- 416 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YALNIZLIĞIN KİTABI
Nedir yalnızlık?
Sözlük anlamıyla yalnızlık; İnsanın etrafında bir kimsenin olmaması, tek başına olması gibi bir anlam içerse de,
Asıl yalnızlık insanın kendini dış dünyadan soyutlaması, boşluk hissine düşmesi, tenhalaşmasıdır.
Çoğu zaman kendimizi kalabalığın içinde dahi yalnız hissederiz. Bu içsel bir yalnızlıktır. Bazen yalnızlık tercih meselesidir.
Bazense zorunluluktur. Tercihen yalnızlık insana iyi gelen bir türdür. İyi gelmese tercih şıkkı olmazdı sanırım.
Ama kalabalıklar içinde düştüğümüz o içsel yalnızlık çevremizde ki insanlardan ötürü bizi soyutlayan bir etkendir.
Nedir bizi bu yalnızlığa düşüren? Zamanla tanımış ve sevmiş olduğumuz insanlar topluluğundan edindiğimiz sosyal çevremizin, zaman sonra hislerimizi yanıltmasıdır, güvensizlik duvarı ördürtmesidir. İşte o anlarda kendimizi savunmak adına açtığımız çukurlar, tüneller, sığınaklar yalnızlığımız olur. Bu biraz tercih gibi görünse de etki altında aslında tepkidir.
İnsan durup, dururken kendini yalnız hissetmez. Anlaşılmamak, ifade edememek , kendini anlatamamak, paylaşamamak yahut paylaştıkça bir fayda görememek bizi yalnız hissettirir.
Bazen tek başına mücadele etmek, destek görememekte yalnızlık sebebidir. Kadınlar mı en çok yalnızdır? Yoksa erkekler mi? Diyecek olursak, kusura bakmayın beyler ama kadınlardır. Çünkü erkekler yalnızlıktan köşe bucak kaçarlar. Biri yalnız bırakırsa, bir diğerini bulurlar. Bilardo salonu boşsa, kıraathaneye giderler oda olmadı çay ocağı.
Oysa kadın öyle değildir. O hep bekleyen taraf olur. İlişkilerde hiç ruh hastası erkek adlandırmasına şahit oldunuz mu?
Lakin ruh hastası kadın çoktur. Nedir onu ruh hastası yapan? İlişkisinde aradığını bulamayan adam bir başkasında boşluğunu doldurmaya başlar. Kadın ruhu hassas olduğu kadar hislidir ve olanları tahmin eder. Her şey olduğu gibi doğru tahmin edilince kadın "ruh hastası" olur, senarist olur ama çoğu senaryoları da erkekler bizzat yazar.
Kadını yalnızlaştıran işte bu narsist erkek topluluğudur. Erkeği yalnızlaştıran nedir peki?
Kendi iç dünyasında çözülmemiş sorunlarıdır. Kendine güvensizliğidir, bazen de karşı tarafa güvensizliğidir.
Sadece kadın-erkek ilişkilerinde değil. Hemcinslerimizle olan ilişkilerimizle de yalnızlığa sürükleniriz. Kadınların arkadaş ilişkileri bazen kıskançlıklara, bazen hırslara, bazen de menfaate kurban olur. Kadın evvela güvenmek ister. Sonra sevmek ve sevilmek. Kadınların bulunduğu ortamda bir dedikodu, iki nispet olmazsa olmazdır. Çok nadir güvenle kurulan iyi niyetle sürdürülen ilişkiler vardır onları da korumak pamuk ipliğine bağlıdır.
Erkek ilişkileri bazen parasal, bazen mevkisel, bazen de sosyal sebeplerle yalnızlığa sürükler. Birbiri ile iş yapan arkadaşlar zaman sonra birbiri ile alt, üst savaşına girer kazanç, borç, harç sebepleri ile zıt düşerler. Buda erkeklerin nispet savaşıdır. Her şekilde yalnızlığa düşmek kaçınılmazdır.
İki kardeş arasında dahi bir rekabet oluşan ortamda insan yalnızlaşmasında ne yapsın? Ya da can, dost bildiğinin ardından atıp, tutup yahut yüzüne karşı seni alaşağı etme çabasını gördüğünde yalnızlığın eteklerine sığınmayıp ne yaparsın? Bir ihtimal dahilinde savaşırsın ama o savaşta da yalnızsındır. Çünkü yanında ki karşı tarafa geçmiştir artık.
Kadınların güzellik yarışında her birinin aynı değerde güzel olması, kendini güzel hissetmesi ile aynı anda mutlu olma sebepleridir. Erkeklerin aynı takımı tutup aynı gole sevinmesi gibi bir şeydir bu.
Tüm bu ilişkiler çerçevesinde yalnızlık bazen yaslanacak çınar gibidir. Tabi ki baki değildir. İlla ki birileri olur hayatında yalnız görünmezsin lakin içsel yalnızlık çekersin. Zamanla mekansal yalnızlaşırsın. Koşarak uzaklaştığın bir kalabalık insan ordusu olur, kendini yalnızlık mağarasına zar, zor atarsın. Yalnızlık garip bir şekilde kucaklasa da seni zaman sonra zarar vermeye başlar. Kendi seslerin çoğalır, bu kez kafanın içi kalabalıklaşır. Evet yapay şizofreni yaşarsın. Bu kez kendinle uğraşmaya başlarsın. Kendinde bir kusur ararsın, bulursun da. Rahatsız olursun kendinden, kendine iltifat etmen pek etkili bir çözüm olmadığı için kendini beğenmemeye başlarsın. İnsanlardan zerre hoşlanmadığın gibi. Mutsuzluğun basamaklarını ağır adım çıktığını düşünürsün ama bir de bakmışsın ki yolu uçurum etmişsin.
Yalnızlığın renkleri vardır oysa gök kuşağı gibi olamasa da insanın yalnızlığının iyi huylu mu? yoksa kötü huylu mu? olduğunu gösterir. Buda ayrı bir konu başlığıdır. Belki sonra bir iple yalnızlığın kuyusuna girip, derinine ineriz. Ama yalnızlığın kitabını yaz deseler çoğumuz ezbere biliriz.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.