. Hedonist, seküler bir boyutta kendine yer bulur. Filhakika, yazar, romanda gerçeklik ile gerçek dışılık arasında bir gel-git’i yaşatmaya çalışır okura adeta.
Kitapta kullanılan bu günün teknoloji terimleri ve günlük yaşam şekillerinden bu günün romanı olduğunu görmekteyiz. İkincil, yan hikâyeler ana hikâyeyi tahkim etmektedir adeta. Cevdet Bey gibi bazı yan karakterleri tamamen uyutmaz. Zaman zaman uyandırmayı ihmal etmez yazar. Romanda, yer yer birinci yer yer üçüncü tekil şahıs anlatıcı olarak görev almaktadır. Kadın erken değerlendirmelerde, roman anlatıcısının erkek karakter olduğu görülmekteyiz. Yazar ayrıca, kendisini anlatıcı gibi hissettirmektedir okura. Romanın başkahramanı olan ve yazarın "ben" olarak nitelendirdiği anlatıcıyı şu şekilde tanımlıyor. Yeterince olgun ve medeni bir insandır. Anglosakson alışkanlıkları olan, atalarına karşı bir ihaneti olmamış birisidir. İyi bir kariyer yapmıştır. Romanda adı geçen Aylin karakterinin de eşidir. Romanın diğer karakterleri şunlardır. Mustafa Ozan, anlatıcının liseden okul arkadaşıdır, ölen Aysun’un kocasıdır. Aylin ve Aylin’in ölen kocası Ekonomist bir diğer roman kahramanıdır. Cevdet Bey, Ekonomist’in eniştesidir. Sekreter Ayça ve Aydan Teyze gibi belli başlı diğer karakterler olarak sıralayabilirim. Romanın büyüsünü bozmama adına, konusuna çokta değinmek istemiyorum.
Romanda kullanılan çok farklı ve sözcük ve tamlamalar, yazarın kelime haznesinin çok geniş olduğunu göstermektedir. Örnekleyecek olursam: "Zihin rafı düzeni, ilk büyük romanesk, sınayıcı düzenek, marazi bir kafa, modüler sorgulamalar, mistik element, beyin lobları, marketlerdeki anagram doku, giyim sentaksı, bir korelasyon denklemi, mağdalalı, geyşalık kodları, neokonservatif, neokeynesyen, keynes, kuantevren, eytişim, rastık kalemler, uzam kazanmak" gibi.
En çok ilgimi çeken bazı bölümleri buraya taşıyacak olursam:
* "Bir kadına güzel hisler beslemek, çarmıhını sırtında taşımak gibi bir şeydir. Ne zaman bu hisler aşka
dönüşür, o vakit çarmıha gerildim demektir" (sayfa 29)
* "Sessizlik bir gürültüdür" (sayfa 35)
* "Canlılık, hayatımızın ne kadarına isabet etmiştir ki... Belki gençlik yıllarımızın başlangıç günlerine kadar. Ondan sonrasında sanırım, üzerimizdeki nur kalkıyor ve hepimiz birer kaskatı gölge halini alıyoruz" (sayfa 37)
* "Pek yakın bir gelecekte, belki bizi gıyabımızda tanıyan kapılar da çıkacak; keşifler ve buluşlar insanlığın üstüne atılmış bir şenliktir çünkü..." (Sayfa 74)
* "İşgal edilen zaman kişisel bir tarihtir ve kutsaldır" (sayfa 81)
* "Her işlevin özü, onun tohumudur" ( Roland Barthes- sayfa 107)
* "İyi bir dizayn daima ayrıntıları fark edebilmekte gizlidir; ayrıntıları fark eden zeka aforoz edilemez" (sayfa 134)
* "Nasıl olsa her tutku tükenir, geride kalan hep biz oluruz" (sayfa 153)
Romanı okurken, kafamı birçok mevzu meşgul etti. Şöyle ki: Nasıl ki hazinenin değeri onun nasıl harcandığıyla belirlenmesindeyse hayata bakışta böyle değil mi? Bakılan boyut sayısı kadar insanı derinliğine almıyor mu? Öze kavuşmak için kabukları bire bir aşmak gerekmiyor mu? Yaksa kabukla oyalanıp durur insan ve kabuğu öz tasavvur etmeye devam eder. İdraki diri tutmak ve körleştirmemekle ilintili bir durumdur bu. Kapıların kavi olması açılmasına engel değildir bir taraftan. Başka bir taraftan hayat felsefesinin şekillenmesinde büyük katkısı olan roman ve sinema olduğu malumumuz. Sinemanın temelinde de senaryonun, romanın olduğunu da düşünürsek, romanın etki alanını, gücünü düşünelim. Bu bağlamda roman, bu gücü ve etkiyi taşıyan güzel bir eser olduğu bir gerçektir.
Mamafih, romanın baştan sona sadece dört günlük bir zaman dilimini anlatması, ele alması başlı başına şaşırma, hayret etme duygularını körüklemektedir. Kişilikleri, karakterleri bölerek parçalayarak, dağıtarak gerçeği perdelemek istemişte olabilir yazar. Okuru yer yer rahatsız eder. Tedirgin edip yerini yadırgamasını örnekler sanki. Bu dört günlük zaman dilimini “bir”e hapsetmek ister adeta. Gizemi, kristal gibi, elmas gibi muhafaza eder adeta. Okura alabileceği kadar fikir verir, kimine az kimine biraz daha fazla özdür bu. Yazarın bakış açısındaki girift hâl, derinlik ve mutmainlik, vücut bulur satırlarda. Daha çokta roman kahramanların özelinde bir özge temaşa desek doğru olacaktır. Sıradan ve bayağı ile hayatı yoksullaştırmak yerine böyle güzel eserlerle hayatı zenginleştirmek daha doğru olacaktır.
İlkay Coşkun
24.10.2021
Kardelen Dergisi
Sayı 111, Ocak Şubat Mart 2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.