- 427 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
ADİL HAYAT
Adil efendi Vergi Dairesinde çalışıyordu.Ellili yaşların sonlarında olan, kısa boylu,göbekli seyrek saçlı yüzünde iri siyah benler bulunan çok hoş görünmeyen bir tipe sahipti. Ancak kişilik olarak iyi bir insandı. Adil efendi sessiz,kendi halinde,kimseye kötü davranmayan,kötü konuşmayan,sakin mizaçlı bir insandı. Mahallede çocuklara şeker dağıtır,hayvanlara yem verir,yaşlılara yardım ederdi.Çok iyi niyetli yardımsever olması bazı insanların saygısını kazanmasını sağlarken,bazı insanlar onu anlamaz küçümserdi..O doğruluğundan her şeye rağmen ödün vermezdi.İşinde de herkese adı gibi adil davranır ve rüşvet yemezdi.İşini en doğru şekilde yapar ve de öyle yapılmasını isterdi. Adil efendi birisinden kötülük görse de kötülük yapamazdı .Mizacı böyleydi ve kimseye de kırılmazdı. Tek kırıldığı bir insan vardı o da karısı Mehpare.
Karısıyla görücü usulüyle evlenmişti.Mahallenin en güzel kızıydı Mehpare.Uzun lepiska saçlı,yeşil gözlü incecik ve uzun boyluydu.Adil efendinin teyzesi bu mahallede yaşıyordu.Mehpare’yi çok beğenirdi.Bir gün mahallenin çöpçatanı Müzeyyen ‘e Mehpare’yi çok beğendiğini ve yeğenine çok yakıştırdığını söyledi.Ayrıca yeğeninin memur olduğunu ve iyi huylu olduğunu da eklemişti.Annesinin zengin olduğunu babasıyla ayrı olduklarını Adil’inde babası gibi memurluğu seçtiğini ama evinin arabasının olduğunu söyledi. Adil’in annesi elini onlardan çekmezdi. Mehpare rahat edecekti. Ama tek söylemediği yeğeninin azıcık çirkin olduğuydu.Adil’in teyzesi de mahallenin en zenginiydi.Onlara kız vermek herkese nasip olmazdı.Müzeyyen kızlarına görücü olduğunu,çocuğun işinin,kendine ait evinin olduğunu ailenin durumunun da iyi olduğunu aileye bir güzel anlattı.Bu zamanda işi düzgün hali vakti yerinde bir damat bulmak zordu.Bir de çocuk çok iyi huylu bir çocukmuş daha ne olsun.Mehpare’ye annesi bunları anlattı.Mehpare güzel kızdı bunun da farkındaydı.Birazcık da kendini beğenmiş,şımarık ve insanları küçümsemeyi seven bir yapıya sahipti.Annesi bu huyunu biliyordu. Daha önce de isteyenleri olmuş kimseleri beğenmemiş ve herkese kulp takmıştı.Ona bu kısmeti de kaçırırsa sokağa çıkmayı yasaklayacağını,en azından görüşmeyi kabul etmesini söyledi .Ayrıca durumlarının iyi olduğunu kendi evinin olacağını istediği gibi alışveriş yapabileceğini söyledi.Alışveriş meraklısı ve birazda parayı severdi kızı nede olsa.Mehpare görüşmeyi böylece kabul etti.
Görüşmek için Adil annesi,babası ve teyzesiyle birlikte Mehparelerin evine geldiler.Mehpare Adil’i görünce şok oldu.Parası vardı ama çok da çirkindi.Sohbetler edildi çaylar içildi sonunda Adil ve Mehpare yalnız konuşmak için ayrı bir odaya geçtiler.Mehpare onu beğenmediğini çok kaba bir şekilde söyledi.Nesine güvenerek gelmişti ki onu istemeye tipine baskındı önce.Adil dili tutulmuş bir şekilde odadan çıktı.Aileler merakla bekliyordu konuşmanın sonucunu.Mehpare’nin annesi kızının beğenmediğini anladı.Tam nazik bir şekilde araya gireceği sırada Adil’in annesi Mehpare’yi çok beğendiğini hepsinin çok iyi insanlar olduğunu ve Mehpare ve ailesini evlerine davet etmek istediğini söyleyince Mehpare’nin babası teklifi kabul etti.Aileyi ve İyi huylu olduğu hal ve hareketlerinden belli Adil’i beğenmişti.Anne de onaylayınca misafirler kalktı.Mehpare misafirler gidince asla o tipsizle evlenmeyeceğini oraya da gitmeyeceğini bağırarak söyledi.Ama babası da bağırınca ve mecburen onlarla gideceğini yoksa odasından dışarıya çıkamayacağını söyleyince Mehpare kabul etti.Babası sert ve otoriter birisiydi.Korkudan bir şey söyleyemedi.
Mehpare ve ailesi Adil’in teyzesiyle birlikte Adil’lerin evine geldiler.Ev deniz manzaralı dubleksti ve çok iyi döşenmişti.Pahalı olduğu belli koltuk takımları,mutfak dolapları,gümüş vazolar ve pahalı tablolarla donatılmış bu evi görünce Mehpare çok etkilendi.Adil’in annesi Mehpare’yi çok beğendiğini ona hediye olarak kolye vermek istediğini söyleyince ve kolyeyi çıkarınca herkes bakışlarını kolyeden alamadı.Kolye ince bir zincirde,büyük,mavi taşlı bir pırlantaydı.Mehpare Adil’e bakınca tiksindi ama kolye de çok güzeldi.O kolyeyi alınca evliliği kabul etmiş olacaktı.Eşyalar,kolye annesinin de daha önce istediğin gibi alışveriş yapabilirsin demesi onu yumuşattı.Herkes ona bakıyordu. O Adil’e baktı ve erkeğin çirkini olmaz der annem hem parası var boş ver kabul edeyim diye düşündü.Kolyeyi aldı ve dünürler söz nişan gününü konuşmaya başladılar.Düğün hazırlıkları ve düğün derken evlendiler.
Karısı Adil’i hep hor görür azarlar,herkesin içinde küçük düşürürdü.O zaten bir şey beceremez ancak sokaktaki çocuklara şeker versin ,yaşlılara yardım etsin.Parası vardı ama niye memurluk yapıyordu.Annesi ona defalarca işlerin başına geçmesini söylememiş miydi?O kendisi devletine bağlı herkese yardımı olacağı mütevazi bir hayatı seçiyordu.Oysa ki Mehpare istediği gibi para harcıyor kayın validesinin tüm olanaklarından yararlanıyordu.Adil’in şirketteki payını hep Mehpare alıyor ve istediği gibi harcıyordu.Ama o daha fazlasını istiyordu.Görümcesi niye şirketin başındaydı da Adil değildi.Memurluk ne ki şirket yöneticiliği varken diye Adil’in başının etini yiyordu.
Adil annesinin aldığı evde oturuyordu.Ama o daha sıradan ona onur veren memurluğu seçmiş kendi parasıyla mütevazi bir hayat istiyordu.Babasıyla annesinin boşanma nedenleri de buydu.Babası da mütevazi bir yaşamı seçmişti ve memurlukla geçinmek isteyince zenginliğe alışkın karısıyla ayrılmışlardı.Babasının değerlerine ve onuruna saygısı çok olan Adil’de onun yolundan gidiyordu.Karısına da kızamıyordu.Daha iyi yaşamak onunda hakkıydı ,o da gençti ama keşke kendisini de anlasaydı.O onu anlamaya çalışırken karısının onu anlamamasına kırılıyordu işte.Karısını kırmamak için annesinin parasını kabul ediyordu.
Yıllar böyle geçti.Tam yirmi sene oldu evleneli.Mehpare kırk beş yaşında adil elli sekiz yaşındaydı.Karısı aralarında ki yaş farkını da dile getirir.Herkesin yanında kocasının ondan büyük olduğunu gençliğini bu adama harcadığını da söylerdi.Bu küçümsemeler,küçük düşürücü laflar artık Adil’i yormaya daha çok üzmeye başlamıştı.Bir oğulları vardı.O da bu tavırlarından dolayı annesine çok kızıyordu.Babasına çok düşkündü.Adil daha fazla dayanamayacağını anladığında ayrılmak istediğini ilk oğluna söyledi.O da annesinin tavırlarından babasının çok üzüldüğünü bildiği için destek oldu.Karısına söyledi ve karısı da ev,araba ve yüklü miktarda para isteyerek boşanmayı kabul etti.
Adil efendi boşanınca emeklilik yaşı gelmesine rağmen daha önce emekli olmayı düşünmediği halde bir anda emekli olmaya karar verdi.Gençliğinden beridir meraklı olduğu fotoğraf çekmek ,gezmek ve artık dinlenmek için emekli oldu.
Adil efendi Türkiye’yi emektar arabasıyla dolaşmaya başladı.Merak ettiği her yeri dolaştı.Karış karış ülkeyi gezdi ve onu en çok mutlu eden bir sürü fotoğraflar çekti.Ege’de kıyı kasabasına geldiğinde biraz konaklamaya karar verdi.Denize sıfır,buz mavisi boyası olan üç katlı bir butik otelde kalmaya başladı.Burada sabahları kalkıyor,sporunu yapıyor İstanbul’dan çocukluğundan beridir arkadaşı olan Yusuf’ta gelmişti yanına.Onunla kahvaltı yapıp tavla oynuyorlardı.Dinlenirken eğleniyorlar ve bu güzel yerin tadını çıkarıyorlardı.Adil’in içi buruktu yine de yaşadığı hayat boşuna geçmiş gibi geliyordu.Onu sevmeyen bir kadınla üstelik onun aşağılamalarıyla yıllar geçirmiş ve hiç mutlu olamamıştı.Onu mutlu eden şeyler yapıyordu ama bir şey eksikti.Onu çok iyi tanıyan Yusuf arkadaşının içten içe huzursuz olduğunun farkındaydı.Sürpriz yapıp oğlunu çağırdı yanlarına.Belki arkadaşı içindeki huzursuzluktan biraz olsun kurtulurdu.Oğlu yanlarına geldi.Bir hafta yanlarında kaldığı sürece Adil daha içten gülüyor uzaklara dalıp gitmiyordu.Adil de kendini oğlunu gördüğünden beridir daha huzurlu hissediyordu.Fakat bir hafta sonunda okulu olduğu için oğlu gitmek zorunda kaldı.Adil’in içindeki o eksiklik yine geldi.
Bir gün Adil Yusuf’la birlikte deniz kenarında bir restoranda yemek yemeye gitmişlerdi.Karşı masada üç bayan vardı.Adil’in tam karşısında esmer,siyah kıvırcık saçlı ,orta yaşta bir bayan oturuyordu.Gülünce güzelliğini daha da gösteren sağ yanağında gamzesi vardı.Işık gibi parlıyordu adeta.Adil hiç huyu olmadığı halde kadından gözlerini alamıyordu.Rahatsızlık vermemek için bakmak istemiyor fakat o güzellik,o ışıltı ruhunu sarıyordu.Yusuf arkadaşındaki tuhaflığı fark etti.Arkasına döndü ve “hayırdır” dedi.Adil halinden utandı “ayıp oldu demi hadi kalkalım” dedi. Yusuf “olmadı ayıp falan otur oturduğun yerde fark etmediler bile onlar kendi aleminde” dedi.Adil kalkmak isteyince kalktılar.
Otele gidince de yaptığından hayıflanan Adil’i arkadaşı sakinleştirdi.Yusuf Adil’i kafası dağılması için bu kıyı kasabasında kitapçılık yapan arkadaşının yanına getirdi.Burada oturup muhabbet ederlerken restorandaki üç bayan kapıdan içeriye girdiler.Adil bu sefer bakmadı kasaya geldiklerinde Yusuf lafa başlamak için bayanlara bakarak aldıkları kitapları kastederek “Ahmet Ümit’in kitapları iyidir.Kitap okumayı seviyorsunuz herhalde bizim Adil’de çok sever kitapları değil mi Adil?” diyerek Adil’i işaret etti.Adil heyecanlandı “evet” dedi.Bayanlar kasada ücretleri öderken laf kitaplardan açıldı.Kısa bir sohbetten sonra bayanlar dükkandan çıktılar.
Yarın ki gün ve diğer üç gün spor yaparken de karşılaştılar.Konuşmadılar ama kadını her gördüğünde Adil heyecanlanıyor,karnına kramplar giriyor,elleri terliyor tanımlayamadığı daha önce yaşamadığı hislerle doluyordu.Hep onu görmek istiyor ve görünce de heyecandan tutulup kalıyordu.
Aradan bir hafta geçmişti kitapçı arkadaşı Esat’ın yanına giden Yusuf akşama Esat’ın kızının doğum günü olduğunu öğrendi.Doğum gününe davetliydiler.Kızı on sekiz yaşına giriyordu ve büyük bir parti yapmak istemiş sevdiği yakınlarının çağırılmasını istemişti.Yusuf’u da İstanbul’dan tanıyor ve çok seviyordu.Orada olduğunu öğrenince de babasından onu da çağırmasını istemişti.Akşam doğum gününe giden Adil ve Yusuf oturuyorlardı.Kapı çaldı ve içeriye o üç bayan girdi.Bayanlardan biri Esat’ın kızının öğretmeniydi.
Doğum günü partisinde kutlama sonrası pasta yenirken sohbet başladı.Adil’in beğendiği kadının adı Sema imiş ve müzik öğretmeniymiş.İstanbul’dan arkadaşlarının yanına tatile gelmişti.Sohbet sonrası karşılaştıkları yerde konuşmaya başladılar.Sema’da Adil’in saygılı,naif,yardımsever,iyi yürekliliğinden etkilendi.Sema üç yıl önce boşanmıştı.Eski kocası çok yakışıklıydı fakat vurdum duymaz,kumarbaz,üç kağıtçı ve sorumsuz birisiydi.Eşinden çok çile çeken Sema Adil gibi dürüst birisini görünce etkilenmişti.Çirkindi.Ama o konuşunca bilgili ve oturaklı konuşuyor,karakteriyle ayrı bir güzelliğe sahip oluyordu.Yusuf Sema’nın da Adil’den hoşlandığını fark etmişti.Adil’i açılması için ikna etti.adil sıkılarak sekiz deneme sonunda aşkını itiraf etti.Sema’nın tatili bitmeden sevgili olmuşlardı.Tuhaf geliyordu o yaşta sevgili olmak ama ikisi de ruh ikizini bulmuştu.
Aradan üç ay sonra evlenmeye karar verdiler.Adil’in nikah şahidi Yusuf’tu.Çok mutlu bir evlilikleri oldu.Aşkı,sevgiyi,saygıyı Sema’da bulan Adil tam otuz yıl mutlu yaşadı.Adil’in arkasından iki yıl sonra Sema da vefat etti.
Aşk ancak saygının yanında barınabilirdi ve güzellik geçici bir hevesten ibaretti.Saygıyı bulan Adil büyük aşkı da Sema’da bulmuş ve sadık,saygılı bir eş olmuştu.
EKİM/2021
YORUMLAR
Adil Hayat.
Bazen adi addedilirken.
Düşler, sevgili Çiğdem.
İnsanlar.
Her anlamda bir sürü açılım sunuyor bize hayat.
Bir yazı bir şiir bir çift kelam nelere kadir.
Öznemiz ne bizim?
Ve öz veri yüklendiğimiz.
Ön sözü mü hayatın...
S/onsuz bir heyecan ve coşku ve sevgi.
Adil Hayat
Her birimiz özlem doluyuz.
Saygılı bir hayat sürmek saymak ve sayılmak bence sevgiden de önce gelen.
Sevgi ile de eşleşti mi hayat özellikle evliliklerde tüm sosyal ilişkilerde.
İlk etapta insan kendine olan saygısını korumak adına saklı tutmuşken özündekini söze döküp de dünyaya damgasını vurmuş iken.
Sevgimle
Çiğdem Karaismailoğlu
hayatın gerçekleri değerli arkadaşım.
ve kalemin ne de güzel irdelemiş.
sevgimlesin.
yüreğine selam olsun canım
Çiğdem Karaismailoğlu
Hayatin icinden..Derslerle orulu muhtesem bir oyku.Hayat isimler kadar adil degill aslinda.Zorlamayla yapilan maddiyata dayanan evlilikler kisa omurlu olmasa bile taraflar yipratiyor .Saygi sevgi ve hosgoru her seyin basi..Saglicakla..Saygiyla..
Çiğdem Karaismailoğlu
Yorumunuza mutlu oldum gerçekten. İçtenliğimle teşekkür ediyorum. Sağlıcakla ve saygıyla...